Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Asu Maro | Yasak ne ayol?
28 Haziran 2013 - 11:06 | 23 Haziran 2013, Trans Onur Yürüyüşü'ne yoğun bir katılım vardı. 30 Haziran LGBT Onur Yürüyüşü'nde onbinlerin LGBT hakları için yürümesi bekleniyor. Fotoğraf: Yunus Dalgıç
Birbirimizi anladığımız kadar insanız. Aynı dertten muzdarip değilken birbirimizin elini tutabildiğimiz sürece... El ele tutuşup şiddetin önünde saz gibi dikilebildiğimiz zaman ancak...Beyoğlu’nda İstiklal Caddesi’ni bir aşağı, bir yukarı gidip gelen hiçbir tramvay, bu kadar renkli olmamıştı. Böyle iddialı bir cümleyle başladım yazıya, çünkü daha önce de içinde konser verilen tramvay vagonu gördüm ama önceki gün Beyoğlu’ndaki başka bir şeydi. 21. LGBT Onur Haftası’nın binbir etkinliğinden biriydi bu konser ve tramvayın içinde Nuri Harun Ateş (nam-ı diğer Kafası Karışık Kontretenor) şarkılarını söylerken caddedekilerin katılımı görülecek şeydi.

Tramvayın önünde, aralarında ‘Benim Çocuğum’ belgeselinden tanıdığımız LİSTAG ailelerinin de bulunduğu bir grup, ellerinde pankartlar, gökkuşağı renklerinde bayraklarla başı çekerken, arkada Nuri Harun Ateş’le orkestrası, Sezen Aksu şarkılarından Carmen Operası’na, oradan Ajda Pekkan klasiklerine, hatta müthiş bir coşkuyla karşılanan ‘Çapulcu musun vay vay’a kadar daldan dala uçuyordu.

İşleri güçleri tramvaya asılmak olan çocuklar kahkahalarla vagonun yanında koşarken, İstiklal Caddesi toptan oynuyordu. Basbayağı göbek atanlar gördüm yolun kenarında, öyle söyleyeyim. Ve bu rengarenk görüntüyü hayranlıkla izleyen turistler... Vagondan dövizler sarkıyordu... “Velev ki...” Velev ki bu toplumun tırnak içinde ‘marjinalleri’ydi, o vagonu dolduranlar... “Alışın, her yerdeyiz” diyordu dövizin arka yüzü...

“Saz gibi durdum şiddetin önünde”

Kimsenin kimsenin ne olduğuyla, soyuyla, sopuyla, etnik, cinsel, dinsel kimliğiyle ilgilenmediği bir şölendi, yaşadığımız. Biber gazı yoktu, cop hiç yoktu... “Saz gibi durdum şiddetin önünde” diye Sezen Aksu dizeleriyle seslenirken Nuri Harun Ateş, herkes saz gibi duruyordu, yıllar yılı konan yasakların, ayıpların, günahların karşısında... Gezi Parkı”nda gördüğümüz meşhur pankarttaki gibi: “Yasak neydi ayol?”

LGBT Onur Haftası, söyleşilerle, panellerle, atölye çalışmalarıyla devam ediyor. Pazar günü saat 17.00’de bir büyük yürüyüşle sona erecek... Çok yüksek katılımlı olacağı tahmin ediliyor. Her seneki sayının ikiye katlanacağı... Başka şehirlerden kalkıp çocuklarının yanında olmak için gelecek anne babalar olduğunu duydum... LGBT gruplarıyla ilişkisi olmayanların o gün meydanda olacağını... Çünkü birbirimizi anladığımız kadar insanız. Aynı dertten muzdarip değilken birbirimizin elini tutabildiğimiz sürece... El ele tutuşup şiddetin önünde saz gibi dikilebildiğimiz zaman ancak...

Hormonlu domatesler kimlere gidecek?

LGBT Onur Haftası’nın bir geleneği var, o senenin homofobi ödülleri de veriliyor bu hafta içinde. Adları Hormonlu Domates Ödülleri. Bu yılın adayları belirlenmiş durumda.
Yazar adayları; Volkan Eser, Sevan Nişanyan, Engin Ardıç ve Ali Rıza Demircan. Kurum olarak eşcinsel ilişkiyi meslekten ihraç gerekçesi sayan TSK, LGBT-TIP-ETİK konferansını engelleyen Yeditepe Üniversitesi, eşcinselleri nükleer bombaya benzeten Mazlum-Der, CHP’ye “Ey Atatürkçüler dürüst olun ve partinizin adını da özgürlük getirmeye çalıştığınız sapıklara atfen Cumhuriyetçi Homoseksüeller ve Sapıklar Partisi olarak değiştirin” diyen İnanç Özgürlüğü Platformu ile homofobik söylemleriyle AKP kurum adayları arasında. Dizi dalında ‘Umutsuz Ev Kadınları’, ‘İntikam’ ve ‘Pis Yedili’ yarışmakta. Daha fazla bilgi edinmek ve oy vermek içinse yapmanız gereken onurhaftasi.tumblr.com/hormonlu adresini ziyaret etmek.