Milliyet Sanat »Yazarlar » Eser Rüzgar | Bu "Kurabiye Ev" tadından yenmez
Bu "Kurabiye Ev" tadından yenmez
24 Şubat 2013 - 07:02 | Pınar Çağlar Gençtürk ve Deniz Karaoğlu, çocuklarını satmaya karar veren genç bir çifti canlandırıyorlar. Schlutz oyun üzerinden kapitalist sistem eleştirisini sıradanlığa düşmeden, anne baba olma sorumluluğunu didaktikliğe kaçmadan, çocuk istismarını da izleyicisinin duygularını sömürmeden anlatıyor
Oyuncaklarla, çocuk eşyalarıyla dolu bir evin salonunda kanepelerine gömülmüş televizyon izleyen, izledikleri o filmlerde/dizilerde kendi yaşayamadıkları hayatları arayan içleri geçmiş, bakışları donuklaşmış evli çiftler var, hatta bunları bizzat tanıyoruz, desek buna kimse şaşırmaz. Peki bu insanlar mutsuzluklarına çare olarak çocuklarını satmaya karar verirler desek…İşte o zaman durum ilginç bir hâl alır.
“Kurabiye Ev /The Gingerbread House” geçtiğimiz yıl “Yalnız Batı” oyunuyla tanıştığımız kurucusu Faruk Barman sanat yönetmeni Serkan Üstüner olan Yan Etki topluluğunun oyunu.
Yan Etki “Kurabiye Evi” Tiyatro Barbone ile birlikte açtıkları Asmalı Sahne’nin fuaye dahil 80 metrekarelik küçük, alternatif mekanında oynuyor. Oyun metni Mark Schultz’a ait. Schlutz, çok bilinen bir yazar değil. “Kurabiye Ev” yazarın Türkiye’de sahnelenmiş ilk eseri. New York’ta yaşayan yazarın metnini Yan Etki’yle Defne Halman buluşturmuş. Oyun metni çok başarılı, Schlutz oyun üzerinden kapitalist sistem eleştirisini sıradanlığa düşmeden, anne baba olma sorumluluğunu didaktikliğe kaçmadan, çocuk istismarını da izleyicisinin duygularını sömürmeden anlatıyor. Yazar, metni adeta bir kuyumcu titizliğiyle işlemiş, kurmuş bu nedenle oyun izleyicisine fazlasıyla geçiyor.
Oyun kimi noktalarda Juan Mayorga’nın “Hamelin” oyunuyla benzerlikler gösteriyor. İkisinde de kendilerini paranın gücüne teslim etmiş ebeveynler karşısında taciz edilen çocuklar bir masal ekseninde ilerliyor. Mayorga, “Hamelin”de Fareli Köyün Kavalcısı’ndan beslenirken Schlutz da ormanda yollarını kaybetmiş iki kardeş olan Hansel ve Gretel’e gönderme yapıyor.
Oyun otuzlu yaşlarındaki Stacey ve Brian çiftinin bir akşam çocuklarını satmaya karar vermeleriyle başlıyor. Brian’a göre sıkıcı, tek düze hayatlarına, eskisi gibi sevişememelerine, işte terfi alamamalarına sebep hep bu çocuklardır. Stacey bu teklife başlangıçta inanmak bile istemez, sonra korkunç bulduğu bu fikre kendini kaptırır.
Bu işi profesyonelce yapan Marco onların bu düşüncelerini hayata geçirmelerine yardımcı olur. Marco, insan/çocuk kaçakçılığı yapar, yasal olmayan yollarla çocukları alır ve Arnavutluk’ta bir kampa göndereceğini sonra da çocukları yeni aileleriyle buluşturacağını söyler. Hatta biraz daha ileri giderek çocukların jet sosyeteye girme ihtimallerinden bile söz eder. Tabii asıl önemlisi bu satış sayesinde her şeyleri olan ama çocukları olmayan aileleri sonsuz mutlu edeceklerini, hatırı sayılır düzeyde para kazanacaklarını da ekler.
Oyunun metninde çocuklar Curtis ve Maggie yer almakta, yazara göre; çocukların oyuncular tarafından canlandırılması hâlinde sesleri yetişkinler tarafından seslendirilmeli ya da hayali görüntüleriyle çocuklar oyunda yer almalı. Yönetmen Serkan Üstüner, çocukları tamamen seslerden oluşturmayı tercih etmiş, karartılan sahnelerde çocukların varlığı mektup ses olarak aktarılıyor. Ushan Çakır Curtis’e, Pınar Çağlar Gençtürk de Maggie’ye ses oluyor. Oyunda ara ara Curtis, annesine sesleniyor ama son sahnede o zamana kadar sesi çıkmayan Maggie’yi duyuyoruz ve anlattıkları içimizi acıtıyor.
Oyunda Deniz Karaoğlu, Pınar Çağlar Gençtürk, Faruk Barman, Barış Kıralioğlu, Özgür Özgencer ve Sinem Reyhan Kıroğlu rol alıyorlar. Özellikle Deniz Karaoğlu, maddeye teslim olmuş, yükselme hırsı olan bu hırsı nedeniyle çocuklarını bile gözden çıkarabilecek Brian karakterinin iç aksiyonunu aktarmada; Pınar Çağlar Gençtürk, çocukları gittikten sonraki duygu durumunun iniş çıkışlarını yansıtmakta çok düzgün ve sahici bir oyunculuk örneği göstermekteler. Paraya düşkün, kutsal değerlerden olabildiğince uzak Marco karakterinde ise Faruk Barman doğallığıyla izlemesi keyifli bir oyunculuk çıkarıyor.
Yönetmen Serkan Üstüner, küçük sahnenin uzamını kullanma konusunda tüm imkânları zorlamış, evin salonundan Stacey’in iş yerine ya da bar sahnesine kadar oyunu farklı sahnelere dinamik olarak taşımış. Hızlı geçişlerle aksiyonu yüksek tutmuş. Detay buluşlarıyla oyunun metnini desteklemiş. Örneğin, insanların paralarını alan Marco karakterine çoğu sahnede bir şeyler yedirerek onun kapitalist sistemin tüketim insanı vurgusunun altını çizmiş. Oyunun müzik seçimleri için de Ah!Kosmos’u ayrıca tebrik etmek gerekir.
“Kurabiye Ev” modern bir Hansel Gretel masalını iç acıtarak anlatıyor. Enfes bir teksti, sahici oyunculuklarla izlemek için Asmalı Sahne’ye bir uğrayın, ayağınız alışsın.
27 Şubat Çarşamba 20:30'da Asmalı Sahne'de
Rezervasyon: 0532 684 32 03
Oyuncaklarla, çocuk eşyalarıyla dolu bir evin salonunda kanepelerine gömülmüş televizyon izleyen, izledikleri o filmlerde/dizilerde kendi yaşayamadıkları hayatları arayan içleri geçmiş, bakışları donuklaşmış evli çiftler var, hatta bunları bizzat tanıyoruz, desek buna kimse şaşırmaz. Peki bu insanlar mutsuzluklarına çare olarak çocuklarını satmaya karar verirler desek…İşte o zaman durum ilginç bir hâl alır.
Yan Etki “Kurabiye Evi” Tiyatro Barbone ile birlikte açtıkları Asmalı Sahne’nin fuaye dahil 80 metrekarelik küçük, alternatif mekanında oynuyor. Oyun metni Mark Schultz’a ait. Schlutz, çok bilinen bir yazar değil. “Kurabiye Ev” yazarın Türkiye’de sahnelenmiş ilk eseri. New York’ta yaşayan yazarın metnini Yan Etki’yle Defne Halman buluşturmuş. Oyun metni çok başarılı, Schlutz oyun üzerinden kapitalist sistem eleştirisini sıradanlığa düşmeden, anne baba olma sorumluluğunu didaktikliğe kaçmadan, çocuk istismarını da izleyicisinin duygularını sömürmeden anlatıyor. Yazar, metni adeta bir kuyumcu titizliğiyle işlemiş, kurmuş bu nedenle oyun izleyicisine fazlasıyla geçiyor.
Oyun kimi noktalarda Juan Mayorga’nın “Hamelin” oyunuyla benzerlikler gösteriyor. İkisinde de kendilerini paranın gücüne teslim etmiş ebeveynler karşısında taciz edilen çocuklar bir masal ekseninde ilerliyor. Mayorga, “Hamelin”de Fareli Köyün Kavalcısı’ndan beslenirken Schlutz da ormanda yollarını kaybetmiş iki kardeş olan Hansel ve Gretel’e gönderme yapıyor.
Oyun otuzlu yaşlarındaki Stacey ve Brian çiftinin bir akşam çocuklarını satmaya karar vermeleriyle başlıyor. Brian’a göre sıkıcı, tek düze hayatlarına, eskisi gibi sevişememelerine, işte terfi alamamalarına sebep hep bu çocuklardır. Stacey bu teklife başlangıçta inanmak bile istemez, sonra korkunç bulduğu bu fikre kendini kaptırır.
Bu işi profesyonelce yapan Marco onların bu düşüncelerini hayata geçirmelerine yardımcı olur. Marco, insan/çocuk kaçakçılığı yapar, yasal olmayan yollarla çocukları alır ve Arnavutluk’ta bir kampa göndereceğini sonra da çocukları yeni aileleriyle buluşturacağını söyler. Hatta biraz daha ileri giderek çocukların jet sosyeteye girme ihtimallerinden bile söz eder. Tabii asıl önemlisi bu satış sayesinde her şeyleri olan ama çocukları olmayan aileleri sonsuz mutlu edeceklerini, hatırı sayılır düzeyde para kazanacaklarını da ekler.
Deniz Karaoğlu, Faruk Barman ve Sinem Reyhan Kıroğlu, "Kurabiye Ev"de.
Oyunun metninde çocuklar Curtis ve Maggie yer almakta, yazara göre; çocukların oyuncular tarafından canlandırılması hâlinde sesleri yetişkinler tarafından seslendirilmeli ya da hayali görüntüleriyle çocuklar oyunda yer almalı. Yönetmen Serkan Üstüner, çocukları tamamen seslerden oluşturmayı tercih etmiş, karartılan sahnelerde çocukların varlığı mektup ses olarak aktarılıyor. Ushan Çakır Curtis’e, Pınar Çağlar Gençtürk de Maggie’ye ses oluyor. Oyunda ara ara Curtis, annesine sesleniyor ama son sahnede o zamana kadar sesi çıkmayan Maggie’yi duyuyoruz ve anlattıkları içimizi acıtıyor.
Oyunda Deniz Karaoğlu, Pınar Çağlar Gençtürk, Faruk Barman, Barış Kıralioğlu, Özgür Özgencer ve Sinem Reyhan Kıroğlu rol alıyorlar. Özellikle Deniz Karaoğlu, maddeye teslim olmuş, yükselme hırsı olan bu hırsı nedeniyle çocuklarını bile gözden çıkarabilecek Brian karakterinin iç aksiyonunu aktarmada; Pınar Çağlar Gençtürk, çocukları gittikten sonraki duygu durumunun iniş çıkışlarını yansıtmakta çok düzgün ve sahici bir oyunculuk örneği göstermekteler. Paraya düşkün, kutsal değerlerden olabildiğince uzak Marco karakterinde ise Faruk Barman doğallığıyla izlemesi keyifli bir oyunculuk çıkarıyor.
Yönetmen Serkan Üstüner, küçük sahnenin uzamını kullanma konusunda tüm imkânları zorlamış, evin salonundan Stacey’in iş yerine ya da bar sahnesine kadar oyunu farklı sahnelere dinamik olarak taşımış. Hızlı geçişlerle aksiyonu yüksek tutmuş. Detay buluşlarıyla oyunun metnini desteklemiş. Örneğin, insanların paralarını alan Marco karakterine çoğu sahnede bir şeyler yedirerek onun kapitalist sistemin tüketim insanı vurgusunun altını çizmiş. Oyunun müzik seçimleri için de Ah!Kosmos’u ayrıca tebrik etmek gerekir.
“Kurabiye Ev” modern bir Hansel Gretel masalını iç acıtarak anlatıyor. Enfes bir teksti, sahici oyunculuklarla izlemek için Asmalı Sahne’ye bir uğrayın, ayağınız alışsın.
27 Şubat Çarşamba 20:30'da Asmalı Sahne'de
Rezervasyon: 0532 684 32 03