Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Asu Maro | ‘Yukarıya bakma’mak çözüm mü?

‘Yukarıya bakma’mak çözüm mü?

08 Aralık 2022 - 02:12
.
Geçen yıl tam bu zamanlar bir film girmişti gösterime, “Don’t Look Up”. İki bilim insanı, genç ve idealist Kate Dibiasky (Jennifer Lawrence) ile doğruları söylerken sistemin kurallarına göre oynamayı ihmal etmeyen, daha az idealist hocası Randall Mindy (Leonardo DiCaprio) bütün dünyayı yok edeceği yüzde yüz olan bir kuyruklu yıldızı vakitlice, henüz durdurma imkânı varken keşfediyorlardı. Ve başlıyorlardı insanları ama tabii ki önce hükümetleri, politikacıları uyarmaya. Yapılacak bir şeyler vardı, ne bekleniyordu?
 
Başta Meryl Streep’in oynadığı tüyler ürperten ABD Başkanı olmak üzere politikacılar ve ortadan kalkacak olan gezegeni hâlâ paylaşılma imkânı olan bir pasta olarak bilumum kâr ortakları bilim insanlarının sesini duymamaya, çıplak gözle görülecek kadar yaklaşan gök cismini görmemeye, halkı da onu görmemek için “yukarıya bakmamaya” çağırmaya devam ederek geçiriyorlardı bu süreyi. Halk da “daha çok istihdam” vaadine inanmak isteyen iyimserler ve “kıyamet kopacak” uyarısına kulak veren “kötümser ülke düşmanları” olarak ikiye bölünüyordu.
 
Filmi elden geldiğince gülerek izlemiştik de ben şimdilerde bilim insanlarının İstanbul depremiyle ilgili söylediklerini gördükçe çok da gülemeyerek hatırlıyorum. Yer bilimci Prof. Dr. Naci Görür 39. TÜYAP Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı kapsamında Büyükçekmece Belediyesi’nce düzenlenen “Deprem Gerçeği ve Kentsel Dönüşüm” konulu söyleşide “İsyan ediyorum” diyor artık. DHA’dan Yiğit Can Helvacı’nın haberinden aktarıyorum; “Ben Türkiye’de hiçbir kurumun depreme hazır olduğunu görmedim” diyor: “Bir hükümetle belediye kol kola vermezse İstanbul’u depreme hazırlayabilir misiniz? Çocuk musunuz? Böyle şey olabilir mi? Peki, benim halkım buna nasıl müsaade eder, nasıl hoş görür bunu? Yani belediye ve hükümetin birlikte iş birliğiyle İstanbul’u depreme hazırlaması lazım. Ama hep ayrı telden çalınıyor maalesef. Bir bilim adamı olarak bunu görüyorum. İsyan da ediyorum, söylüyorum ama yapacak bir şey yok”.
 
Olmalı ama. Hâlâ bu tür açıklamalara “İçimiz karardı” diye yorum yapanlar çok. Haklılar, benim de karardı. Ama bize haftanın burç yorumlarını yazan bir astrolog yok karşımızda -ki sanırım o alana inancımız daha kuvvetli- somut verilerle uyarıda bulunmaya çalışan bir bilim insanı var. Anlıyorum, çoğumuzda var, zaten bini bir para olan endişelerimize yenilerini ekleyecek haberleri daha az duyma, mümkünse detaylarıyla öğrenmeme eğilimi. Bende var en azından, onu söyleyebilirim. Hele o konuda çok da yapacak bir şeyim olmadığına inanıyorsam. Misal, İstanbul’u terk edemiyorsam, Prof. Dr. Celal Şengör’ün depremle ilgili önerisi gibi.
Öte yandan, ben zaten bu şehirde yaşayan sıradan bir vatandaşım. Yapabileceklerim sınırlı. Deprem çantamı hazır edebilirim, dolabımı duvara sabitleyebilirim, evimin depreme dayanıklı olduğundan maalesef emin olamam, belki bir kaçış planı kurabilirim kafamda, aşağı yukarı bu kadar. 
 
Ama Prof. Dr. Naci Görür’ün isyanında dile getirdiği kurumların, yetkililerin yapabileceği şeyler var. Hâlâ var. “Yukarıya bakma”mak bunlardan biri olmasa gerek.