Test kalktı sevinci
Hayatımızı kıskaca alan Covid 19 pandemisi hepimize “normal” kavramını baştan tarif ettirip yeni alışkanlıklar edindirdi. Kimisi kalıcı oldu, kimisini bir daha geri dönmemesi umuduyla çıkardık hayatımızdan. Ama şurası kesin ki kapalı restoranlarda - kafelerde oturmak, sinemaya – tiyatroya – konser salonuna gitmek, otobüsle – uçakla seyahat etmek hala birçoğumuz için ürkütücü. Ayrıca ben baştan beri duymadığım kadar çok pozitif vaka duyuyorum etrafımda. Muhtemelen son iki ayda hastalığı geçirmeyen kalmadı. En büyük tesellimiz hastalananların bu musibeti aşıların çok işe yaradığını düşündürecek şekilde hafif geçirmeleri. Hatta çoğu hafif bir nezle, bir günlük bir boğaz ağrısından şüphelenip test yaptırdığı için öğreniyor pozitif olduğunu. En büyük dertleri durumu öğrenmeyip sokağa çıksalardı virüsü bulaştırabilecekleri insanları düşünmek oluyor, öyle söyleyeyim. Çünkü başka birileri için, kronik rahatsızlıklar nedeniyle, bağışıklık sistemleri düşük olduğundan, aşısız olduklarından ya da başka birtakım sebeplerle ciddi tehlike arz edebiliyor bu hastalık hala.
Tahmin edileceği gibi sözü getireceğim yer, hafta sonu kaldırılan aşısızlar için PCR testi zorunluluğu. Artık herhangi bir etkinlikte, tren, otobüs yolculuklarında, okullarda, iş yerlerinde aşısızlardan PCR testi istenmeyecek. (Başta uçak yolculukları da bu kapsamdaydı ama daha sonra yeni, bir genelgeyle Halk Sağlığı Genel Müdürlüğünün değerlendirmesi uyarınca uçakla seyahat edecek olan aşısız veya aşı sürecini tamamlamayan ve son 180 gün içinde hastalığı geçirmemiş kişiler için PCR testi uygulamasının süreceği belirtildi.) Bu arada testin sadece aşısızlardan istenmesinde de sorun vardı çünkü aşılılar da bulaştırmaya devam edebiliyordu hala. Ama gene de bir önlemdi ve pandeminin sürdüğünü bir şekilde hatırlatıp insanların daha dikkatli davranmasına neden olabiliyordu. Şimdi mesela neye güveneceğiz? Eğer cevap halkın sağduyusu ise maalesef sırf kayıtlara geçmeyip rahatça AVM’lere girmek için test yaptırmaktan kaçınanlar olduğunu hatırlatmak isterim. Hastalığı semptom göstermeden atlattığı için farkında olmadan bulaştırabilenler de az değil üstelik (Evet tekrar etmekte fayda var, aşılarını tamamlamış olanlar bu kişiler genellikle).
Hepsinin ötesinde bana asıl ürkütücü gelen bunun kalkmasının yarattığı yankılar. Epey bir kişide büyükler tarafından kendilerine sırf ceza olsun diye verilmiş bir yasaktan kurtulunmuş gibi bir coşku var. “Yasak kalktı”. Şahane, peki hastalık bitti mi? Hayır. Neye seviniyoruz tam olarak? Baştan beri “Zaten böyle bir hastalık hiç olmamıştı, bu bir komploydu, oyundu” iddiasına tutunanlar için apayrı bir gün doğduğunu söylemeye gerek yok herhalde. Halihazırda insanları maske takmaları için uyardığınızda dayak yeme riski taşıyordunuz, şimdi artık dayanak da var, korkarım önlemler iyice tavsayacak.
Daha fenası kararın “Aşı karşıtlarının zaferi” diye yorumlanması ki bunun sonuçlarıyla nasıl başa çıkacağız, bilemiyorum. Aşı olmayanlar “Bakın gördünüz mü, biz haklıydık” diyor, olanlar “Biz boşuna mı olduk yani?” diye soruyor. Sanki aşıyı sağlığımızı korumak, hastalanırsak hafif atlatmak için değil test olmadan yolculuğa çıkmak, sinemaya gitmek için olmuştuk. Bir toplumun ikiye ayrılmak için bulabileceği konular bu kadar mı sınırsız olur?