Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Nihan Bora | İsimsiz katliamlar

İsimsiz katliamlar

16 Ekim 2012 - 07:10
“Antigone2012”, Destar Theatre'ın diğer oyunlarında olduğu gibi insana rahatsızlık veriyor
İmam Adnan Sokak’a, son yıllarda artık sadece Şermola Performans'a gitmek için uğradığımı fark ettim. Geçtiğimiz hafta tiyatro sever meslektaşımla yemeğimizi yedikten sonra tutuyoruz Şermola'nın yolunu. Vardığımızda her zaman olduğu gibi samimi insanlar karşılıyor bizi. Biraz hoşbeş ettikten sonra içeri giriyoruz. Unutmadan söylemeli, Şermola'da oyunlar -seyircinin geç kalma ihtimaline karşı- her zaman 5 dakika geç başlatılıyor. Salona girdiğimizde, yerde yatan gelin ve damat bir şeyler mırıldanıyor, fonda huzursuz bir müzik. Oturuyoruz, bizim ışıklarımız sönüyor, onlarınki açılıyor...

Berfin Zenderlioğlu'nun aslında geçtiğimiz yıl yazdığı ama bu sezon sahnelemeye karar verdiği “Antigone2012”, Destar Theatre'ın diğer oyunlarında olduğu gibi insana rahatsızlık veriyor. Yerde yatan damadı Mirza Metin, gelini ise Reşan İlhan canlandırıyor.

Mirza Metin'i şimdiye kadarki rollerinden çok farklı bir rolde izliyoruz. Sevdiği kadınla evlendiği gece sabırsızlanan ama müstakbel eşinin onunla bir oyun oynamak istemesi üzerine onu kırmayarak, elleri ve ayaklarını bağlamasını kabul eden bir aşık rolünde... Kadının bir oyun ama gerçek bir oyun peşinde olduğunu daha ilk dakikalardan seziyoruz, bu oyunun ne olduğu eller, ayaklar bağlanana kadar içimizi kemiriyor. Erkeğe göre küçük, kadına göre çok büyük bir hesaplaşmaya şahit oluyoruz.

Sahnede bulunan bir akvaryum, içinde yüzen masum balıklar… İki sandalye, sahnenin sağ ve solundan geriye doğru yukarıdan sarkan beyaz düzlemler. Işık tasarımının Alev Topal’a ait olduğunu, ışık oyunlarının etkileyiciliğinden anlamak mümkün.



Kadın soruyor, “14 yıl öncesini hatırlıyor musun?” diye. Adam bir süre anlamamazlığa geliyor ama her şey kadının zorlamasıyla gün yüzüne çıkıyor. Çok detay vermek istemiyorum, zira insanı geren bu oyunu bizzat deneyimlemenizi istiyorum. Reşan İlhan; çok başarılı bir şekilde kadın ve kardeş kimliğini giyiniyor üstüne. Tansiyonun yükseldiği zamanlarda, kadının erkeğin kafasını akvaryuma batırıp çıkardığı anlar oyunun en etkileyici anları.

Bir kadın, kardeşinin kemiklerini arıyor. Sadece kemiklerini. Yıllardır kendine bunu görev edinmiş, hayatını bu amaç uğruna kurmuş. Bu kemiklerin nerede olduğunu bilen, o güne şahitlik eden tek bir kişinin peşinde… O kişiyi buluyor, onu hayatına dahil ediyor, onun hayatına dahil oluyor. Yani bu bahsettiğim adamın hayatına dahil oluyor. Tam bu esnada, kusursuz bir aşk hikayesi gibi görünen ilişkinin aslında devasa yalanlar, sahte gülüşlerden ibaret olduğunu anlıyoruz.

Fazlaca iç acıtan bir oyun. Oyun sonlandığında yerimizden kalkmakta zorlanıyoruz. Kendime hakim olmaya ve iyi hissetmeye, umutlu olmaya çalışıyorum. Adam soruyor: “Peki beni hiç sevmedin mi?” diye kadın cevaplıyor: “Ölüm karşısında aşkın lafı bile edilmez.”

“Antigone2012”
Her Çarşamba
Şermola Performans
20:30