"Hiç bir şey dansın önüne geçemez; çünkü her şey dans"
Birmingham Kraliyet Balesi, Japon Ulusal Balesi, Joffrey Balesi, Richmond Balesi gibi dünyanın bir çok topluluğuna koreografi yapmış, ödüllü Amerikalı koreograf Jessica Lang’in 2011 yılında kurduğu Jessica Lang Dance Company 9-10 Nisan’da İş Sanat’ta 2 gösteri yapacak. Amerika’nın en önemli bale/dans dergisi Dance Magazine tarafından “görsel kompozisyon ustası” olarak tanımlanan Jessica Lang ile İş Sanat’ta sergileyecekleri eserlerini ve dans sanatına yaklaşımını konuştuk.
Bize biraz İstanbul’da dans edeceğiniz eserlerle ilgili biraz bilgi verebilir misiniz?
'Lines Cubed' Piet Mondrian’ın sanatından esinlenerek oluşturduğum ve ana renkler Kırmızı, Sarı ve Mavi’yi ve onların ilettiği duyguları sorguladığım, anlamaya çalıştığım bir eser. Üç kadın için yaptığım 'Aria' Handel’in operası Radamisto’tadan bir arya eşliğinde dans ediliyor. 'Among the Stars' point ile dans edilen bir düet. Asya halk biliminden esinlenmiş olduğum ve Samanyolu ile ayrılmış 2 yıldızın, gece gökyüzünde karşılaşmalarını anlatan bir dans. 'The Calling' beyaz, geniş bir kostümü heykel gibi kullandığım ve daha uzun bir eserimin bir parçası. 'Scape' topluluğun fiziki becerilerini sergileyen ve tamamıyla dansa odaklanmış olduğum bir eser. 'Mendelssohn / Incomplete' Mendelssohn’un Re Minör Piyano Üçlüsü’ne koreografi yapmış olduğum bir eser. 'White' (Beyaz) ise, hiçbir zaman canlı sergilenemeyecek bir dans filmi. Değişik dansçıların, müzikle ve farklı hızlarda, aynı alanda karşılaşmalarını, tamamıyla kompoze edilmiş bir koreografiyle düşünmüş olduğum eserim.
Amerika’nın en önemli bale ve dans dergisi Dance Magazine sizi “Görsel kompozisyonun ustası” diye tanımlıyor. Ben de sizin kostümde, dekorda, projeksiyonda değişik görsel elementler kullandığınızı görüyorum. Bunları koreografinize nasıl katıyorsunuz?
Ben aslında koreografiyi çıkartırken, sahnede kullanacağım herşeyi birebir kullanarak çıkartıyorum. Yani bir dekor ya da kostüm kullanacaksam, stüdyoda çalışmalarımızda da o dekor ve kostümü kullanıyoruz ve dansçılar onlarla hareket ediyor. Koreografime hiç bir zaman sonradan birşey eklemiyorum. Her şey başından itibaren entegre ve birbirine bağlı gerçekleşiyor.
Ben bazı dans eserlerinde görselliğin dansın önüne geçtiğini görüyorum. Siz eserlerinizde bunu engellemeye çalışıyor musunuz? Ya da bu konuya nasıl bakıyorsunuz?
Bana göre, o alandaki herşey dans! Ben işlerimde, dansı diğer unsurlardan farklı görmüyorum. Dansçılar, dekor, kostüm, görsel elementler benim için hepsi dans. Hiç bir şey dansın önüne geçemez çünkü her şey dans. Dansı, insanları hareket ettikleri birşey olarak tanımlamıyorum ben.
Amerikan topluluklarının yanında, Avrupa’da ve Japonya’da topluluklarla çalışmışsınız. Sizce dansa yaklaşımlarında ne gibi farklılıklar var?
Bana göre tek farklılık dansçı/dansçılar, eser için birlikte çalıştığım takım ve onlar için yarattığım ortam. Hangi ülke ve kültürden gelirlerse gelsinler sonuçta bir dans kültürü de var. Bir dansçı ve performans sanatçısı olmanın zorlukları her yerde aynı ve biz bu konuya evrensel olarak bakıyoruz. Bu anlamda aslında aramızda çok farklılık yok.
Siz dünyanın en üretken ve çok yönlü koreograflarından biri olan Amerikalı Twyla Tharp’ın topluluğunda dans ettiniz. Bu sizin koreograf olmanızı ve tarzınızı nasıl etkiledi?
Twyla bana kadın olarak güçlü olmayı ve iletişim, pazarlama konularına profesyonel yaklaşmayı öğretti. Eserlerinde her zaman Amerikalı olmanın ruhunu yansıttı ki bu benim saygı duyduğum, takdir ettiğim ve de kendi işlerimde de özümsediğim bir durum.
Amerika’da bale ve dansa sponsorların ilgisi nasıl?
Aslında Amerika’da da finansman bulmak zor. Ama bizim için yeni birşey değil. Ve artık bu zorluklarla yaşamaya alıştık. Finansmanı arttırmak için bir çok olasılığa, sanatı destekleyen kurumlara ve şahıslara yöneliyoruz. Kimse geleceği planlayamıyor. Sanatın gelecekte de devam edebilmesi için kullanacağımız yaratıcı akılı, finansman konusundaki problemleri çözmek için de kullanmamız gerek.