Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Ebru Demetgül | Bir turun anatomisi
19 Kasım 2012 - 10:11
Kanadalı belgesel fotoğrafçısı ve tur ruhberi Lindsay Mackenzie, düzenlediği turlardaki turistlerin tuhaf hallerini ve konseptin genel absürdlüğünü fotoğraflıyorÖnümüz yılbaşı ve dolayısıyla tatil. 3-4 gün de olsa yine bir yerlere kaçacağız mutlaka. Kış boyunca her ay bir tatil şansımız oldu pek şükür. Aranızda çoktan ne yapacağına karar vermiş ve biletini almış olanlar vardır. Eğer planınız yurtdışına yönelik bir tur organizasyonu ise, gitmeden önce bu şekilde tatil yapmanın ekonomik oluşunun yanında ne kadar tuhaf ve komik olduğunu olgunlukla itiraf edin, lütfen. Sabahın köründe yatağınızdan asker gibi kaldırılıp aceleyle birkaç peynir ve salam yedikten sonra haldır haldır göreceğiniz kiliseleri düşünün. Ve o kiliselerin tavanlarına işlenmiş eserleri 'şrak şrak' diye çeken diğer turistlerle kadraj yarışına girdiğinizi. Ipad'lerle fotoğraf çekenlerle yarışa bile giremeyebilirsiniz, o bambaşka bir mücadele. Önünüzde anlam veremediğiniz bir kalabalığı aşmaya çalışırken ulaştığınız heykelin daha açıklamasını okuyamadan sürüklendiğiniz bir başka heykeli mesela. Neden aklıma kilise geldi bilmiyorum ama eğer bir Avrupa turundaysanız 2 gün sonra adını hatırlamayacağınız o tarihi kiliseler için inanılmaz efor sarfedersiniz ve birşey de anlamazsınız. 5 günde 3 şehri ne turistik ne kültürel olarak yaşamanız mümkün değildir zaten. Çoğu tur da az zamanda, az maliyetle çok şehir gezdirme düşüncesiyle planlanır. Bu yüzden bu konuda kültür kısmını bir yana bırakıyorum. Turla gezen turistler bir açlık içerisinde olurlar çoğunlukla; alışveriş açlığı, hediyelik eşya stresi. Tarihi mekana ayrılan 1 saatin sonunda yarım saat alışveriş molası verilir. Tenefüs zili çalmış sınıftan fışkıran öğrenciler gibi koşa koşa dükkanlara ulaşmaya çalışan kalabalığı gördüğünüzde anlarsınız ki öğretmenden izin çıkmış. Ve o öğretmenler, tur rehberleri. Ellerindeki bayraklarla askerlerini kaybetmemeye, hizaya sokmaya çalışırlar. Aşırı derecede turistik olmayan hiçbir yeri göremezsiniz. Tur grubunun içinde mutlaka 1 adet 'gerçekten meraklı', bir adet 'sahte meraklı', bir adet '60 yaş üstü esprili hanımefendi' (şanslıysanız; bir), bir adet 'donuk-isteksiz aile babası' ve bir adet 'müdahaleci emekli öğretmen' bulunur. Günlük hayatınız içinde uyum konusunda kıvranıyorsanız bu tip grupların içinde iyice delirebilirsiniz. Kimseyle kavga etmeseniz kendinizle kavga eder durursunuz. Şu an dışlanıyor muyum yoksa dışlanmıyor muyum diye düşünen çok olur. Tura dahil bir gösteride mesela, o güne kadar kendi grubunu belirleyen belirlemiştir ve bu yeni samimiyetlere göre oturma düzeni belirlenir. Tatil mi yapacaksınız yoksa bu grup terapisinden sağ çıkmaya mı çalışacaksınız? Gerçekten zor bir durum.



Lost dizisini bilirsiniz. Bir uçağın yolcularının kaza sonucu ıssız bir adaya düşmeleriyle başlayan, yıllarımızı yiyen dizi. Turla geçirilen bir tatili Lost'a benzetiyorum anlayacağınız, gerçekten. Çünkü herkes kişiliğinin en tuhaf ayrıntılarını bile ortaya sermek durumunda kalıyor böyle bir düzen içerisinde. Bu tatil dışında sürüp giden hayatınızın ve ilişkilerinizin 'ziplenmiş' halini orada yaşayabilirsiniz. Dönüş yolunda birbirine küsen kırk yıllık arkadaşlardan evlenmeye karar verenlere; ailesiyle bir daha hiç konuşmamayı düşünen çocuklardan asosyal olduğuna inananlara kadar çeşit çeşit değişiklik yaşayan vardır. Belki de ben abartıyorumdur ve bütün bunları nereden tahmin ediyorumdur? Ben de bir kere bu hatayı yapmışımdır.

İşin şakası, alayı bir yana; konuyu getireceğim fotoğrafçı bu kez Lindsay Mackenzie. Kendisi Kanadalı bir belgesel fotoğrafçısı ve aynı zamanda Adventures Abroad Worldwide Travel organizasyonu dahilinde 450'nin üzerinde kişiyi 18 ülkede gezdirmiş deneyimli bir tur rehberi. National Geographic Öğrenci Keşifleri ile de fotoğraf dersleri veriyor. Gezi ve fotoğraf üzerine sayısız öğrenciyle ve organizasyonla çalışmalar yapmış bir gezi yazarı. Twitter'dan @lindsonthego hesabını takip ederek durmadan dünyayı gezen bu kadını yakından tanıyabilirsiniz.

Mackenzie, düzenlediği turlardaki turistler için yapılan tuhaf süslemeleri ve turistlerin hep tekrarlanan fotoğraf çekme adetlerini uzak bir gözle belgeliyor.


"Gezmek için üzerine para alıyorsun. Dünyada yapılabilecek daha güzel bir meslek var mı?" diye soran çok oluyormuş kendisine haliyle. Tur rehberliğinin aslında olabildiğince absürd ve bir o kadar rutin bir meslek olduğunu anlatmaya çalışmanın beyhude olduğunu düşünüyor. "Bazen eğlenceli de olabiliyor, ama daima absürd." Mackenzie, tur rehberliğini en basit haliyle şu şekilde tarif ediyor: "Bir Reality TV programında kenardan izleyen bir katılımcı gibi, 'Big Brother' gibi, tabii yanında taşıdığı ağır bavullarıyla birlikte.

Mackenzie'nin bu sayfada gördüğünüz fotoğrafları düzenlediği turlarda çekilmiş. Kendince "tur turizmi"ni tarif ediyor ve çoğu zaman içeriksizliğini vurguluyor. Turist için yapılmış bir takım süsleme ve canlandırmaların tuhaflığını da belgelemeyi unutmamış. Fotoğraflara bakarken çok eğlendiğimi ve sizin de eğleneceğinizi tahmin ettiğimi itiraf edeyim. Her biri başka bir turist klişesine karşılık geliyor.

Siz yine de beni dinlemeyin, bir turla tatile gitmeyi deneyin ama Lindsay Mackenzie gibi gizli gizli kendi belgeselinizi çekin. Kimbilir, geçirdiğiniz en güzel ve en hatırlanası tatil olabilir.