Milliyet Sanat »Yazarlar » Asu Maro | Rock müziğe alaturka giysi
Rock müziğe alaturka giysi
26 Haziran 2023 - 01:06.
Muhtelif eski şarkıların, türkülerin, alaturka ya da arabesk parçaların rock formunda karşımıza çıkmasına alışığız. Her zaman dört dörtlük bir ruh uyumu yakalanmasa da unutulmaya yüz tutmuş şarkıların yeni bir kılıkla tedavüle sokulması hiç fena fikir değil. Bu çarkı tersine çeviren ise galiba yoktu. “Hadi rock parçalarını alalım da onları kemanla, kanunla, sazla icra edelim” gibi bir fikrin Şevval Sam’dan çıkması da hiç şaşırtıcı olmadı. Herkes ondan Karadeniz havaları beklerken müzikteki çıkışını “Sek” adlı alaturka çalışmayla yaparak göstermişti, beklenmeyeni yapmayı tercih ettiğini. Şimdi de sevdiği, kendi deyişiyle “ruhumuza işlemiş, hikâyemize yer etmiş, kalbimize imza atmış” şarkıların alaturka formunda nasıl tınlayacağını merak etmiş.
Geçtiğimiz hafta, kaydı tamamlanan ilk dört şarkı çevrimiçi platformlarda dinleyiciye sunulurken, Şevval Sam da peyderpey çıkması planlanan toplam 12 şarkıyı Esma Sultan’daki konserinde söyledi. “Rock’ı Severiz” adıyla birleşip bir albüm oluşturacak şarkılardan ilki, Mor ve Ötesi’nden “Bir Derdim Var”. Zaten bu çalışmanın tohumları da Mor ve Ötesi’nin senfonik konser albümünü dinlerken atılmış. İyi bestelenmiş bir şarkının hangi elbiseyi giyerse giysin özünden ve estetiğinden kaybetmeyeceği fikri o zaman işlemiş Şevval Sam’ın içine. Onu Duman’ın şarkısı “Aman Aman” izliyor ki benim için şu ana kadar alaturkaya en yakışan parça da bu. Yüksek Sadakat’tan “Hadi Gel İçelim” ve unutulmaz Barış Manço klasiği “Gülpembe” ile ilk dörtlü tamamlanıyor. Konserde dinlediğimiz ama henüz kaydedilip yayınlanmayan şarkılar arasındaysa Teoman’ın “İstanbul”u, Şebnem Ferah’ın “Yağmurlar”ı (Bu da Şevval Sam’ın çok kendine özgü ve farklı yorumladığı iyi parçalardan biri olmuş), Cem Karaca’nın “Islak Islak”ı ve yine benim en beğendiğim rock – alaturka buluşmalarından biri olan “Mey” (Model) var. Can Temiz – Demir Demirkan imzalı şarkı zaten çok güzeldir, alaturka elbise de kendisine son derece yakışmış.
Şevval Sam’ın konser performansı ise her zamanki gibi dört dörtlüktü. İnanılmaz dinamik, neşeli ve ışıl ışıldı. Gazete Oksijen’de Alper Bahçekapılı’ya verdiği röportajda “50 yaş bana ödül gibi geldi” demiş; “Kendimi kapatıp dinlediğim zamanlar oldu. Nereden acı çekiyorum? Neresi beni zorluyor? Neden öfkeleniyorum? Böyle soruların cevaplarını zamanla buldum. Hiç terapiye gitmedim, antidepresan da kullanmadım ama her zaman konu başlıklarım oldu. Egonun ne olduğunu tanımlamaya başladım. Bedenime de iyi bakıyorum. Tüm bunlar, insanların bana belki fiziksel olarak değil ama gözümdeki mutluluk yüzünden ‘25 yaşında gibisin’ demesine sebep oluyor”.
Kadınların hep daha genç, her dem taze, mümkünse 30’undan yaş almamış olmasının makbul sayıldığı bir sistemde yaşıyla derdi olmadığı gibi yaşadığı yılları bir kazanım olarak gören, başarılarına başarı katarak yola devam eden Şevval Sam’ın gönlünden geçeni yapıp bütün samimiyetiyle ortaya koyması her zaman alkışlanası bir şey oldu. Bu albüm de ilginç, hatta risk alan bir deneme. Seven olacaktır, hiç sevmeyen, tanıdığı şarkının alıştığı halini arayan olacaktır mutlaka. Ama önyargısız bir kulakla dileyen, büyük büyük iddiaları olmayan, “Bir de bu halini dinleyin, belki hoşunuza gider” diyen “Rock’ı Severiz”de sevecek bir şarkı bulacaktır mutlaka.