Milliyet Sanat »Yazarlar » Eser Rüzgar | “İZ”in Var mı Bu Ülkede?
“İZ”in Var mı Bu Ülkede?
05 Mayıs 2013 - 07:05"Yeni Metin Yeni Tiyatro" projesi kapsamında Ahmet Sami Özbudak'ın yazdığı GalataPerform oyunu "İz", tarihsel-politik metni ve iddialı rejisiyle kaçırılmamalı
2006 yılından beri GalataPerform Yeni Metin Yeni Tiyatro Projesi kapsamında oyun yazarlığı konusunda önemli adımlar atıyor. Projeye dahil olan yazar adayları, yaklaşık altı ay boyunca yerli ve yabancı eğitmenlerle yazarlık mevzusunu masaya yatırıyorlar. YMYT Projesi geçtiğimiz yıl ilk festivalini oluşturdu. Bu yıl da 20-26 Mayıs tarihleri arasında gerçekleşecek olan festival kapsamında yeni yazarların oyunları izleyici karşısına çıkacak.
Mart ayında sahnelenmeye başlanan “İz” adlı oyunu Yeni Metin Yeni Tiyatro Projesi yazarlarından Ahmet Sami Özbudak yazdı. Oyun, 2012’de Almanya’nın Heidelberg Stückemarkt Festivali’nde“Avrupa’nın En Genç En İyi Yazarı” ödülünü alması bakımından dikkat çekici.
“İz”, aynı evde farklı zaman dilimlerinde yaşamış bir birinden çok farklı altı insanın hikâyesini anlatıyor. Yazarın oyun metninde Tarlabaşı, Fener ya da Beyoğlu olarak altını çizdiği Rum evi Tarlabaşı’nda karşımıza çıkıyor.
1955’te 6-7 eylül olayları sırasında evlerini terk etmek zorunda kalan Markiz ve Eleni, 1980 olaylarında kaçak olan Ahmet ve onun Karadenizli ev sahibi, son olarak da 2010’da seks işçisi olarak çalışan travesti Sevengül ve onun Kürt sevgilisi Rizgar. Bu üç hikâyenin kahramanları yaşadıkları yıllar ve karşılaştıkları sıkıntılar bakımından birbirinden farklı görünse de her öyküde yer alan “öteki” olma durumuyla bir ortaklık söz konusu. Hiçbiri birbiri görmez ama hissederler, mesela Rum kızların pişirdiği yemeğin kokusu Sevengül’ün burnuna gelir. Hikâyelerin tarihsel, sosyolojik ve politik eksenleri dışında her öykünün içinde hayattan başka notlar da var. Mesela, Ahmet Dev-yol üyesidir, kaçaktır ve bir Amerikan firması için çalışmaktadır. Yasal olmayan bir şekilde insanların kobay olarak kullanıldığı bir şirkettir burası. Yazar, öyküsünün içine kattığı bu anektodla insan hayatının ucuzluğuna vurgu yapıyor. Eleni ve Markiz üzerinden kadın erkek ilişkilerini düşündürüyor ya da Rizgar karakterinin annesi aracılığıyla doğuda küçük bir kız çocuğu olmanın zorluklarına değiniyor. Kısaca her öykü kendi anlatısının dışında ikincil bir kurguya sahip, bu detaylar oyunu zenginleştiriyor. İz, bu ülkede dönemlere bağlı olarak Hıristiyan avcılığı, komünist avcılığı, Kürt avcılığı yapıldığı gerçeğinden yola çıkarak insanları “ötekileştirme” den, birlikte huzurla yaşayabilmenin altını çizmesi, bunu da didaktikliğe düşmeden vermesi adına önemli.
Ayrıca oyunda yer alan cümleler oyundan çıktıktan sonra üzerine düşünme fırsatı veriyor. “Sana bu askeri müdahalenin neye benzediğini söylemiş miydim? Zengin komşunun fakir komşuya gidip fakir komşunun daha önce hiç görmediği, yemediği yemekleri sofraya koymasına benzer” diyor Ahmet. “Bu ülkede herkesin bir devri var. Kaygan zeminde yürümeyi bilenler her devrin insanı olurlar, yüzyılın başından beri bu ülkedeki en istikrarlı artış kaypaklarda oldu.” Cümlesiyle de yazar oyunun en keskin iletilerinden birini veriyor.
Oyunun yazarı Ahmet Sami Özbudak sinema senaryolarında rastladığımız ama tiyatro sahnelerinde görmeye alışık olmadığımız bir kurguyla metnini oluşturmuş. Üç farklı zaman dilimini aynı mekâna taşıyarak hızlı geçişlerle oyunu teknik olarak değişik bir zemine oturtmuş, bunu da fazlasıyla başarmış.
Yönetmen Yeşim Özsoy Gülan tekstin özünde yer alan bu kurgu malzemesini sinematografik ögelerle desteklemiş. Sahnede olanların dışında sahne arkasına yerleştirdiği sekiz hareketli kamerayla oyunun görselliğini zenginleştirmiş. Görselliğe katkıda bulunurken oyunun dinamizmini de sağlamış, seyirciye aynı anda hem sahneyi hem de sahne arkasında olanı izletirken dikkati uyanık tutmuş. Sahnede farklı yılların farklı kişilerini buluştururken trafiği iyi çözmüş, oyuncular da diğer yılların karakterlerinden kendilerini soyutlayarak göz teması kurma riskine düşmemişler. Yeşim Özsoy, travesti Sevengül ve sevgilisi Rizgar’ın kameralı sahnelerine iddiasını taşıyarak cinselliği çıplaklıkla yansıtmaktan çekinmemiş. Oyun metninde yer almayan bu teknik buluşlar için yönetmen Yeşim Özsoy Gülan’ı ve sinematografik dramaturjiyi yapan Ceren Ercan’ı kutlamak gerek.
Sahnenin üstüne yerleştirilen ekranlardan zaman zaman seyircinin kendi görüntüsünü görmesi toplumsal yüzleşme adına önemli bir seçim. Oyuncular metinde yer alan karakterlerle özdeşim kurmakta başarılı, özellikle travesti Sevengül karakterini oynayan Okan Urun zor ve iddialı rolünü içselleştirmede yetkin. Ancak Rizgar’ın “dağlı” arkadaşını oynayan Koray Kadirağa tip olarak dağlı olmadığı gibi öyküsü de oyunun içinde zayıf kalıyor.
Evin dökük duvarları eski fotoğraflar, boş çerçevelerle dolu. Altın sarısı koltuk, kırmızı puf kahverengi tonlarındaki kasveti biraz da olsa dağıtıyor. Mekân kullanımında Başak Özdoğan’ın tercihleri yerinde. Kurduğu dekor elliler, seksenler ve şimdiki zamanları kapsar nitelikte.
GalataPerform'un 'İz' oyunu tarihsel-politik metni, sıradışı kurgusu, sinematografik yapısı, iddialı rejisiyle kesinlikle İZlenmeli!
9,11,16,18,20 Mayısta GalataPerform’da
Telefon 212 2439991
Yazan: Ahmet Sami Özbudak
Yöneten: Yeşim Özsoy Gülan
Oyuncular: Okan Urun, Burak Safa Çalış, Batur Belirdi, Bertan Dirikolu, Yeşim Özsoy Gülan, Ceren Demirel, Koray Kadirağa
Sinematografik Dramaturji: Ceren Ercan
Sahne Tasarım: Başak Özdoğan
Müzik Tasarım: Özüm Özgülgen
Kostüm Tasarım: Tülin Kermen
Görüntü Yönetmeni: Ferhat Öçmen
Teknik Yönetmen: Ömer Özkan
Teknik Sorumlu: Halil Özok
Sahne Amiri: Mustafa Dileklen
Reji Asistanları: İrem Aydın, Merve Kalgıdım, Onur Çöçelli, Hazal Erulusoy
İdari İşler Direktörü: Nilüfer Dönmez
İletişim Koordinatörü: Ezgi Düzenli
Fotoğraflar: Hande Göksan
2006 yılından beri GalataPerform Yeni Metin Yeni Tiyatro Projesi kapsamında oyun yazarlığı konusunda önemli adımlar atıyor. Projeye dahil olan yazar adayları, yaklaşık altı ay boyunca yerli ve yabancı eğitmenlerle yazarlık mevzusunu masaya yatırıyorlar. YMYT Projesi geçtiğimiz yıl ilk festivalini oluşturdu. Bu yıl da 20-26 Mayıs tarihleri arasında gerçekleşecek olan festival kapsamında yeni yazarların oyunları izleyici karşısına çıkacak.
Mart ayında sahnelenmeye başlanan “İz” adlı oyunu Yeni Metin Yeni Tiyatro Projesi yazarlarından Ahmet Sami Özbudak yazdı. Oyun, 2012’de Almanya’nın Heidelberg Stückemarkt Festivali’nde“Avrupa’nın En Genç En İyi Yazarı” ödülünü alması bakımından dikkat çekici.
“İz”, aynı evde farklı zaman dilimlerinde yaşamış bir birinden çok farklı altı insanın hikâyesini anlatıyor. Yazarın oyun metninde Tarlabaşı, Fener ya da Beyoğlu olarak altını çizdiği Rum evi Tarlabaşı’nda karşımıza çıkıyor.
1955’te 6-7 eylül olayları sırasında evlerini terk etmek zorunda kalan Markiz ve Eleni, 1980 olaylarında kaçak olan Ahmet ve onun Karadenizli ev sahibi, son olarak da 2010’da seks işçisi olarak çalışan travesti Sevengül ve onun Kürt sevgilisi Rizgar. Bu üç hikâyenin kahramanları yaşadıkları yıllar ve karşılaştıkları sıkıntılar bakımından birbirinden farklı görünse de her öyküde yer alan “öteki” olma durumuyla bir ortaklık söz konusu. Hiçbiri birbiri görmez ama hissederler, mesela Rum kızların pişirdiği yemeğin kokusu Sevengül’ün burnuna gelir. Hikâyelerin tarihsel, sosyolojik ve politik eksenleri dışında her öykünün içinde hayattan başka notlar da var. Mesela, Ahmet Dev-yol üyesidir, kaçaktır ve bir Amerikan firması için çalışmaktadır. Yasal olmayan bir şekilde insanların kobay olarak kullanıldığı bir şirkettir burası. Yazar, öyküsünün içine kattığı bu anektodla insan hayatının ucuzluğuna vurgu yapıyor. Eleni ve Markiz üzerinden kadın erkek ilişkilerini düşündürüyor ya da Rizgar karakterinin annesi aracılığıyla doğuda küçük bir kız çocuğu olmanın zorluklarına değiniyor. Kısaca her öykü kendi anlatısının dışında ikincil bir kurguya sahip, bu detaylar oyunu zenginleştiriyor. İz, bu ülkede dönemlere bağlı olarak Hıristiyan avcılığı, komünist avcılığı, Kürt avcılığı yapıldığı gerçeğinden yola çıkarak insanları “ötekileştirme” den, birlikte huzurla yaşayabilmenin altını çizmesi, bunu da didaktikliğe düşmeden vermesi adına önemli.
Ayrıca oyunda yer alan cümleler oyundan çıktıktan sonra üzerine düşünme fırsatı veriyor. “Sana bu askeri müdahalenin neye benzediğini söylemiş miydim? Zengin komşunun fakir komşuya gidip fakir komşunun daha önce hiç görmediği, yemediği yemekleri sofraya koymasına benzer” diyor Ahmet. “Bu ülkede herkesin bir devri var. Kaygan zeminde yürümeyi bilenler her devrin insanı olurlar, yüzyılın başından beri bu ülkedeki en istikrarlı artış kaypaklarda oldu.” Cümlesiyle de yazar oyunun en keskin iletilerinden birini veriyor.
Oyunun yazarı Ahmet Sami Özbudak sinema senaryolarında rastladığımız ama tiyatro sahnelerinde görmeye alışık olmadığımız bir kurguyla metnini oluşturmuş. Üç farklı zaman dilimini aynı mekâna taşıyarak hızlı geçişlerle oyunu teknik olarak değişik bir zemine oturtmuş, bunu da fazlasıyla başarmış.
Yönetmen Yeşim Özsoy Gülan tekstin özünde yer alan bu kurgu malzemesini sinematografik ögelerle desteklemiş. Sahnede olanların dışında sahne arkasına yerleştirdiği sekiz hareketli kamerayla oyunun görselliğini zenginleştirmiş. Görselliğe katkıda bulunurken oyunun dinamizmini de sağlamış, seyirciye aynı anda hem sahneyi hem de sahne arkasında olanı izletirken dikkati uyanık tutmuş. Sahnede farklı yılların farklı kişilerini buluştururken trafiği iyi çözmüş, oyuncular da diğer yılların karakterlerinden kendilerini soyutlayarak göz teması kurma riskine düşmemişler. Yeşim Özsoy, travesti Sevengül ve sevgilisi Rizgar’ın kameralı sahnelerine iddiasını taşıyarak cinselliği çıplaklıkla yansıtmaktan çekinmemiş. Oyun metninde yer almayan bu teknik buluşlar için yönetmen Yeşim Özsoy Gülan’ı ve sinematografik dramaturjiyi yapan Ceren Ercan’ı kutlamak gerek.
Sahnenin üstüne yerleştirilen ekranlardan zaman zaman seyircinin kendi görüntüsünü görmesi toplumsal yüzleşme adına önemli bir seçim. Oyuncular metinde yer alan karakterlerle özdeşim kurmakta başarılı, özellikle travesti Sevengül karakterini oynayan Okan Urun zor ve iddialı rolünü içselleştirmede yetkin. Ancak Rizgar’ın “dağlı” arkadaşını oynayan Koray Kadirağa tip olarak dağlı olmadığı gibi öyküsü de oyunun içinde zayıf kalıyor.
Evin dökük duvarları eski fotoğraflar, boş çerçevelerle dolu. Altın sarısı koltuk, kırmızı puf kahverengi tonlarındaki kasveti biraz da olsa dağıtıyor. Mekân kullanımında Başak Özdoğan’ın tercihleri yerinde. Kurduğu dekor elliler, seksenler ve şimdiki zamanları kapsar nitelikte.
GalataPerform'un 'İz' oyunu tarihsel-politik metni, sıradışı kurgusu, sinematografik yapısı, iddialı rejisiyle kesinlikle İZlenmeli!
9,11,16,18,20 Mayısta GalataPerform’da
Telefon 212 2439991
Yazan: Ahmet Sami Özbudak
Yöneten: Yeşim Özsoy Gülan
Oyuncular: Okan Urun, Burak Safa Çalış, Batur Belirdi, Bertan Dirikolu, Yeşim Özsoy Gülan, Ceren Demirel, Koray Kadirağa
Sinematografik Dramaturji: Ceren Ercan
Sahne Tasarım: Başak Özdoğan
Müzik Tasarım: Özüm Özgülgen
Kostüm Tasarım: Tülin Kermen
Görüntü Yönetmeni: Ferhat Öçmen
Teknik Yönetmen: Ömer Özkan
Teknik Sorumlu: Halil Özok
Sahne Amiri: Mustafa Dileklen
Reji Asistanları: İrem Aydın, Merve Kalgıdım, Onur Çöçelli, Hazal Erulusoy
İdari İşler Direktörü: Nilüfer Dönmez
İletişim Koordinatörü: Ezgi Düzenli
Fotoğraflar: Hande Göksan
Etiketler: Ahmet Sami Özbudak Bertan Dirikolu Burak Safa Çalış Ceren Demirel Eser Rüzgar GalataPerform İz Okan Urun yeşim özsoy gülan