Milliyet Sanat »Yazarlar » Nihan Bora | Hepimiz inandıysak doğrudur, ama ya değilse…
Hepimiz inandıysak doğrudur, ama ya değilse…
27 Kasım 2012 - 07:11 | Ertürk Erkek, Simel Aksünger, Sercan Gülbahar, Ayşegül Uraz, Elif Bilgiç, Duygu Yetiş ve Cem Uslu, Ekip'in "Parti" kelime anlamı itibariyle kulağa eğlenceli anları fısıldıyor, fakat sıradan bir partinin çok daha ötesinde derin mevzular izliyoruz iki saat boyuncaTaksim dışında seyirciyi Mecidiyeköy’e alıştıran tiyatro, Sahne Hâl’in fuayesindeyiz. Bir hanımefendi, ismimizi sorup elindeki mektupların ‘Sevgili …’ kısmındaki boşluğa ismimizi yazıp bize uzatıyor. Beklerken okumaya başlıyoruz mektubu. İzleyeceğimiz oyuna bir ön hazırlık niteliğindeki bu mektupta, üniversitede çok yakın olan bir grup arkadaşın 10 yıl sonra içlerinden birinin bekarlığa veda partisinde buluşacağını okuyoruz.
Mektubu okurken partinin içeride çoktan başladığını fark edip oraya yöneliyoruz. Oyundaki dekorun yerleşiminin çok iyi olduğunu söylemeliyim. Kesinlikle bir evde olduğumuzu; bir üst katta tuvaletin, sol arka tarafta mutfağın ve sağ taraftaki koridoru dönünce orada havuzun olduğunu biliyoruz. "Parti", kelime anlamı itibariyle kulağa eğlenceli anları fısıldıyor. Oyunun başlangıcı da böyle zaten, fakat sıradan bir partinin çok daha ötesinde derin mevzular izliyoruz iki saat boyunca.
Metehan (Gazeteci), Hakan (Avukat), İsmail (E-ticaret uzmanı), Müge (Öğretmen), Pınar (Kadın doğum doktoru), Zeyno (Keman öğretmeni) ve Sezin (Akademisyen) 10 yıl sonra bir araya gelen eski sıkı dost. Yıllardır görüşmeyen bu arkadaş grubu buluşma sayesinde çok eğleniyor, geçmiş günleri yad ediyor. Ama sanki bir huzursuzluk var hepsinin yüzünde… O huzursuzluğu da Cem Uslu, inatla bozmak istiyor, sonunda başarıyor da.
Oyundaki diyaloglar, klasik muhabbet gibi başlıyor önceleri; sonra gündem, siyaset, meslek grupları, günlük hayatı da içeren ince ince göndermelere sahne oluyor. Cem Uslu da bu göndermeleri üzerine basa basa söyleyerek, daha da yüceltiyor. “Öldürmek ne zaman suç oldu? Birileri ölür birileri görür” diyor mesela…
Sıradan bir bekarlığa veda partisi gibi başlayan oyun, tahmin edilemeyecek düzeyde bir gidişatla sona bağlanıyor. Benim oyunda en çok dikkatimi çeken şey, dostlukların sağlam temellere oturtulmadığında ne kadar da sallantılı olacağını gözler önüne sermesiydi. Önce sahte gülüşler, 10 yıl görüşülmese de aslında hala kalınan yerden devam edebilecekmiş gibi davranılması ve sonra geçmişteki hepsinin şahit olduğu –belki de olmadığı-, önemli bir olayın gerçek yüzleri ortaya dökmesi…
Birbirine en ufak bir güveni olmayan ‘sözde dostlar’ın, bir anda herhangi bir suçu birbirlerinin üzerine atmaması için de hiçbir sebep yok. Oyun bunu anlatıyor esasında. Tabii öngörülemeyen bir hikaye var ki, ancak izleyince ne kadar iyi bir iş çıkartıldığını anlayabilirsiniz.
Sinir bozucu da olsa sevdiğim bir sona sahip, "Parti". Her şey bitiyor gibi görünüyor ama o, tüm oyuncular salondan çıktığında masanın üzerinde çalan telefon, acaba o telefondaki ses ne diyecekti…
Oyun bittiğinde aklımda kalan tek bir cümle var: İyi bir metin, iyi oyunculuklarla iki saat çok da güzel izlettiriyor kendini. "Parti"; Ekip’in gerçekten o ekip ruhu denen duyguyu hissettirdiği, enerjinin hiç düşmediği, seyirciyi çoğu zaman soru işaretlerine boğduğu çok iyi bir oyundu.
Yazan: Cem Uslu (Oyunun yazımında EKİP çalışmasından faydalanılmıştır)
Yöneten: Cem Uslu
Dramaturg: Ayça Seymen Şimşek & Seda Güney
Reji Asistanı: Tuğba Balcı
Dekor, Işık, Kostüm: EKİP
Işık, Ses Kumanda: Engin Aydın
Afiş, Broşür: Duygu Yetiş
Stüdyo Fotoğrafları: Burak Bulut Yıldırım © Burak Bulut Fotoğraf Atölyesi
Sahne Fotoğrafları: Erdem Yetiş
Oynayanlar
METEHAN: Ertürk Erkek
İSMAİL: Sercan Gülbahar
MÜGE: Elif Bilgiç
PINAR: Ayşegül Uraz
ZEYNO: Simel Aksünger
HAKAN: Cem Uslu
SEZİN: Duygu Yetiş
GENÇ KIZ: Tuğba Balcı
Parti
Her Salı 20:00 (Oyun süresi arayla birlikte 160 dk)
Sahne Hâl / Mecidiyeköy
Mektubu okurken partinin içeride çoktan başladığını fark edip oraya yöneliyoruz. Oyundaki dekorun yerleşiminin çok iyi olduğunu söylemeliyim. Kesinlikle bir evde olduğumuzu; bir üst katta tuvaletin, sol arka tarafta mutfağın ve sağ taraftaki koridoru dönünce orada havuzun olduğunu biliyoruz. "Parti", kelime anlamı itibariyle kulağa eğlenceli anları fısıldıyor. Oyunun başlangıcı da böyle zaten, fakat sıradan bir partinin çok daha ötesinde derin mevzular izliyoruz iki saat boyunca.
Metehan (Gazeteci), Hakan (Avukat), İsmail (E-ticaret uzmanı), Müge (Öğretmen), Pınar (Kadın doğum doktoru), Zeyno (Keman öğretmeni) ve Sezin (Akademisyen) 10 yıl sonra bir araya gelen eski sıkı dost. Yıllardır görüşmeyen bu arkadaş grubu buluşma sayesinde çok eğleniyor, geçmiş günleri yad ediyor. Ama sanki bir huzursuzluk var hepsinin yüzünde… O huzursuzluğu da Cem Uslu, inatla bozmak istiyor, sonunda başarıyor da.
Müstakbel yenge Zeyno
(Simel Aksünger), oyun boyunca
beklemediği olaylarla karşılaşıyor.
Müstakbel yenge Zeyno rolündeki Simel Aksünger, hiç beklemediği olaylarla karşılaşmasından doğan şaşkınlık ve dev hayalkırıklığını o kadar iyi yansıtıyor ki, aynı olaylar başımıza gelse ancak bu kadar iyi rol yapabilirdik diye düşünüyorum.(Simel Aksünger), oyun boyunca
beklemediği olaylarla karşılaşıyor.
Oyundaki diyaloglar, klasik muhabbet gibi başlıyor önceleri; sonra gündem, siyaset, meslek grupları, günlük hayatı da içeren ince ince göndermelere sahne oluyor. Cem Uslu da bu göndermeleri üzerine basa basa söyleyerek, daha da yüceltiyor. “Öldürmek ne zaman suç oldu? Birileri ölür birileri görür” diyor mesela…
Sıradan bir bekarlığa veda partisi gibi başlayan oyun, tahmin edilemeyecek düzeyde bir gidişatla sona bağlanıyor. Benim oyunda en çok dikkatimi çeken şey, dostlukların sağlam temellere oturtulmadığında ne kadar da sallantılı olacağını gözler önüne sermesiydi. Önce sahte gülüşler, 10 yıl görüşülmese de aslında hala kalınan yerden devam edebilecekmiş gibi davranılması ve sonra geçmişteki hepsinin şahit olduğu –belki de olmadığı-, önemli bir olayın gerçek yüzleri ortaya dökmesi…
Birbirine en ufak bir güveni olmayan ‘sözde dostlar’ın, bir anda herhangi bir suçu birbirlerinin üzerine atmaması için de hiçbir sebep yok. Oyun bunu anlatıyor esasında. Tabii öngörülemeyen bir hikaye var ki, ancak izleyince ne kadar iyi bir iş çıkartıldığını anlayabilirsiniz.
Birbirine güvenmeyen "sözde dostlar"ın partisinde, geçmişte yaşadıkları karanlık bir olay su yüzüne çıkıyor.
Sinir bozucu da olsa sevdiğim bir sona sahip, "Parti". Her şey bitiyor gibi görünüyor ama o, tüm oyuncular salondan çıktığında masanın üzerinde çalan telefon, acaba o telefondaki ses ne diyecekti…
Oyun bittiğinde aklımda kalan tek bir cümle var: İyi bir metin, iyi oyunculuklarla iki saat çok da güzel izlettiriyor kendini. "Parti"; Ekip’in gerçekten o ekip ruhu denen duyguyu hissettirdiği, enerjinin hiç düşmediği, seyirciyi çoğu zaman soru işaretlerine boğduğu çok iyi bir oyundu.
Yazan: Cem Uslu (Oyunun yazımında EKİP çalışmasından faydalanılmıştır)
Yöneten: Cem Uslu
Dramaturg: Ayça Seymen Şimşek & Seda Güney
Reji Asistanı: Tuğba Balcı
Dekor, Işık, Kostüm: EKİP
Işık, Ses Kumanda: Engin Aydın
Afiş, Broşür: Duygu Yetiş
Stüdyo Fotoğrafları: Burak Bulut Yıldırım © Burak Bulut Fotoğraf Atölyesi
Sahne Fotoğrafları: Erdem Yetiş
Oynayanlar
METEHAN: Ertürk Erkek
İSMAİL: Sercan Gülbahar
MÜGE: Elif Bilgiç
PINAR: Ayşegül Uraz
ZEYNO: Simel Aksünger
HAKAN: Cem Uslu
SEZİN: Duygu Yetiş
GENÇ KIZ: Tuğba Balcı
Parti
Her Salı 20:00 (Oyun süresi arayla birlikte 160 dk)
Sahne Hâl / Mecidiyeköy
Etiketler: Ayşegül Uraz bekarlığa veda Cem Uslu Duygu Yetiş Ekip Elif Bilgiç Ertürk Erkek Nihan Bora Parti Sahne Hâl Sercan Gülbahar Simel Aksünger tiyatro