Milliyet Sanat »Yazarlar » Mutlu Tanberk | Herşeye rağmen Türk Balesi’ni parlatacak yıldızlar
Herşeye rağmen Türk Balesi’ni parlatacak yıldızlar
25 Haziran 2018 - 10:06Malumunuz, son günlerde bale gündemi gayet yoğun.Önce değerli dostum Nilay Yeşiltepe’nin öncülüğünde 2008 yılında başlatılmış olan ve Türkiye’yi dünya dans arenasında farklı bir yere taşıyan Uluslararası İstanbul Bale Yarışması’nın 6.sı iptal edildi.
Devlet Opera ve Balesi’nden yapılan açıklamaya göre ana sponsorun son dakikada sponsorluğunu çekmesi nedeniyle böyle bir durum yaşandı. Sponsor neden vazgeçti, Devlet Opera ve Balesi bu kadar imaj zedeleyici bir durumu düzeltmek için birşeyler yapamaz mıydı? Hepsini önümüzdeki günlerde öğreneceğiz.
Yetmedi…Geçen hafta sonuna doğru, bale bölümünün de yer aldığı Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi (MSGSÜ) Istanbul Devlet Konservatuarı’na 1985 yılında tahsis edilmiş olan Dolmabahçe Sarayı Baltacı Dairesi’ni 5 gün içinde tahliye etmeleri ile ilgili talimat gönderildi. Rektörlüğün, kararın 2017 yılında kendilerine bildirildiği ancak karara karşı hukuki süreç başlatıldığı ve eğitim ve öğretimin sağlıklı bir şekilde yürütülebileceği yeni bir yerleşke talebinde bulunulduğu ancak hiç bir geri dönüş alınamadığı ile ilgili açıklamalarından sonra, Change.org’da “Istanbul Devlet Konservatuarı Binamıza Dokunma” başlığı ile kampanya başlatıldı. 24 saat içinde 100bin kişi kampanyaya imza attı. Ve TBMM tahliye kararını erteledi. Neymiş efendim, Baltacılar Dairesi tahliye işleminin ardından, restore edilerek tarihi mirasa yakışır hale getirilecek ve Dolmabahçe Sarayı Müzesi İhtisas Kütüphanesi ve Kültür Merkezi olarak yerli ve yabancı ziyaretçilerin hizmetine açılacakmış. Restore edilsin, kimse hayır demez. Ancak 1400 öğrenci ve çalışana bir yer bulunduktan sonra restore edilsin. Ve neden restore edildikten sonra tekrar İstanbul Devlet Konservatuarı’na geri verilmiyor? Bu bina zaten Türkiye’nin önde gelen sanatçılarını yetiştiren, milletin kültürüne, sanat sevgisine hizmet eden bir “Kültür Merkezi” değil mi? Bir iddiaya göre 24 Haziran'dan sonra Cumhurbaşkanlığı ofisine dönüştürülmesi planlanan Dolmabahçe'deki Başbakanlık Ofisini genişletmek için yapılıyor bütün bunlar. Bu konuda da gelişmeleri önümüzdeki günlerde göreceğiz.
Neyse olumsuz gelişmeleri bir kenara bırakalım. Ülkemizin gelecekteki yıldızlarına bakalım. 20 Mayıs’ta yerinden çıkartılmaya çalışılan MSGSÜ İstanbul Devlet Konservatuarı’nın 3 Haziran’da da İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı’nın gösterilerini izledim. İki gösteri de Zorlu Performans Sanatları Merkezi’ndeydi.
Senelerdir bale sanatçısı olmaya aday dansçıların yer aldığı konservatuar temsillerini izlerim. Bu sanatın ne kadar zor bir sanat olduğunu, farklı sınıflardaki öğrencileri görerek daha iyi anlarsınız. Genelde de gösteriler hep aynı düzende olur. Önce değişik balelerden tek dansçı ya da bir kaç dansçının yer aldığı kısa bölümler, ikinci yarıda da 2-3 saatlik klasik bir balenin ya kısaltılmış hali ya da bir perdesi sahnelenir.
MSGSÜ İstanbul Devlet Konservatuarı, bu sene daha uzun süren 2. Bölüm için Paquita’nın Grand Pas’sını sahneledi. Paquita, Don Kişot ve La Bayadere gibi popüler klasik balelerin bestecisi Ludwig Minkus tarafından bestelenmiş, efsanevi koreograf Petipa’nın bir eseri. Muhteşem müzikleri ve zor solo dansları ile bale seyircisinin çok sevdiği bir eserdir. Seyrettiğim temsilde pas de deux Elif Cesur ve aynı zamanda İstanbul Devlet Balesi’nde de dans etmekte olan yüksek lisans öğrencisi Mutlu Cankup tarafından dans edildi. Elif ve Mutlu başarılı bir performans gösterdiler. Elif arka arkaya 32 dönüşü içeren zor “fouette” hareketini başarılı bir şekilde bitirdi.
Varyasyonları ve pas de trois (üçlü dans)’yı dans eden öğrenciler de iyiydiler ve belli ki çok çalışmışlardı.
Birinci bölümde bir çok klasik baleden parçalar vardı. Ezgi Toydemir’I hem Coppelia Balesi’nden “Sabah” dansında, hem Don Kişot Balesi’nden Kitri solosunda başarılı buldum. Sayıyı yanlış hatırlamıyorsam, 9 kızın dans ettiği Don Kişot Balesi’nden “Eroslar” da mükemmel bir performanstı. 9’u hareketleri aynı anda yaparak profesyonel bir uyum gösterdiler. Modern bir dans parçası olan “Funky”de dansçılar gerçekten parladı. 6.sınıf öğrencisi Yasemin Kayabay’ın “Ninni”deki yorumu da yaşının çok üstündeydi.
İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nın bu seneki 2.bölüm balesi ise Fındıkkıran’dı. Başrolleri Naz Özakıncı ve Ekim Deniz Akarslan dans ettiler. Naz’ın biraz heyecanı vardı diye düşünüyorum. Ekim Deniz şahane bir solo yaptı. Onu 2013’ten beri izliyorum. O zamanlarda bile sahnede çok rahat bir dansçıydı. Şimdi artık başrolleri, gayet kendine güvenle dans ediyor. Esmeralda solosunda da yüksek zıplama hareketleri gayet başarılı idi.Fındıkkıran’da 3.dans olan Arap Dansı’nı Simge Uluer ve partnerleri Metehan Tarkun ve Burak Kesimoğlu harika ve estetik bir şekilde sahnelediler. 3 kızın yaptığı Çin Dansı ve 3 erkeğin yaptığı Rus Dansı seyirciden büyük beğeni topladı. Fındıkkıran’ın valsinin de iyi icra edildiğini söylemem lazım.
İstanbul Üniversitesi gösterisinin 1. Bölümündeki ksa danslarda da profesyonel icralar seyrettik. Le Corsaire pas de deux’yü Aycan Ersal ve Arda Erkara dans etti. Eserin 2.perdesinde yer alan bu pas de deuxde çok zor bir erkek solosu bulunur. Zor dönüşleri, yüksek zıplamaları içeren bir solodur bu. Arda Erkara’yı bu soloda gayet iyi buldum. Aycan Ersal’da zor dönüşleri olan kadın solosunu başarılı bir şekilde dans etti. Tütü yerine uzun bir elbise kullanılmasının nedenini anlayamadım çünkü solodaki hareketler tütü ile daha rahat yapılabilecek hareketler.
Yine bu bölümde yer alan “Ateş” isimli modern eserde, 6 kızın çarpıcı kırmızı kostümleriyle yaptığı dans bir görsel şölendi.
Yulia Çataltepe Uyuyan Güzel, Lara Yalçın Coppelia, Melisa Ayanoğlu Esmeralda sololarında çok iyiydiler.
Ve 6.sınıf öğrencisi Ela Kaner. Bu tatlı, ciddi, sakin küçük hanımefendi ile MSGSÜ –yani diğer konservatuvar- gösterisindeki arada tanıştım. Bana İstanbul Üniversitesi gösterisinde yer alacağını söylediğinde ne dans edeceğini sordum. “Kitri 1.perde varyasyon” diye cevap verdi. Haliyle gerçeğinin farklı bir koreografisi ile dans edecek diye düşündüm. Çünkü bu solo havada zor zıplama hareketlerini ve arka arkaya gelen zor dönüşleri içeren, çok hızlı dans edilen bir solodur. Onun yaşındaki bir balerin bu kalibrede zor bir solo dans ettiğinde, sosyal medya canlanıyor. Ela, İstanbul Üniversitesi temsilini, Kitri varyasyonunun orjinal haliye, sahnede tek başına dans ederek açtı. Kendine güveni, hareketleri yaşıyor olması, tekniği, artistiği… yaşına göre olağanın çok üstünde bir performanstı. Zaten çok sevdiğim bir solodur, resmen kalbimin atışı hızlandı!
Kısacası, yıldızlar ile dolu 2 gösteri seyrettim.
Gösteriler bitti. Şimdi yeni öğrenciler için sınav zamanı. İnşallah konservatuarlarımıza yepyeni yıldızlar eklenir. Çünkü bu kadar olumsuz gelişmelere rağmen, köklü geçmişi olan Türk Balesi’ni çalışkan, yetenekli gençlerimiz parlatacak.