Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Asu Maro | Nejat çocuklarımız için iyi bir örnektir

Nejat çocuklarımız için iyi bir örnektir

21 Ocak 2014 - 11:01
Hiçbir şeyi nasıl göründüğünü, nasıl algılandığını hesaplayarak yaşayan bir adam değil, Nejat İşler. Aman efendim, o bir star, görünüşüne, kılığına kıyafetine, oturuşuna kalkışına, yediğine içtiğine dikkat etmeli
Nejat İşler için söylenen bir dolu içten, güzel cümlenin içinde o takıldı gözüme... Twitter’da Hale Akay’ın yazdığı “Nejat İşler, kendisini sevelim diye özellikle bir şey yapmadı. Ve kendisini ne çok sevdirdi” cümlesi...
 
Ne kadar doğru ve ne kadar aykırı birçoğumuza... Yaptığımız pek çok şeyi daha çok sevilmek için yapıyorken aklımızda olmalı. Sadece ‘kim’ olduğunuz için sevilebilirsiniz aslında ve asıl kıymetli olan da budur.
 
Hiçbir şeyi nasıl göründüğünü, nasıl algılandığını hesaplayarak yaşayan bir adam değil, Nejat İşler. Aman efendim, o bir star, görünüşüne, kılığına kıyafetine, oturuşuna kalkışına, yediğine içtiğine dikkat etmeli. Daha fit olmaya, daha yakışıklı olmaya çalışmalı. Tabii hedefinde de daha çok reyting, daha çok para, daha çok ‘başarı’ olmalı. Çünkü niye? Sanatçı topluma ‘örnek’ olmalı. Çoluk çocuk ona bakmalı, onun izinden gitmeli. Nasıl ‘kazanan’ insan olunur, öğrenmeli...
 
Nejat İşler ne yapıyor? Yiyip içip her yıl bilmem kaç son model araba alıp tasasız kedersiz gezebilecekken dert ediniyor ‘üzerine vazife’ olmayanları. Sokakta bu kadar insan aç, parasız gezerken kazanıp harcayamıyor gönül rahatlığıyla. Kahvede beraber oturduğu arkadaşının dizisi tutmadığı için kaldırılırken, kendisininkinin reytingine sevinemiyor. Dünyalığının artması tatmin etmiyor onu.
 
Tok yatamıyor!
 
Utanıyor, çekemiyor altına son model bir cip. Ayıp geliyor herkesin ulaşamadığı imkanların tadını çıkarmak. “Biz beslenme çantasına muz koyamayan kuşaktanız” kadar yalın bir cümleyle anlatabiliyor durumu. Hani onu içkisiyle, inancıyla, şusuyla busuyla yargılamaya kalkanların yapmadığını yapıyor, komşusu açken tok yatamıyor gerçekten.
 
Gümüşlük’te kurduğu küçük hayatta, sahip olduklarını paylaşarak yaşayabiliyor ancak.
“Film seyret, kitap oku biraz, internetten bir şeylere bak, notlar al, sonra saat 2’de İstanbul altılısı var, 6’da Adana, at yarışları, birisi arar ‘Okey oynayalım mı?’, kahveye gidersin, kahvede çok güzel köfte var, köfte yerken okey oynanır, akşama doğru bara geçilir, rakı olacaksa rakıya oturulur, yemek yenir, başka bir şey yok... Top oynanır arada...” diye özetlediği bir hayatı var...
 
Yürek sahibi
 
Ne kadar anlaşılmaz, değil mi? Her şeyin sahip olmak üzerine kurulduğu bir dünyada...
Onu alalım, bunu alalım, borçlanalım, taksitlenelim, onları ödemek için eşek gibi çalışalım, ne kadar çok mal, o kadar çok mutluluk denklemi dayatılırken... ‘Örnek sanatçılar’ servetlerine servet, yatlarına yat, katlarına kat eklerken... Onların malı bizim çenemizi yorarken... Birisi de çıkıyor, o düzenin içinde rahat, mutlu, gamsız olmayı bünyesine yediremiyor ve evet, kendisinden yiyor bu yüzden.
 
Belki o ‘örnek star’lar kadar ışıltılı, sağlıklı, neşeli olamıyor ama ‘insan’ oluyor. Onun içkisinin zarar verdiği ‘ciğerini’ diline dolayanlarda olmayan şeye sahip Nejat: Yüreğe ve vicdana.
 
Sırf bu yüzden de çok seviliyor, bunun için çaba harcamadan.
 
Emin olun, bu çocuklarımız için çok daha doğru bir örnek. Daha fazla insanda olsa, yürek ve vicdan sahipleri kendilerini yiyip hastalanmazlardı bu toplumda.