Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Asu Maro | Korsan gazeteciliğe son, ama...

Korsan gazeteciliğe son, ama...

02 Ekim 2012 - 07:10
Yazıların, haberlerin internette dolaşması, alıntılanıp konuşulması yine sonuçta gazeteye yarıyor. İkisi birbirini besliyor, medyaya bir canlılık veriyorEvet, internet çıktı, gazetelere ciddi şekilde kan kaybettirdi. İnsanların haber kaynağı internet artık, bunu kabul etmek lazım. Hatta dünyadan haberdar olma ihtiyacını sadece twitter'dan karşılayanların sayısı epeyce. Orada an be an değişen başka bir interaktif gündem var ki bir gazetenin bununla başa çıkması mümkün zaten mümkün değil.
Öte yandan, bütün bunların farkında olup internetten de mümkün olduğunca yararlanan biri olarak hala gazete sayfalarını çevirmenin yerini de başka bir şey tutmuyor benim hayatımda. Üstelik işim bu, gazetenin internete yenik düşmesine asla gönlüm razı değil. Onun yeri ayrı onun yeri ayrı. Rakip değil kardeş olarak devam etmeliler hayatlarına.

Nitekim gazetelerin de artık internet siteleri var ve oradan teknolojinin nimetlerinden de faydalanarak okurlarına ulaşabiliyolar. Buna karşılık bir takım nereye bağlı olduğu, kim tarafından hazırlandığı bile meçhul internet siteleri var, onlar da günlük gazetelerin sitelerinden çalıp çırparak yayınlarını sürdürüyorlar. Aslına bakarsanız bir benzerini günlük gazete sitelerinin birbirlerine yaptığı bile oluyor. İnternet bir uçsuz bucaksız gayya kuyusu, yazılan her satır anında anonim kabul ediliyor. Ben pek çok yazımı bazen imzalı, bazen imzasız, çoğunlukla kaynaksız sağda solda görebiliyorum. Pakize Suda'nın köşe yazılarının Can Yücel şiiri diye dolaştığı bir ortamda da 'buna da şükür' diyorum, hiç değilse uyduruk bir imza yok altında.

Dün 20 gazete toplanıp bu gidişe dur demek üzere ortak bir bildiriye imza atmış. "Hem gerçek anlamda emek ve bilgi sonucu ortaya çıkartılan gazetelerin içeriklerini korumak ve hem de sağlıklı bir internet haber medyası düzeni için fikir ve emek hırsızlığına karşıyız." deniyor bildiride. Aksi halde her türlü hukuki ve mesleki takipte bulunacaklarını söylemişler ki yerden göğe kadar haklıdırlar tabii. Fakat bir cümle var ki, sanki biraz fazla olmuş. "1 Ekim 2012 tarihinden itibaren, hiçbir televizyon kanalı, internet sitesi ve haber portalı, aşağıda imzası bulunan gazetelerin içeriklerini kaynak göstererek dahi kullanamayacaklardır." deniyor metinde.
Link kullanımının yasak edildiğine dair bir cümle yok ama, gerek twitter'da gerek diğer sosyal medya kanallarında bunun da yapılamayacağına dair bilgiler var ki, bu o sözünü ettiğim 'kardeş kardeş hayatını sürdürme' meselesini zorluyor ve bana kalırsa sonunda iki tarafa da zarar verir.
Çünkü yazıların, haberlerin internette dolaşması, alıntılanıp konuşulması yine sonuçta o gazeteye yarıyor. İkisi birbirini besliyor, medyaya bir canlılık veriyor. Nitekim o bildirinin üstüne bir metin yayınlayan medyatava.com da 'kurunun yanında yaş da yanıyor' derken 'Türkiye'de vururken öldürmek bir gelenek' ifadesini kullanmış. Bakınız, ben de şu anda kaynak göstererek internet sitesinin metnini kullanmış oluyorum. "Tüm dünyada centilmence, birbirlerinin haberini alabiliyor, haberi alıntıladığı gazetenin adını da - rakip bile olsa - kendine güvenle haberinde kullanabiliyor gazeteler." diyor Medyatava editörü. Ve "Medyatava olarak, 20 gazetenin biraraya gelerek aldıkları bu kararı yeniden, tepkisellik yerine aklı selimle, gözden geçireceklerini umuyoruz."
Daha sıkı bir denetim, kaynak göstererek alıntılamayı bile yasak etmek yerine link verme mecburiyeti getirmek, hem internet haberciliğinin can damarını kesmez, hem gazetenin internet sitesine okur kazandırır. Aksi durumlarda da tabii ki sonuna kadar uğraşılmalı, hukuki yollara başvurulmalı, emek hırsızlığına meydan verilmemeli... Yoksa, eğri oturup doğru konuşalım, hangimiz istemiyoruz ki yazımızdan internette söz edilmesini...