Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Eser Rüzgar | Lucca'da "Self Portrait?" sergisi

Lucca'da "Self Portrait?" sergisi

29 Ekim 2013 - 11:10 | Genco Gülan, "pollock" (2013). Siyah-beyaz fotoğraf.
Frida’dan Picasso’ya, Beuys’dan Osman Hamdi Bey'e kadar farklı sanatçıların meşhur pozları Genco Gülan’ın bedeniyle birleşiyorŞimdiye kadar adını daha çok magazin kameralarının hedef aldığı mekânlardan biri olarak duyduğumuz Bebek’teki Lucca adlı restoran/kafe bugünlerde sanatçı Genco Gülan’ın eserlerine ev sahipliği yapıyor.

“Self Portrait?” adlı sergi 7 Ekim'de açıldı ve 7 Kasım'a kadar görülebilecek. Lucca’nın duvarlarını süsleyen bir birinden farklı ve iddialı on bir fotoğraf/resim ilgi çekici. Sanatını tanımlamakta zorlanan Gülan, “Galiba kavramsal sanat en doğrusu olur” diyor. Eserlerin birçoğunda sanatçı kendi bedeniyle, suratıyla, hatta saçıyla, kaşıyla oynuyor. Frida’dan Picasso’ya, Beuys’dan Osman Hamdi Bey'e kadar farklı sanatçıların meşhur pozları Genco Gülan’ın bedeniyle birleşiyor. Bu farklı dönemlere, coğrafyalara, sanat akımlarına ait olan sanatçıların ortak özellikleri ise hepsinin Genco Gülan’a ilham kaynağı olan sanatçılar olmaları.

Genco Gülan, "mobil andy" (2012). C – print&IKEA çerçeve (painted frame).


Genco Gülan “Self Portrait/ Kendi Sergisi” isimli sergisinin kitapçığında Chuck Palahniuk’in "Invisible Monsters" romanından alıntıyla “Hiçbir şeyim orijinal değildir. Ben tanıdığım herkesin ortak çalışmasının ürünüyüm." Diyerek sergisinin mottosunu belirliyor aslında. Gülan, sergisinde özgünlük, kimlik, kişilik kavramlarını sorguluyor. Herkesin bireye bir şeyleri dayattığı “modern toplumlar”da ne kadar tamamen özgün olabilirizi kendi portrem dediği sanatçılar üzerinde ironik bir yaklaşımla ele alıyor. Bu çalışması sırasında teknolojiyi de bolca kullanıyor öyle ki Ressam-ı Hazreti Şehriyari’nin eline bir tablet bilgisayar vermekten ya da Andy Warhol’u cep telefonuyla, Leonardo da Vinci’yi bluetooth kulaklıkla konuşturmaktan çekinmiyor.

Sergi mekânı ile ilgili olarak da Lucca’dan kendisine teklif geldiğini söyleyerek “İstanbul Modern eserlerime ev sahipliği yaptı da ben mi gitmedim” diyor. On bir çalışmadan ikisinin ilk haftasında satıldığı sergiyi görmek için 7 Kasıma kadar vaktiniz var.

Ayrıca sanatçı şu an Almanya’daki Dortmund Ostwall Museum’da eseri sergilenen ilk Türk doğumlu sanatçı olmasının haklı gururunu taşıyor. ‘Employee of the Month / Ayın Elemanı’ isimli yapıtı müzenin daimi koleksiyonuna girdi ve 30 Kasım 2014'e kadar görülebilecek.

Yeşim Koçak, Tiyatro Boyalı Kuş'un "Melek" oyununun başrolünde.


Tiyatro Boyalı Kuş'tan "Melek"

“Feminist tiyatro” çizgisinde oyunlar sahneleyen Tiyatro Boyalı Kuş, en son August Strindberg'in “Matmazel Julie” adlı eserini geçen yıl sahnelemişti. Farklı bir bakış açısıyla kadın düşmanı olarak bilinen August Strindberg'in adına yaraşır bir Matmazel Julie izlemiştik.

Tiyatro Boyalı Kuş bu sezon “Melek”le perde açtı. Rüstem Ertuğ Altınay’ın yazdığı, Jale Karabekir’in yönettiği Melek, Afife Jale ya da Cahide Sonku kadar bilinmeyen Melek Kobra’nın hastanedeki son günlerini aktarıyor izleyiciye. Melek Kobra verem tedavisi gördüğü hastane odasında eşi Ferdi Tayfur’la olan münasebetleri, ince hastalığının nüksetmesi, oyuncu olma hezeyanları içerisinde izleyici ile ince ince söyleşiyor.

Oyun tek kişilik tek perde Melek Kobra’yı Yeşim Koçak oynuyor. Minimalist tasarlanmış bir hastane odası beyaz bir yatakla tasarlanmış. Bu dekorda Yeşim Koçak 75 dakika boyunca düşmeyen bir tempoyla bize Melek’i anlatıyor, bilmeyenlere tanıştırıyor, bilip unutanlara da hafıza tazeletiyor.

Melek'le tanışmak ve Yeşim Koçak’ın fevkalade oyunculuğundan keyif almak istiyorsanız 1, 8, 15 Kasım tarihlerinde saat 20:30’da “Sahne Cihangir” de izleyebilirsiniz.
0212 245 21 09 / 0542 477 27 53