Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Asu Maro | Kırmızı çizgiler de aşılır

Kırmızı çizgiler de aşılır

21 Ocak 2016 - 05:01
Tiyatro Yan Etki'nin sahneye koyduğu 'Medet'te Deniz Madanoğlu, memleketimizde son dönemde sık sık gündeme gelen kadının kendi bedeni ve hayatı üzerindeki seçimleri meselesini, yine çok dile getirilen ‘kutuplar’ üzerinden ele almayı seçmiş
Hayattaki değerleriniz, inançlarınız neye ne kadar izin verir? ‘Asla’larınız, Moda deyişle ‘kırmızı çizgileriniz’ neler? Hani şu iki dünya bir araya gelse olmaz sandıklarınız. Başkasında kınayıp nasıl yapıyorlar anlamadıklarınız. Siz olsanız hayatta yapmazdınız, yapamazdınız değil mi?
 
İşte hayat bize bütün bunların bir anda ters yüz olabileceğini öğretmek için var. Dini inançlarınızın izin vermediği bir şeyin istisnası olabilir. Gün gelir her şeyi, o ‘günahın’ bütün bedellerini göze alabilirsiniz. Ya da mesleğinizin etik kuralları ile vicdanınız arasında sıkışıp kalabilir, hangisini seçeceğinizi bilemeyebilirsiniz.
 
Tiyatro Yan Etki’nin yeni oyunu ‘Medet’, tam da böyle bir sıkışmışlık halindeki iki insanın seçimlerini tartışıyor. Deniz Madanoğlu’nun yazdığı oyunun kahramanları ilk gençlik çağlarında birbirine aşık olmuş, yolları bir felaketle ani ve keskin bir şekilde ayrılmış bir kadınla bir erkek. Şimdi 35’lerindeler ve hayat ikisini de bambaşka yönlere savurmuş.
 
Her anlamda kapanmış bir kadın
 
Bir zamanlar sokak serserisinden hallice olduğunu anladığımız Durukan (Faruk Barman) nasıl olmuşsa olmuş tıp okuyup kadın doğum doktoru olmuş. Gençliğinde parlak bir öğrenci olduğunu gördüğümüz çiçek (Melike Güner) ise o felaketin travmasından kurtulamayıp üniversiteyi yarıda bırakmış, evlenmiş, kocasının muhafazakar değerlerini benimsemiş, kapanmış. Her anlamda. Hem başını kapatmış, hem de kocası üstüne kapıyı kitleyip işe gittiği için eve kapanmış.
 
Gel gelelim bu iki uca giden hayat, Çiçek’in başına gelen yeni bir felaketle yeniden kesişiyor. “Bana ancak sen yardım edebilirsin” diye çalıyor Durukan’ın kapısını. O noktadan sonra kartlar yavaş yavaş açılıp geçmişe dönülüyor ve biz aralarındaki bilmeceyi çözüyoruz. Bir yandan da o hayati soruyla baş başa kalıyoruz: Asla yapmam dediğimiz neleri yapabiliriz? Hayat bizi ne kadarına zorlayabilir?
 
Deniz Madanoğlu, memleketimizde son dönemde sık sık gündeme gelen kadının kendi bedeni ve hayatı üzerindeki seçimleri meselesini, yine çok dile getirilen ‘kutuplar’ üzerinden ele almayı seçmiş. İşin içine son dakika golü olarak karşımıza çıkan ikinci geçmiş travması girmese de yeterince ilginç ve üzerinde düşünülmesi gereken bir konu. Zamanında yetkili ağızlar konuşmuştu kadınların yerine. Bu kez hem de muhafazakar kanattan bir kadının ikilemini gözümüzle görüyoruz.
 
Araya Çiçek ile Durukan’ın 17 yaşlarına dair havada kalan bir dizi soru girmese, sonunda da geride “Tamam da bu iki insanın birbiriyle derdi tam olarak ne?” duygusu bırakmasa daha çarpıcı olabilirdi belki. Ne o dert yeterince inandırıcı, ne de ortadaki soruna yeni bir boyut katıyor.  
 
Serkan Üstüner’in sahneye koyduğu oyunun en etkileyici yanı ise Melike Güner’in oyunculuğu. Ve tabii toplumun önüne konan, onu birleştirecek yerde ayrıştıran kimi değerlerin tiyaro sahnesinde tartışılabiliyor olması.
 
‘Medet’ Maya Cüneyt Türel Sahnesi’nde.