Milliyet Sanat »Yazarlar » Asu Maro | Kürt Antigone abisinin kemiklerini arıyor
Kürt Antigone abisinin kemiklerini arıyor
İstiklal Caddesi'nin arka sokaklarından birinde faaliyetlerini sürdüren Destar Tiyatro, kapısından her girişimde içimi sevinçle dolduran topluluklardan biri. Pek öyle gülünüp eğlenilecek oyunlar yaptıkları söylenemez, çok güzel bir dünyada yaşadığımızı da düşündürtmüyorlar... Ama "İyi ki varlar" dedirtiyorlar, "iyi ki birileri bu oyunları yapıyor".
"Disko 5 No'lu"yu artık duymayan kalmamıştır, geçen yıl neredeyse bütün 'en iyiler' listesinde yer almıştı. Diyarbakır Cezaevi üzerine bir oyundu ve özellikle yazan ve oynayan Mirza Metin'in aynı bedende bir örümcek, bir sinek, bir fare, bir köpek, bir gardiyan ve bir mahkum oluşunu hayranlıkla izlemiştik.


Destar'ın Kürt Antigone'si ise abisinin kemiklerinin peşinde. O 14 yaşındayken iki abisi, iki öz kardeş, biri asker, biri 'terörist', birbirini öldürmüşler. Biri şehit olduğu için devlet töreniyle gömülürken diğerinin hangi çukurun dibinde yattığını kimse bilmemiş. Ama o 14 yaşındaki kız çocuğu o günün tanığı olan askeri unutmamış ve büyüyüp genç bir kadın olunca adamın peşine düşmüş. Bütün derdi adamı konuşturup abisinin kemiklerinin yerini bulmak. Ömür boyu oğullarına dua etmek için bir mezar taşından yoksun kalan anne babasına verdiği sözü, onlar öldükten sonra bile olsa yerine getirmek...
Gerçekten çok doğru bir çıkış noktası var oyunun. Çok daha gerilimli olabilir, merak unsurunu ilerleyen dakikalara kadar ayakta tutabilirdi. Çünkü bir çiftin gerdek gecesinde geçen 50 dakikalık oyunda düğümler çok çabuk çözülüyor, hesaplaşma çok erken başlıyor. Ama ülkenin gerçeklerini sahneye taşımakta bu kadar kararlı, bakış açılarında bu kadar duyarlı ve kısıtlı olanaklarla estetik bir iş ortaya çıkarmaktan da geri kalmayan böyle bir topluluğu kutlamak gelir elden ancak. Didaktik olmadan politik olabiliyorlar. "Antigone2012", ekibin diğer oyunları gibi Kürtçe olarak, Türkçe üst yazıyla oynanıyor. Karı kocayı Mirza Metin ile aynı zamanda oyunun yönetmeni olan Berfîn Zenderlioğlu oynuyor. Görülmeye, düşünmeye değer...

Onu ilk kez sahnede görmüştüm, dostu Giora Feidman'ın İstanbul'daki konserinde... Yanılmıyorsam "Şeyh Bedrettin Destanı"ndan bir bölüm söylemişti, ne acayip ses diye kalakalmıştık... Sonra neler dinledik ondan yıllar yılı... Bertolt Brecht'ler, Nazım Hikmet'ler, ilahiler, nefesler, ağıtlar, türküler, Noel şarkıları... Coğrafyalar arası dolaştı, kültürler arası dolaştı, dinler, diller birbirine karıştı onun sesinde. Tuhaftır, hepsini de aynı inançla, aynı tutkuyla söyledi. Hani şarkı söylemek için doğmuş insanlar vardır, onlardan...
Şimdi, din - dil - coğrafya - kültür ayırt etmeyen yeni bir proje hazırlamış: "Anneler Ninniler". Yani anneli büyüme şansına sahip herkesin kulağındaki ilk ezgilerden söyleyecek... De, tabii Sema'nın niyeti dinleyenleri uyutmak değil. Tam tersi, başka şeyler söylemek, uyuyanı, susanı uyandırmak gibi bir derdi var. Bugün saat 20.00'de Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda. Bir arp (Aslıhan Güngör), bir perküsyon (Mehmet Akatay), bir piyano (Evrim Demirel), bir de Sema'nın güldür güldür sesi... Uyuyabilene aşk olsun...
Etiketler: Antigone2012 Asu Maro Berfin Zenderlioğlu Destar Tiyatro Mirza Matin Sema Moritz Sofokles
