Ancak günümüz internet çağı. Biraz araştırıldığında, aslında söylenenin doğru olduğu ortaya çıkıyor. Çünkü Bolshoi dendiği vakit ilk akıla gelen Moskova’daki köklü topluluk olsa da, eski Sovyetler Birliği’ndeki bir çok ülkedeki bale topluluklarının isminde “Bolshoi” terimi geçmekte. Çünkü “bolshoi” aslında büyük demek. Dolayısı ile bilet almadan internetten gelecek topluluğa bakmak, nerelerde gösteri yapıyorlar, dansçıları kim öğrenmek gerek. Yoksa, ya “Moskova’nın Bolshoi’u değil” diye hayal kırıklığına uğruyorsunuz ya da işte böyle mükemmel bir gösteriyi kaçırıyorsunuz.

 

Kolesnikova ile başlayayım. İrina Kolesnikova, St. Petersburg’da doğmuş, efsane bale okulu  Vaganova’dan mezun olmuş, kısa bir süre sonra St. Petersburg Bale Tiyatrosu (SPBT)’nun sahibi Konstantin Tachkin tarafından keşfedilmiş ve topluluk ile geçirdiği 1-2 sene sonrasında topluluğun baş balerini olmuş bir Rus dansçı. Halen de SPBT ile dans ediyor. Kuğu Gölü Balesi’ndeki Odette/Odile rollerindeki performansı, kendisini dünya çapında meşhur bir dansçı haline getirmiş durumda. 

 

SPBT’ye gelirsek, 1994 yılında Konstantin Tachkin tarafından kurulmuş, devlet desteği almadan turneler ile yaşamını sürdürmekte olan bir özel bale topluluğu. Maryinski ya da Bolshoi Bale Toplulukları seviyesinde dansçıların olduğu bir topluluk değil. O topluluklardaki kadar büyük bir dansçı kadrosuna da sahip değil. Ancak İrina Kolesnikova gibi bir balerini bünyelerinde bulundurdukları için topluluğa dünyanın her yerinden talep var. 2-3 sene önce Londra’da Coliseum’da gösteri yaptılar. TİM’deki gösterilerinin haftasında, bu sene Ağustos ayında yine Coliseum’da gösteri yapacakları açıklandı. Gösterilerinde genelde Kolesinkova’nın ismini kullanıyorlar. Yani “SPBT Irina Kolesnikova Paris Sezonu”gibi. Neden Maryinski, Bolshoi gibi topluluklara gitmiyor diye soruyor olabilirsiniz. Çok basit bir cevabı var. Kendisi dansçısı olmasının yanında, Konstantin Tachkin’in eşi.

 

 

 

Ben 2014 yılında da topluluğu TİM’de seyretmiştim.  Kolesnikova’yı yine görmek için bu sefer 17 Mart 2018 gecesindeki temsile gittim. Açıkçası topluluğu 2014 yılına göre daha iyi buldum. 

 

Dekor arkadaki perde ve aralardaki kesik perdelerle minimal ama 3 boyutlu hissi veren, akıllıca düşünülmüş bir dekordu. Kostümlerin bazıları iyi, bazıları abartılıydı. Mesela 3. Perdede, Prens’in evlenmesini isteyen Kraliçe’nin baloya davet ettiği prenseslerin sivri beyaz şapkalarını beğenmedim. Yine balo sahnesindeki farklı ülke danslarındaki kostümleri napoliten dışında beğenmedim. Ama kuğuların beyaz tütüleri olması gerektiği gibiydi.  Müzik ise maalesef banttan ancak kaliteli bir kayıt.

 

Dansçılar için genelde fena değillerdi diyebilirim. İlk perdedeki 2 kız 1 erkekten oluşan 3’lü dansta Margarita Avdeeva ve Svetlana Zezyulina’yı beğendim. Sarayın soytarısı rolünde Seyiu Ogasavara zıplamalarıyla, dönüşleriyle çok başarılıydı. Prensesleri kuğuya çevirmiş olan büyücü Rothbart’ın yüz makyajı bence kötüydü. Genelde Rothbart’ın kostümünde kanatlar olur. Bu prodüksiyonda kanatlar başka prodüksiyonlara göre biraz kısa ve küçüktü. Rothbart rolündeki Aleksey Lisitsin’in karakterizasonu iyiydi.

 

Prens rolünü Dimitriy Akulinin dans ediyordu. Benim 2014 yılında seyrettiğim Kuğu Gölü’nde de Kolesnikova’ya o eşlik etmiş.  Ben teknik açıdan 2014’ten daha iyi buldum. Kolesnikova’ya eşliği de gayet iyiydi.

 

 

Ve Kolesnikova. Çok popüler olmuş ve geniş kitlelerin seyretmiş olduğu Black Swan filminden hatırlanacağı üzere, Kuğu Gölü, 2 zıt karekteri içeren bir bale. Bir büyücü tarafından kuğuya çevrilen güzel prenses Odette ve büyücünün Odette kılığına soktuğu kızı Odile. Odette rolü üzgün, hüzünlü dans edilirken, Odile kendinden emin, baştan çıkarıcı bir his vermek zorundadır. Odette’in dansları daha yumuşak ve yavaşken, Odile 32 fouette dönüşü gibi teknik anlamda zor ve daha keskin hareketler yapar. Az örnekte rolü farklı balerinler dans eder ama genelde ikisi aynı balerin tarafından icra edilir. 2012’de  İngiliz Kraliyet Balesi’nden seyrettiğim Kuğu Gölü’nde bu rolleri Natalia Osipova dans ediyordu. Bence mükemmel bir Odile performansı verdi.  Zaten dönüşler konusunda üstün bir dansçı. 32 fouette hareketi, her bir dönüşte, hareket eden bacaktan güç alarak, dönülür. Osipova bu hareketi, 2 dönüşü bir kere güç alarak yapıyor. Ayrıca karakterizasyon açısından da, Don Kişot’taki Kitri rolü gibi enerjik ve neşeli rollerde daha başarılı. Bana göre, Odette rolüne tam giremedi. Kolesnikova ise iki rolde de hem artistik açıdan hem teknik açıdan mükemmeldi. 2.perdede Odette’in Prens ile tanıştıktan hemen sonra “adagio” ya da  Göl Pas de Deux (ikili dans) denen bir dans vardır. Kolesnikova bu dansta, hareketten ifadeye, hüznü, üzgünlüğü, “keşke”yi zengin bir biçimde sergiledi. Teknik anlamda tüm hareketler olması gerektiği gibiydi. Odile rolünde ise, Kolesnikova, Prensi evlilik teklifine ikna etmek için, baştan çıkarıcı, neşeli, kendine güvenen bir karakter sahneledi. Teknik olarak, çok güçlü ve temiz dans ediyor ancak fouette’yi Osipova gibi yapamadı. Yapamaması da çok önemli değil. Çünkü bu rollerin ikisinde de sahnelediği performans zaten onu dünyada aranan bir dansçı yapmaya yetiyor. Benim senelerdir seyrettiğim en iyi Odette/Odile performansıydı.

 

Tahminim TİM Show Center,  SPBT’yi yine Istanbul’a getirecek. Kolesnikova dans ediyorsa, kesinlikle kaçırmayın.