Milliyet Sanat »Yazarlar » Eser Rüzgar | Gezi'de "Gezerken"
Gezi'de "Gezerken"
20 Haziran 2013 - 02:06Gezi Parkı'nda yaşananları sahneye taşıyan “Gezerken”, Türkiye Tiyatrosu'nun önde gelen yazarlarının yarattığı dört kısa oyundan oluşmaktaGezi Parkı direnişi devam ederken sanatçıların özellikle de tiyatro oyuncularının aktif direnişine tanık olduk. İlk günden beri parkı terk etmeyen çadırda uyuyan sadece seti, provası, oyunu için alandan ayrılan çok sayıda oyuncu var. Bu oyuncuların isimlerini yazmak mümkün elbette, ama Memet Ali Alabora’nın oyunu “Mi Minör” üzerinden direnişi desteklediği, bu nedenle de hedef gösterildiği, ölüm tehditleri aldığı bir ortamda daha fazla isimle parti mitinglerinde hedef olmaya hiç gerek yok. Halbuki “Sanatçı alnında ışığı ilk hisseden kişidir.” Sanatçının öngörüsünün, duyarlılığının, hassasiyetinin fazla olmasından daha doğal ne olabilir ki?
Oyuncular dışında direnişe katılan, katılmakla kalmayıp kalemiyle destek veren oyun yazarları da oldu. Özen Yula, Yiğit Sertdemir, Mirza Metin ve Cem Uslu direniş günleri devam ederken Gezi Parkı direnişini anlatan “Gezerken” adında bir oyun yazdılar. Oyun, geçtiğimiz hafta parkın içindeki sahnede izleyicisi/direnişçisi ile buluştu.
“Gezerken”in ortaya çıkışı şöyle: Renkli Sahne adlı “baş belası twitter!” kullanıcısı Cem Uslu, Yiğit Sertdemir ve Özen Yula'yı etiketleyerek "Yazarlardan yaşananları sahneye taşıyacak oyunlar istiyoruz!" diye bir tweet atıyor. Daha sonra twitterdaki bu yazışmaya Mirza Metin de dahil oluyor. Sonra dört yazar hemen o akşam yani 4 Haziran akşamı Kumbaracı50'de toplanıyorlar.
Çalışmanın genel hatlarını belirledikten sonra Gezi Direnişi'ne dair bir bellek yaratma amacına yönelik dört farklı oyun kişisinin gözünden olaya çok boyutlu bakışla yaklaşmaya karar veriyorlar. Yaklaşık iki gün içerisinde tamamlıyorlar metinleri. Oynamasını arzu ettikleri oyuncuları arıyorlar. Reha Özcan yer almak istediğini daha önce twitterda yazışırken söylüyor. Sermet Yeşil, Şebnem Sönmez ve Serkan Altıntaş da diğer oyuncular olarak projede hiç tereddüt etmeden yer alıyorlar.
“Gezerken” dört kısa oyundan oluşmakta. On beşer dakikalık tek kişilik oyunlar farklı cephelerden, farklı üsluplarla gezi olaylarını anlatıyor, yaşananları eleştiriyor. Oyunların tümünü izlediğinizde yazarlarını bilmeseniz de tahmin etmek zor olmuyor. Eğer yazarların daha önceki oyunlarına aşinaysanız, kalemleri hemen fark ediyorsunuz.
İlk oyun “Tesadüf Ya Da Değil”i yazan Cem Uslu, yaşananları 32 yaşında şimdiye kadar hayatında hiçbir eyleme katılmamış, Gezi Parkı’na da hayatında toplasan iki kez gitmiş genç bir adamın gözünden anlatıyor. Genç adam, sabah baskınıyla başlayan ve Beşiktaş’taki çok yoğun yaşanan olayları arkasında hiçbir ideolojinin olmadığı sıradan bir vatandaş olarak aktarıyor izleyiciye. Direnişin kitleleri birleştiren, siyasi olmayan boyutunun altını çiziyor.
Uslu, Serkan Altıntaş’ın canlandırdığı kahramanına Mehmet Abdullah adını vererek olaylar sırasında hayatını kaybeden Mehmet Ayvalıtaş ve Abdullah Cömert’i anıyor. Ne yazık ki Cem Uslu oyununu bitirdikten sonra bu isimlere Ethem Sarısülük de eklendi.
İkinci oyun “Kağıtçının Köpeği Kıtmir”i Mirza Metin kaleme almış. Bir kağıt toplayıcısının yanındaki köpeğin gözünden aktarmış olayları. İnsanların maruz kaldığı şiddeti köpeklerin de yaşamasına dikkat çekerek çevre duyarlılığına, hayvan sevgisini de katmış. Olaylar sırasında bilinen 8 köpek, 63 de kedi, 1028 kuş ölümü olduğunu düşünürsek bu seçim yerinde bir tercih olmuş. Mirza Metin, oyunu sert eleştirilerle –özellikle polis şiddeti konusunda- çevrelerken mizah unsurları da serpiştirerek izlenesi bir seyirlik çıkarmış. Oyuncu Sermet Yeşil’in hakkını da vermek gerek, bir dört ayaklı bu kadar düzgün ve sahici canlandırılabilirdi.
Üçüncü oyun “Boşluğu Doldurmak” Özen Yula’ya ait. Yazar oyununu 1 Mayıs 1977 deki İşçi Bayramı sırasında yaşananlar üzerinden günümüze taşımış. Özen Yula, Reha Özcan’ın canlandırdığı oyun karakteri ile yıllar önceki 1 Mayıs gösterisi sırasında Kazancı Yokuşu’nda hayatlarını yitiren 34 kişiye vurgu yapmış. Gezi Parkı direnişiyle 1 Mayısta yaşananları birlikte kurgulamış. “Bu gençler çok farklı, çok başka” diyerek direnişe umut yüklemiş, oyuna trajik bir aşk hikâyesi de katarak direniş günlerinde aşka selam durmuş.
Son oyun Yiğit Sertdemir’in yazdığı “Bir TOMA’nın Ulusa Seslenişi”. Bu oyunun kahramanı bir TOMA. Daha bir ay öncesine kadar adını bile bilmediğimiz bu araca bir gün bir oyun yazacağını eminim hiç düşünmemiştir Sertdemir. Şebnem Sönmez’in de tazyikli su fışkırtmasa da elindeki pet şişeyle bir TOMA olacağı aklına gelmemiştir. Sertdemir, TOMA’ya düşünebilme, sorgulayabilme özellikleri yüklemiş. Edilgen, her söylenene inanan, itaatkâr insanın dünyasını bu araç üzerinden aktarmış, “Evet o gün ben düşündüm, daha önce hiç yapmamıştım bunu ama evet o gün ben düşündüm” diyerek at gözlüklerini atmanın zamanı geldiğine değinmiş. Metnine mizah unsurunu katmayı ihmal etmeyerek başarılı bir metin oluşturmuş.
8 Haziran’da tek gösteri yapan “Gezerken” yeni yazılacak metinlerle çoğalacak, yaşadığımız dönemi tam da içerisinden anlatmaya devam edecek.
Oyuncular dışında direnişe katılan, katılmakla kalmayıp kalemiyle destek veren oyun yazarları da oldu. Özen Yula, Yiğit Sertdemir, Mirza Metin ve Cem Uslu direniş günleri devam ederken Gezi Parkı direnişini anlatan “Gezerken” adında bir oyun yazdılar. Oyun, geçtiğimiz hafta parkın içindeki sahnede izleyicisi/direnişçisi ile buluştu.
“Gezerken”in ortaya çıkışı şöyle: Renkli Sahne adlı “baş belası twitter!” kullanıcısı Cem Uslu, Yiğit Sertdemir ve Özen Yula'yı etiketleyerek "Yazarlardan yaşananları sahneye taşıyacak oyunlar istiyoruz!" diye bir tweet atıyor. Daha sonra twitterdaki bu yazışmaya Mirza Metin de dahil oluyor. Sonra dört yazar hemen o akşam yani 4 Haziran akşamı Kumbaracı50'de toplanıyorlar.
Çalışmanın genel hatlarını belirledikten sonra Gezi Direnişi'ne dair bir bellek yaratma amacına yönelik dört farklı oyun kişisinin gözünden olaya çok boyutlu bakışla yaklaşmaya karar veriyorlar. Yaklaşık iki gün içerisinde tamamlıyorlar metinleri. Oynamasını arzu ettikleri oyuncuları arıyorlar. Reha Özcan yer almak istediğini daha önce twitterda yazışırken söylüyor. Sermet Yeşil, Şebnem Sönmez ve Serkan Altıntaş da diğer oyuncular olarak projede hiç tereddüt etmeden yer alıyorlar.
“Gezerken” dört kısa oyundan oluşmakta. On beşer dakikalık tek kişilik oyunlar farklı cephelerden, farklı üsluplarla gezi olaylarını anlatıyor, yaşananları eleştiriyor. Oyunların tümünü izlediğinizde yazarlarını bilmeseniz de tahmin etmek zor olmuyor. Eğer yazarların daha önceki oyunlarına aşinaysanız, kalemleri hemen fark ediyorsunuz.
"Tesadüf ya da Değil"de Serkan Altıntaş, ilk eylemini yaşayan genç bir adamı canlandırıyor (solda). Sermet Yeşil ise Mirza Metin'in yazdığı "Kağıtçının Köpeği Kıtmir" oyununun başlığındaki kahraman.
İlk oyun “Tesadüf Ya Da Değil”i yazan Cem Uslu, yaşananları 32 yaşında şimdiye kadar hayatında hiçbir eyleme katılmamış, Gezi Parkı’na da hayatında toplasan iki kez gitmiş genç bir adamın gözünden anlatıyor. Genç adam, sabah baskınıyla başlayan ve Beşiktaş’taki çok yoğun yaşanan olayları arkasında hiçbir ideolojinin olmadığı sıradan bir vatandaş olarak aktarıyor izleyiciye. Direnişin kitleleri birleştiren, siyasi olmayan boyutunun altını çiziyor.
Uslu, Serkan Altıntaş’ın canlandırdığı kahramanına Mehmet Abdullah adını vererek olaylar sırasında hayatını kaybeden Mehmet Ayvalıtaş ve Abdullah Cömert’i anıyor. Ne yazık ki Cem Uslu oyununu bitirdikten sonra bu isimlere Ethem Sarısülük de eklendi.
İkinci oyun “Kağıtçının Köpeği Kıtmir”i Mirza Metin kaleme almış. Bir kağıt toplayıcısının yanındaki köpeğin gözünden aktarmış olayları. İnsanların maruz kaldığı şiddeti köpeklerin de yaşamasına dikkat çekerek çevre duyarlılığına, hayvan sevgisini de katmış. Olaylar sırasında bilinen 8 köpek, 63 de kedi, 1028 kuş ölümü olduğunu düşünürsek bu seçim yerinde bir tercih olmuş. Mirza Metin, oyunu sert eleştirilerle –özellikle polis şiddeti konusunda- çevrelerken mizah unsurları da serpiştirerek izlenesi bir seyirlik çıkarmış. Oyuncu Sermet Yeşil’in hakkını da vermek gerek, bir dört ayaklı bu kadar düzgün ve sahici canlandırılabilirdi.
Üçüncü oyun “Boşluğu Doldurmak” Özen Yula’ya ait. Yazar oyununu 1 Mayıs 1977 deki İşçi Bayramı sırasında yaşananlar üzerinden günümüze taşımış. Özen Yula, Reha Özcan’ın canlandırdığı oyun karakteri ile yıllar önceki 1 Mayıs gösterisi sırasında Kazancı Yokuşu’nda hayatlarını yitiren 34 kişiye vurgu yapmış. Gezi Parkı direnişiyle 1 Mayısta yaşananları birlikte kurgulamış. “Bu gençler çok farklı, çok başka” diyerek direnişe umut yüklemiş, oyuna trajik bir aşk hikâyesi de katarak direniş günlerinde aşka selam durmuş.
Reha Özcan, '77 1 Mayıs'ı ile Gezi Parkı olaylarını birleştiren Özen Yula oyunu "Boşluğu Doldurmak"ta rol alıyor. Şebnem Sönmez ise, "Bir TOMA'nın Ulusa Seslenişi"nde TOMA rolünde.
Son oyun Yiğit Sertdemir’in yazdığı “Bir TOMA’nın Ulusa Seslenişi”. Bu oyunun kahramanı bir TOMA. Daha bir ay öncesine kadar adını bile bilmediğimiz bu araca bir gün bir oyun yazacağını eminim hiç düşünmemiştir Sertdemir. Şebnem Sönmez’in de tazyikli su fışkırtmasa da elindeki pet şişeyle bir TOMA olacağı aklına gelmemiştir. Sertdemir, TOMA’ya düşünebilme, sorgulayabilme özellikleri yüklemiş. Edilgen, her söylenene inanan, itaatkâr insanın dünyasını bu araç üzerinden aktarmış, “Evet o gün ben düşündüm, daha önce hiç yapmamıştım bunu ama evet o gün ben düşündüm” diyerek at gözlüklerini atmanın zamanı geldiğine değinmiş. Metnine mizah unsurunu katmayı ihmal etmeyerek başarılı bir metin oluşturmuş.
8 Haziran’da tek gösteri yapan “Gezerken” yeni yazılacak metinlerle çoğalacak, yaşadığımız dönemi tam da içerisinden anlatmaya devam edecek.
Etiketler: Bir TOMAnın Ulusa Seslenişi Boşluğu Doldurmak Cem Uslu direniş Eser Rüzgar eylem Gezerken Gezi Parkı Kağıtçının Köpeği Kıtmir Mirza Metin Özen Yula Şebnem Sönmez Tesadüf ya da Değil Yiğit Sertdemir