Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Eser Rüzgar | Altı farklı hikaye bir çizgide nasıl birleşir?

Altı farklı hikaye bir çizgide nasıl birleşir?

13 Ocak 2015 - 01:01 | Hakan Eratik, Wilma Elles ve Ali Pınar, 'Bir Gece'de.
Ulaş Yiğit Ülker, zaman dilimi olarak bir gecede geçen ve kesişmelerin yer aldığı filmi "Bir Gece"yi psikolojik aksiyon olarak değerlendiriyor

“Dünyada iki kişi arasında sadece altı kişi vardır, aslında bütün hikâyeler de birbirine bağlıdır.”

 

Kış mevsiminin iyiden iyiye etkisine girdiğimiz bu günlerde tiyatro ve sinema salonları gidilebilecek en keyifli mekânlardan. Vizyona giren filmler de oldukça iddialı. Mahsun Kırmızıgül’ün “Mucize”si kitlesiyle buluşuyor, diğer yandan da Cem Yılmaz ve Yılmaz Erdoğan’ın yer aldığı Russell Crowe filmi “Son Umut” izleyici çekmeye devam ediyor.

 

Bu noktada alternatif bir film isterseniz tam size göre bir yapım girdi vizyona.  Yönetmenliğini Ulaş Yiğit Ülker’in yaptığı, senaryosunu Ufuk Gökkaya’nın yazdığı  “Bir Gece”.

 

Filmin baş rollerinde Wilma Elles ve Hakan Eratik var, ayrıca Adem Yılmaz, Efe Deprem, Muhammed Cangören gibi isimler de filmin oyuncu kadrosunda yer almakta. “Bir Gece”  yönetmenin  ilk uzun metraj filmi. Bilgi Üniversitesi Sinema-Tv bölümünden mezun olduktan sonra üç yıl Londra’da sinema üzerine çalışan yönetmenin reklam filmleri var.

Adem Yılmaz, Efe Deprem ve Ali Pınar, "Bir Gece"de.
“Bir Gece” nin konusu kısaca şöyle: İstanbul’da birileri için sıradan bir geceyken bazıları  için hiç de sıradan değildir. Bir telesekreter konuşması ardından takside ölümle burun buruna bir genç kadının, Leyla’nın sahneleriyle başlıyor film. Telesekreterdeki adam kimdir? Kadın neden ölmek üzeredir? Bu sorularla filmin entrik kurgusu daha ilk sahnelerde şekilleniyor.

 

Daha sonra kiralık katil Aziz’le tanışıyoruz.  Aziz, kirli işlerin patronu Levent için çalışmaktadır. Eski bir kimya öğrencisi olan Batuhan için Levent, ölüm fermanı çıkarmıştır. Bu iş için de Aziz görevlendirilmiştir. Aslında vicdan sahibi olan Aziz’in bu son işidir. Salondan çıkarken travesti kılığında iki adama rastlar. Tolga ve Kemal’in de Levent’le başka bir meseleleri vardır.  Film kişilerinin hikâyeleri merak unsuru oluşturuyor, filmin çözülme anına kadar da bu merak düşmüyor.

 

Filmin çıkış noktası, altı farklı hikaye bir çizgide nasıl birleşebilir? Ulaş Yiğit Ülker, zaman dilimi olarak bir gecede  geçen ve kesişmelerin  yer aldığı filmi için Türk sinemasında daha önce fazla denenmeyen bir tür diyor ve filmini de psikolojik aksiyon olarak değerlendiriyor.

 

Film için şöyle bir eleştiri olabilir: Karakterlerin derinliği ve geçmişleriyle ilgili bilgi nerdeyse hiç yok, mesela Leyla aksanlı konuşan piercingleri olan bir kadın ama adı neden Leyla?  Leyla neden hemen intihara karar veriyor, ya da sevgilisi Kemal’in hamileliğine tepkisi neden bu kadar sert? Karakterlerin derinliğini yeterince bilmediğimiz için bu sorular havada kalıyor. Aziz karakterini diğerlerine göre biraz daha iyi tanıyabiliyor seyirci, o da filmin sonuna doğru.

Muhammed Cangören, uyuşturucu baronu Levent rolünde.
Yönetmenin bu konuda bir açıklaması var: “Biz karakterlerin geçmişlerini bilmiyoruz ve bu bizi çok da ilgilendirmiyor. Bu sinemada gaf gibi dursa da aslında bir tercih.  Haneke filmlerinde de vardır bu. Bazı yönetmenler karakterlerin derinliğine inip ondan sonra kurguyu oluştururlar ama ben bu filmimde karakterlerin direk o an ne olduklarıyla ilgilendim. Seyirciye de o anı göstermek istedim, riskli bir denemeydi farkındayım ” diyor.

 

“Bir Gece” için bir ilk film olarak başarılı denebilir. Çünkü denediği tarzla sinemaya farklı bir soluk getiriyor. Türkiye’deki ana akım sinemanın dışında para kazanmanın zor olduğu sektörde sanatsal tat arayan gerçek sinema izleyicisini salona çekmek isteyen Ulaş Yiğit Ülker’i önemsemek ve bundan sonraki projelerini beklemek gerek.