Milliyet Sanat »Yazarlar » Nihan Bora | Tül perdeyle örtülü pencereler
Tül perdeyle örtülü pencereler
08 Ocak 2013 - 07:01 | Sedat Can Güvenç ve Lara Aysal, Ray Performans Kolektifi'nin "Pencere"sinde mahalle arkadaşı iki çocuğu canlandırıyorlar. Ayşe Bayramoğlu’nun yazıp Doğu Yaşar Akal’ın yönettiği “Pencere”, çocuk cinsel istismarını çocuğun gözünden anlatıyor, canımız yanıyor
Kasım ayında ilk e-mail’lerini attıklarında, öyle içten bir yazı yazmışlardı ki, heyecanlarına ben de ortak olup hemen cevap yazmıştım. “Ray Performans Kolektifi” yola çıkıyor demişlerdi. Üç anlamlı kelime yan yana. Ekibin “Pencere” isimli ilk oyununun künyesine ve konusuna dahi bakmadan –ki genelde konusuna zaten bakmıyorum- ilk fırsatta geleceğimi yazdım onlara.
Aradan günler geçti, ilk birkaç gösterimi kaçırdım ama hep aklımın bir köşesindeydiler. Oyunu, senenin sondan bir önceki günü 30 Aralık’ta izlemeye niyetlendim. Bu arada bir itiraf niteliğinde söylemeliyim ki, oyunun yazarı Ayşe Bayramoğlu’nu son yıllarda merak edip izleyemediğim için de utanıyordum ve bu oyunuyla kendisiyle tanışma fırsatı bulacağım için de heyecanlıydım.
Soğuk bir akşam –ki artık bunu belirtmeye gerek bile yok-, tiyatroyla ilgilenen üç arkadaşımla Sahne Hâl’e vardığımızda ilk hedefimiz ısınabilmekti. Bilemezdik, içeride oyunun bizi cayır cayır yakacağını…
Esme ve Hüseyin’in pencereleri
En öne oturuyoruz. Oyunun içeriğini o vakte kadar duymuştum artık ve açıkçası göreceklerim konusunda çekincelerim vardı. Dört dik pencere duruyor sahnede, her biri birinin evinin penceresi. Olabildiğine sade bir dekor. Esme (Lara Aysal) ve Hüseyin (Sedat Can Güvenç), mahalleden arkadaş iki çocuk. Oynuyor, eğleniyor, çoğu zaman da pencerelerden içeriyi gözetliyorlar. Pencerenin ardında neler olup bittiğini en çok çocuklar merak eder ne de olsa. “Şimdi ne yapıyorlar? Bebek ağlıyor mu?” diye sorarak içeride olup bitenleri öğreniyorlar. Esme’nin ailesi fakir, Hüseyin’in babası muhtar olduğu için durumları Esme’lerinkine göre bir nebze daha iyi. Esme çoğunlukla aç, pis ve kokuyor. Durumlarından ötürü okula gidemiyor ama Hüseyin’e öğretmeninin onu sorup sormadığını soruyor. Aklı okulda.
Oyuncuların, sahne aralarında kostüm değiştirmeleri gerektiğinde, sahnede bulunan sandıktan gereken kıyafeti alıp giyiyorlar. Hiç kulise gitmeden, ara vermeden bizzat oracıkta seyircinin karşısında kostümlerini değiştirmeleri çok hoş. O sandığın da bir anlamı vardı tabii. Günler geçtikçe, çocukluk oraya saklanıyor.
Bu iki yakın arkadaşın sokaktaki o çocukça sohbetleri Ayşe Bayramoğlu’nun çok iyi bir gözlemci olduğunu hissettiriyor bize. Hiç göze batan abartı yok. “Çocuk da böyle konuşur mu, bunu bilir mi?” demiyorsunuz. Esme karakterini canlandıran Lara Aysal’ın yeteneği parıldıyor. Hüseyin rolündeki Sedat Can Güvenç, sanki çocuk olduğunu belli etmek için mimikleriyle biraz oynuyor gibi hissettim ama iki oyuncunun uyum içinde olduğunu söylemeliyim.
Lunaparkta bir Esme
Esme, sefaletten kurtulmak için iş arıyor. Bir gün bir iş buluyor ve sonra hayatı değişiyor. Lunaparkı merak eden Esme, bir gün oraya yanında çalıştığı kadınla gidiyor ve hiç Hüseyin’in anlattığı gibi güzel vakit geçirmiyor. Ayşe Bayramoğlu, bu lunapark detayını öyle iyi veriyor ki, bir süre lunapark düşüncesinin aklımdan gitmediğini fark ediyorum.
Çocuğa yönelik şiddet, ensest, çocuk gelinler, çocuğa cinsel taciz… Çocukların başına gelebilecek ne çok tehlike var! Daha birçok şeye akılları ermiyorken yaşadıkları, maruz kaldıkları her şey onlara doğru, eğlenceli geliyor. Etrafındaki kimse de uyarmayınca çocuğa ve aslında bir nesle, zedelenmiş bir ruh kalıyor. “Pencere”de de, bu ruhların nasıl meydana geldiği, bunu meydana getirenlerin gözünden değil de en saf varlıkların; çocukların dilinden sade ve net bir dille anlatılıyor.
Oyun Esme’nin yüzüne yansıtılan ışıkla ve ray sesiyle bitiyor. Bir yolculuk başlıyor hepimiz için. Daha çok düşünmek ve anlayabilmek için başlıyor bu yolculuk. Ve oyundan bir diyalog yankılanıyor kulağımda:
Hüseyin: Üşüyor musun?
Esme: Üşümüyorum.
Hüseyin: İyi.
Pencere
Yazan: Ayşe Bayramoğlu
Yöneten: Doğu Yaşar Akal
Oynayanlar: Lara Aysal, Sedat Can Güvenç
Yardımcı Yönetmenler: Ozan Cihan, Damla Ekin Tokel, H. Merve Kaya
Dramaturgi: Özlem Özhabeş
Müzik: Fırat Yükselir
Kostüm Tasarım: İlayda Saran
Dekor Tasarım: Gökçe Erverdi
Görsel Tasarım: Cihan Önder
Proje Koordinatörü: Ziya Cemre Kutluay
Maya Cüneyt Türel Sahnesi
11 Ocak, 1 / 8 Şubat Cuma 20.30
Rezervasyon ve Bilet Satış: 0530 953 86 96 - 0212 252 74 52
Sahne Hâl – Mecidiyeköy
13 Ocak Pazar 20.30
Rezervasyon ve Bilet Satış: 0212 274 74 78 - 0507 512 27 57
Ankara Halk Tiyatrosu
17 / 24 Ocak Perşembe 20.00
Rezervasyon ve Bilet Satış: 0312 418 97 98
Kasım ayında ilk e-mail’lerini attıklarında, öyle içten bir yazı yazmışlardı ki, heyecanlarına ben de ortak olup hemen cevap yazmıştım. “Ray Performans Kolektifi” yola çıkıyor demişlerdi. Üç anlamlı kelime yan yana. Ekibin “Pencere” isimli ilk oyununun künyesine ve konusuna dahi bakmadan –ki genelde konusuna zaten bakmıyorum- ilk fırsatta geleceğimi yazdım onlara.
Soğuk bir akşam –ki artık bunu belirtmeye gerek bile yok-, tiyatroyla ilgilenen üç arkadaşımla Sahne Hâl’e vardığımızda ilk hedefimiz ısınabilmekti. Bilemezdik, içeride oyunun bizi cayır cayır yakacağını…
Esme ve Hüseyin’in pencereleri
En öne oturuyoruz. Oyunun içeriğini o vakte kadar duymuştum artık ve açıkçası göreceklerim konusunda çekincelerim vardı. Dört dik pencere duruyor sahnede, her biri birinin evinin penceresi. Olabildiğine sade bir dekor. Esme (Lara Aysal) ve Hüseyin (Sedat Can Güvenç), mahalleden arkadaş iki çocuk. Oynuyor, eğleniyor, çoğu zaman da pencerelerden içeriyi gözetliyorlar. Pencerenin ardında neler olup bittiğini en çok çocuklar merak eder ne de olsa. “Şimdi ne yapıyorlar? Bebek ağlıyor mu?” diye sorarak içeride olup bitenleri öğreniyorlar. Esme’nin ailesi fakir, Hüseyin’in babası muhtar olduğu için durumları Esme’lerinkine göre bir nebze daha iyi. Esme çoğunlukla aç, pis ve kokuyor. Durumlarından ötürü okula gidemiyor ama Hüseyin’e öğretmeninin onu sorup sormadığını soruyor. Aklı okulda.
Oyuncuların, sahne aralarında kostüm değiştirmeleri gerektiğinde, sahnede bulunan sandıktan gereken kıyafeti alıp giyiyorlar. Hiç kulise gitmeden, ara vermeden bizzat oracıkta seyircinin karşısında kostümlerini değiştirmeleri çok hoş. O sandığın da bir anlamı vardı tabii. Günler geçtikçe, çocukluk oraya saklanıyor.
Hüseyin (Sedat Can Güvenç) ve Esme (Lara Aysal), oyun sırasında büyüyorlar.
Bu iki yakın arkadaşın sokaktaki o çocukça sohbetleri Ayşe Bayramoğlu’nun çok iyi bir gözlemci olduğunu hissettiriyor bize. Hiç göze batan abartı yok. “Çocuk da böyle konuşur mu, bunu bilir mi?” demiyorsunuz. Esme karakterini canlandıran Lara Aysal’ın yeteneği parıldıyor. Hüseyin rolündeki Sedat Can Güvenç, sanki çocuk olduğunu belli etmek için mimikleriyle biraz oynuyor gibi hissettim ama iki oyuncunun uyum içinde olduğunu söylemeliyim.
Lunaparkta bir Esme
Esme, sefaletten kurtulmak için iş arıyor. Bir gün bir iş buluyor ve sonra hayatı değişiyor. Lunaparkı merak eden Esme, bir gün oraya yanında çalıştığı kadınla gidiyor ve hiç Hüseyin’in anlattığı gibi güzel vakit geçirmiyor. Ayşe Bayramoğlu, bu lunapark detayını öyle iyi veriyor ki, bir süre lunapark düşüncesinin aklımdan gitmediğini fark ediyorum.
Çocuğa yönelik şiddet, ensest, çocuk gelinler, çocuğa cinsel taciz… Çocukların başına gelebilecek ne çok tehlike var! Daha birçok şeye akılları ermiyorken yaşadıkları, maruz kaldıkları her şey onlara doğru, eğlenceli geliyor. Etrafındaki kimse de uyarmayınca çocuğa ve aslında bir nesle, zedelenmiş bir ruh kalıyor. “Pencere”de de, bu ruhların nasıl meydana geldiği, bunu meydana getirenlerin gözünden değil de en saf varlıkların; çocukların dilinden sade ve net bir dille anlatılıyor.
Oyun Esme’nin yüzüne yansıtılan ışıkla ve ray sesiyle bitiyor. Bir yolculuk başlıyor hepimiz için. Daha çok düşünmek ve anlayabilmek için başlıyor bu yolculuk. Ve oyundan bir diyalog yankılanıyor kulağımda:
Hüseyin: Üşüyor musun?
Esme: Üşümüyorum.
Hüseyin: İyi.
Pencere
Yazan: Ayşe Bayramoğlu
Yöneten: Doğu Yaşar Akal
Oynayanlar: Lara Aysal, Sedat Can Güvenç
Yardımcı Yönetmenler: Ozan Cihan, Damla Ekin Tokel, H. Merve Kaya
Dramaturgi: Özlem Özhabeş
Müzik: Fırat Yükselir
Kostüm Tasarım: İlayda Saran
Dekor Tasarım: Gökçe Erverdi
Görsel Tasarım: Cihan Önder
Proje Koordinatörü: Ziya Cemre Kutluay
Maya Cüneyt Türel Sahnesi
11 Ocak, 1 / 8 Şubat Cuma 20.30
Rezervasyon ve Bilet Satış: 0530 953 86 96 - 0212 252 74 52
Sahne Hâl – Mecidiyeköy
13 Ocak Pazar 20.30
Rezervasyon ve Bilet Satış: 0212 274 74 78 - 0507 512 27 57
Ankara Halk Tiyatrosu
17 / 24 Ocak Perşembe 20.00
Rezervasyon ve Bilet Satış: 0312 418 97 98
Etiketler: Ankara Halk Tiyatrosu Ayşe Bayramoğlu çocuk istismarı Doğu Akal Fırat Yükselir Lara Aysal Maya Cüneyt Türel Nihan Bora oyun Özlem Özhabeş Pencere Ray Performans Kolektifi Sahne Hal Sedat Can Güvenç