Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Mutlu Tanberk | Dans ve kutlama(ma)
25 Nisan 2014 - 04:04 | Vivaldi'nin müziği ile dans edilen "Piccolo", Tindaro Silvano koreografisiyle İzmir Devlet Balesi'nin sahnelediği "Dans ve Kutlama" temsilinin bir bölümü.
Bu yazıda da Türkiye’de sanat kurumlarını kapatacak ve özellikle bale ve opera sanatçılığını bir meslek olmaktan çıkaracak TÜSAK kanun taslağına değinmeden geçemeyeceğim

Geçen haftasonu İzmir Devlet Balesi’nden, 3 kısa eserden oluşan bir temsil seyrettim. "Dans ve Kutlama". Brezilyalı koreograf Tindaro Silvano’nun Capriccio, Piccolo ve Goldberg isimli eserleri arka arkaya İzmir Devlet Balesi tarafından başarıyla sunuldu. Ama içim çok buruktu. Neredeyse her eser sonrası “nasıl yani? Ben bir daha İzmir Devlet Balesi’ni seyredemeyecek miyim?”diye düşünmeden duramadım! Her yazıda da olur mu demeyin. Maalesef bu yazıda da Türkiye’de sanat kurumlarını kapatacak ve özellikle bale ve opera sanatçılığını bir meslek olmaktan çıkaracak yani kısaca Türkiye’de opera, bale sanatçısı kalmamasına  neden olacak TÜSAK kanun taslağına değinmeden geçemeyeceğim. Taslağın Mayıs sonu gibi yasalaşacağı şu anda tüm sanat çevrelerinde konuşuluyor. Bu taslak yasa olursa ne olacak? Atatürk’ün, eşsiz vizyonuyla kurulmasını istediği ve desteklediği,  65 yıllık övünülecek ve köklü bir geçmişi olan Devlet Balelerimiz kapatılacak. Hükümetten de –nedense- temsilcilerin bulunacağı ve bakanlar kurulu tarafından atanacak 11 kişilik Türkiye Sanat Kurumu, sanata yön veriyor olacak. Beğendiği projelere maddi destek verecek, beğenmediklerine destek vermeyecek. Yani dansçılar nerede olacağı tam da net olmayan bir yerde çalışacaklar, koreograflar proje planlayacaklar ve projeleri beğenilirse bir eser sahneye koyulacak.  Dansçılar o proje gündeme gelene kadar ne yapacaklar, günlük egzersizlerini nerede yapacaklar belli değil. Kaldı ki, klasik bale sahneye koymak için gerekli dansçı bir projede nasıl bir araya getirilecek, dansçıların formlarında kalabilmeleri için devamlı çalışması nasıl sağlanacak yine belli değil. Türkiye’de sözde sanatı destekleyecek olan yasa, bale gibi devamlı çalışılması gereken ve sahnneye eser koymak için büyük kadrolar gerektiren sanatları yavaş yavaş yok edecek. Ve tabii meslekleri olmayacağını düşünen gençler konservatuarlara gitmeyecekler, eğitimleri sonrası çalışıp para kazanabilecekleri meslekleri seçecekler.

Burcu Olguner ve Sertan Yetkinoğlu, Vivaldi'nin "Piccolo"su ile dans ettiler.
Ben bu ruh halindeyken, sahnedeki dansçıların ne gibi kaygılar, nasıl bir mutsuzluk ve hatta öfke içinde olduklarını hayal bile etmek imkansız… Ama hayır, İzmir Devlet Balesi sanatçıları her zamanki disiplin, profesyonellik ve dans etmenin verdiği neşeleriyle sahnedeydiler. Silvano’nun Paganini’nin müziğine yaptığı kısa ikili dansta Aslı Çilek Kaynarsu ve Kıvanç Ekin dans ettiler. Komik, abartılı hareketlerle süslenmiş dansta, zaten birbirlerine her zaman mükemmel uyumda olan Kaynarsu ve Ekin yine sempatik yüz ifadeleri ile seyircisinin beğenisini kazandı. Selamda bile dansçılar komikliklere devam ettiler. İkinci eser Vivaldi’nin müziği ile "Piccolo" idi. Neon ve çarpıcı renklerde taytlarla dans edilen ve yine komedi unsurlarını içeren eserde, koreograf Silvano soyut bir aleme yapılan yoluculuğu anlatmak istemiş. Benim bu İzmir seyahatimin nedeni geçen sezon seyredememiş olduğum Burcu Olguner’i de seyretmekti. Ve Olguner gerçekten sahnede her zaman ki gibi muhteşem bir performans sahneledi. Timur Varlıklı, Sertan Yetkinoğlu ve Banu Dağcıoğlu da harikaydılar. Dans etmekten aldıkları keyif, sahneden seyirciye keyif verici bir şekilde yansıdı.
Burcu Olguner, "Goldberg"de.
Son eser Bach’ın Goldberg varyasyonlarına Jacques Loussier’in jaz yorumuyla dans edilen Goldberg’di. Silvano bu eserinde ilk ikisinden biraz daha farklı hareketler kullanmış. Daha ciddi ama yine de sürükleyici ve hızlı akan bir koreografi. Dolun Doyran’ın son derece hızlı, dinamik ve teknik olarak zorlu dansı şahaneydi. Temsil föyünde isimleri olmamasına rağmen Aslı Çilek Kaynarsu ve Burcu Olguner’den birer solo seyretmek güzel bir sürpriz oldu. Topluluk son derece uyumlu ve dinamikti. Eserin ve alkışın sonunda dansçıların seyircilerin arasına karışması, herkese hoşgeldiniz demeleri de güzel düşünülmüş bir olaydı. Silvano’nun kolay anlaşılabilir ve eğlenceli hareket dili hoşuma gitti. Kendisiye temsil sonrası görüştüğümde İzmir dansçılarını çok beğendiğinden ve toplulukla çok iyi anlaştığından bahsetti. Zaten beraber çalışmaktan aldkları keyif dansçılarda da dans ederlerken gayet net gözüküyordu.

 

Önümüzdeki hafta 29 Nisan. Dünya Dans Günü. Uluslararası Tiyatro Enstitüsü (ITI) ve UNESCO ortağı Uluslararası Dans Komitesi tarafından 1982 yılında klasik balenin önemli öncülerinden Jean-Georges Noverre (1727-1810)'nin doğum günü  anısına dünyada dansın kutlandığı gün. İzmir Devlet Balesi de bu eserle dansı kutluyor. Ama maalesef hükümetimiz, TÜSAK gibi yasalarla dansı kutlamama hatta baleyi, dansı yoketme çabasında!