Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Orhan Tüleylioğlu | Aşk öğretmeni Ovidius
31 Temmuz 2013 - 07:07 | Ovidius'un İtalyan heykeltraş Ettore Ferrari tarafından 1887 yılında yapılan bronz heykeli, Romanya'nın Köstence şehrinde bulunuyor.
Ovidius için aşk bütün yakıcılığıyla, bütün haşmetiyle yeryüzünü fırıl fırıl dolanır, gerek tılsımlı okunu ve her an, her saniye kendisine teslim olacak bir kurban arar dururEski Roma’da şair olmak tehlikeli bir işti. Catullus, C. Helvius Cinna’yı, gelecek nesiller tarafından okunacak bir şair olarak görüyordu. Ancak Cinna’nın hiçbir şiiri bugüne gelemediği gibi sonu da pekiyi olmadı. Julius Caesar’a karşı komplo düzenleyen adaşı L. Cornelius Cinna ile karıştırılınca dövülerek öldürüldü. Bir yüzyıl sonra Petronius, Nero tarafından intihar etmeye zorlandı. Ovid olarak anılan Publius Ovidius Naso, onlardan daha şanslıydı. Roma’dan imparatorluğun en uç köşesine sürüldü ve hiçbir zaman geri dönmesine izin verilmedi. Şair, yaşamının sonuna kadar, ülkesine olan özlemini şiirlerine taşıdı. Kendisine yöneltilen suçlamayla ilgili hiçbir yorum yapmadı. Ağzından çıkan tek söz “Benim de gözlerim var” oldu.

Latincenin en ünlü şairlerinden olan Ovidius, İÖ 43 yılında İtalya’nın Samnium bölgesinde Sulmo kasabasında doğdu. Bir süre avukatlık yaptı. Daha sonra kendini sadece şiir yazmaya verdi. Ovidius, ailesinin toplumdaki itibarlı konumu ve varsıllığı sayesinde her zaman kentin en üst düzeydeki soylularıyla, devlet adamlarıyla, askerleriyle, retorlarlarıyla ve edebiyatçılarıyla dirsek temasında bulunmuştu. Bu durum onun hem siyasal hem de edebi yaşantısının aksaksız gelişimine büyük katkı sağlamış ve kısa sürede Roma’nın edebiyat çevrelerinde tanınmasına yol açmıştı.

İ.S. 8 yılında Augustus tarafından sürgüne gönderilmesi olayı, hem kendisi hem de çevresi tam anlamıyla suskun kaldığından, Latin edebiyatında her zaman tartışılagelmiş bir muammadır.

Şair ne yapmıştır da, kıskanılacak bir yakınlık kurduğu saray çevresini ve her şeyden önce imparator Augustus’u kendisine küstürmüş ve kuş uçmaz kervan geçmez Tomis’e sürgün edilmiş ve ölene değin bir daha ülkesine dönmekten men edilmişti, hiç bilinmez. Şair şiirlerinde zaman zaman kendisinin bilmeden bir hata işleyip görülmemesi gereken bir şeyi gördüğünü ve bu hatanın imparatorda dizginlenmez bir öfke ve kırgınlık yarattığını dile getirir, ama bunun ne olduğunu açıkça yazmaz, daha doğrusu yazamaz. Kendisine göre tamamen suçsuzdur ve yanlış anlaşılmanın kurbanı olmuştur.

Ovidius, İÖ 1-2 yıllarında kaleme aldığı "Aşk Sanatı" (Ars Amatoria) adlı şiirleriyle Romalı genç erkeklere ve genç kızlara aşk öğretmenliği yapmıştı. Ona göre aşk bir sanattır, o yüzden öğretilmeli ve öğrenilmelidir, tıpkı engin denizin dalgalarında dümen tutmayı öğretmek ya da öğrenmek ya da dörtnala koşan, yeleleri rüzgârlarla salınan vahşi atları dizginlemeyi öğretmek ya da öğrenmek gibi. Bu yüzden sanat sadece sanat için var olmalı, aldatmalar, ihanetler, zinalar, kıskançlıklar, vefasızlıklar yani aşkı özgürce yaşamaya mani olan bütün engeller Venus’un ya da Cupidu’nun yolundan geri durmalıdır. İnsanoğlu bütün çıplaklığıyla, bütün serbestliğiyle sadece aşkı aşk için, kaygısızca yaşamalıdır, çünkü bu sanat ancak böyle yaşanınca bir anlam kazanacaktır. Şair için aşk bütün yakıcılığıyla, bütün haşmetiyle yeryüzünü fırıl fırıl dolanır, gerek tılsımlı okunu ve her an, her saniye kendisine teslim olacak bir kurban arar durur. Bu yüzden, insanoğlu ona karşı her zaman tam donanımlı olmak zorundadır.

Ovidius’un tanrı vergisi olarak nitelenen şiir yeteneği, "Aşk Sanatı" adlı yapıtında doruğa ulaşır:



Gizli hislerini dök dökebildiğine artık bürü gizemli sözcüklere
sadece kendisi için söylediğini hissedebileceği şekilde:
şarapla incecikten sevgi remizleri karala,
okusun, kalbindeki kadının kendisi olduğunu, o masada:
ateşini itiraf eden gözlerinle bak gözlerine:
sen hep sus, sesin ve dilin bakışların olsun.
İlk sen kap onun dudağına değen kadehi,
Yudumladığı yerden sen de yudumla:
parmaklarını hafifçe dokundurduğu bir yiyeceği
uzanıp sen al, alırken de dokundur elini ellerine.


Şans ve Venus yardım eder cüretkârlara.
Söyleyeceğin güzel sözleri uydurmaya çalışma biz şairlerin yasalarına.
Sen sadece dört elle sarıl işine: o an kendiliğinden gelecek sözler diline.
Âşık rolü oyna, sanki gönlün yaralanmış gibi yap sözlerinle;
sana inanması için dök bütün yeteneklerini gözler önüne.
Sanma inandırması zor diye: her kadın sevileceğini düşünür kendi içinde


(Latince Aslından Çeviren: Çiğdem Dürüşken)