Milliyet Sanat »Yazarlar » Asu Maro | Ulusal yas ama nasıl?
Ulusal yas ama nasıl?
25 Temmuz 2014 - 11:07Kim ne kadar farkında bilmiyorum ama üç gündür Gazze için ‘ulusal yas’taydık. Neler oldu? Bayraklar yarıya indi, evet. Televizyonlarda eğlence programları yayınlanmadı. Bir de konserler iptal oldu. Bunlar oluyor yastayken
Açıkçası çekinerek yazıyorum bu yazıyı... Çünkü insanların sürekli birbirlerinin vicdanını, duyarlılığını teste tabi tuttuğu günler yaşıyoruz.
Her cümle “Gazze’de çocuklar ölürken...” diye başlıyor. Zannedersiniz ki cümleyi kuran o an yaşamını askıya aldı, nefes almayı bıraktı da başkalarının ne yaptığını sorguluyor.
Sen bir çiçeğe baktıysan, bir kediyi sevdiysen, çocuğunla mutlu bir an geçirdiysen hemen topa tutuluyorsun... “Farkında mısın, Gazze’de çocuklar ölmekte...”
Herkes diğerinden daha çok acı çektiğini ispat etmenin peşinde...
Bu şu an Gazze için, daha önce Soma için, ondan önce Van için olabilir... Memlekette ve dünyada acıdan bol ne var ki...
***
Kim ne kadar farkında bilmiyorum ama üç gündür Gazze için ‘ulusal yas’taydık.
Neler oldu? Bayraklar yarıya indi, evet.
Televizyonlarda eğlence programları yayınlanmadı...
Bir de konserler iptal oldu.
Bunlar oluyor yastayken.
Ve bunun anlamı şu: Herkesin hayatı aynı şekilde akıp giderken, ‘eğlence sektörü’ dediğimiz işlerde çalışanlar evlerine ekmek götüremez oluyor.
Evet, eğlence sektörü; eğlenen insanlardan oluşan sektör değil. Bu bir iş kolu ve siz nasıl hem Gazze’ye üzülüp, hem maaşınızı alıyorsanız; onların da yaşamak için para kazanmaya ihtiyaçları var.
Bir Sezen Aksu konseri iptal olduğu zaman mesela, sahne teknisyenlerinden çaycıya, büfeciye, sucuya, minderciye, tabii ki orkestra elemanlarını da dahil ederek söylüyorum, hesabını kitabını o konsere göre yapmış bir dolu insan işsiz kalıyor.
Biz konserini iptal eden sanatçıları sosyal medyadan “İşte sizden beklediğimiz duyarlı davranış” diye alkışlarken ya da konsere çıkanı yuhalarken; muhtemelen karşımızda o ay kirasını nasıl ödeyeceğini düşünen birileri var.
Bu eğer Gazze’deki çocukların işine yarayacaksa, ne ala... Ama bence başka bir yol bulunabilir...
Misal, konser gelirlerinin bir kısmı acı çeken coğrafyaya aktarılsa, eminim orada konser yapılmıyor olmasından daha çok işe yarar...
Ayrıca konser sadece şakkıdı şakkıdı göbek attığımız etkinlik demek değildir, insanlar müzikle de anılabilir...
Sezen Aksu’nun sahneden yolladığı dua, daha mı az değerlidir yani suskunluktan?
Çağrı merkezi ile imtihanım...
Bir kulağımda sabit telefon, diğerinde cep telefonu, burnumdan soluyarak oturuyorum.
Bekliyorum...
Tam 38 dakikadır bekliyorum. İki kulağımda da aynı ses: “Beklediğiniz için teşekkür ederiz... Lütfen beklemeye devam ediniz...”
Arada yanlışlıkla olsa gerek, bir müşteri temsilcisine denk geliyorum ama asla derdime derman olacak kişi olmuyor, “Sizi ilgili birime aktarıyorum” diyor, ben gene bekliyorum.
Cuma günü Türk Hava Yolları’ndan millerimle bilet almak gafletinde bulundum çünkü. Sistemlerinde de sorun varmış anlaşılan, her bilet alma denemem tam ödeme aşamasında “İşleminize şu an devam edemiyoruz, lütfen daha sonra deneyin” uyarısına ulaştı.
Tam huzura ermiştim ki...
Sonunda rezervasyon yaptırdım, cep telefonuma rezervasyon kodu da geldi, huzur içindeyim.
Ama cumartesi biletimi satın almak üzere internet sitesine girdiğimde ne görüyorum?
Rezervasyonum iptal edilmiş, millerim de uçmuş gitmiş. İşte bu noktada başlıyor umutsuz bekleyişim. Belli ki bunu yaşayan tek kişi değilim ki, hatlar düğüm...
Bir saatin sonunda konu aydınlanıyor:
Meğer site hata verirken, bilet satışı gerçekleşmiş. Tam telefon başında heba olan bir saatimi unutmaya hazırlanırken fark ediyorum ki, biletin vergisi kredi kartımdan tam beş kez çekilmiş.
Hadi sil baştan...
THY müşteri temsilcisi bankayı aramamı istiyor, banka THY’yi... Bu böyle pazartesiyi buluyor, ben saatlerce bekliyorum... Şu anda şikayet dosyamı açtırmayı başarmış durumdayım. Kısmetse yedi iş günü içinde çekilen fazla paralar kartıma iade edilecek...
Değilse... Gerçekten bilmiyorum, çünkü ilgili birime ulaşılmıyor ve benim bir kez daha “Lütfen beklemeye devam ediniz” diyen hanımefendinin sesini duymaya tahammülüm yok...