Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Asu Maro | İstiap haddini dolduran Ege kasabası

İstiap haddini dolduran Ege kasabası

20 Temmuz 2023 - 12:07
.
Her yazın sınırlı bir zamanını, burada evi olan arkadaşlarım nedeniyle/sayesinde Gümüşlük’te geçiren biriyim. Yani aslında bir tür yazlıkçıyım ve ben bile artık “Bu insan akınının sonu nereye varacak, bu yarımadanın eni ne boyu ne, çeksen ne kadar uzayabilir?” gibi sorular sorar oldum. Yerlilerin ne düşündüğünü tahmin bile edemiyorum.
 
Trafik sorunu korkunç boyutlarda bir, barınma sorunu İstanbul’u aratmaz halde iki. Sıradan (gerçekten çok sıradan) bir otelin bir gecesi için 4000 TL ve üstünü gözden çıkartmak gerektiğini söylersem ev kiralarına dair de bir tahmin yürütülebilir sanki. Ama hepsinden önemlisi su yok. Neredeyse her gün bütün gündüz saatlerine yayılacak şekilde su kesintisi oluyor. Muhtemelen bu plajlarda şakır şakır su akıtılarak duş alınamasın diye düşünülmüş, adı konmamış bir önlem. Artık insanların birbirine “Su kesildi mi?” diye değil “Su akıyor mu?” diye sorduğunu söylersem durum net olur sanırım. Haber değeri olan gelişme, suyun akması. Normali, tıss sesi.
 
Bu arada artan nüfusun artan da bir foseptik meselesi var tahmin edeceğiniz gibi. Onda da geldiğimiz nokta, Gümüşlük’ün Çayıraltı Halk Plajı’nın oldum olası taşıdığı ‘mavi bayrak’ı kaybetmesi oldu. Kendilerine marina ilan ettikleri koya karşı pek sorumlu davranmadıkları anlaşılan teknelerin bundaki payını da küçümsemeyelim tabii. Köyde yaşayanlar ‘koli basili’ nedeniyle artık Gümüşlük’te denize girmiyor, biz tatilcilere de gözü kara denekler gözüyle bakıyorlar: “Siz girin de bir şey olmazsa biz de düşünürüz.”
 
Bütün bu gelişmeler ışığında burayı da bitirdiysek sırada ne var dersiniz? İstiap haddini doldurmuş Ege kasabasından büyük kente dönüş?
 
Domuzların evinde tuhaf görüntüler
 
Bu bir “Tatil cennetinde tuhaf görüntüler! Domuzlar şehre indi! Lüks siteye giren domuzlar paniğe neden oldu” yazısı değil. O haberlerden her yerde var, görmüşsünüzdür, bir ‘istilacı’, ‘yağmacı’, huzur kaçıran domuz efsanesidir gidiyor.
 
İşin aslı pek çok sahil kasabasında, köyünde birkaç senedir varlıklarını hissettiren yaban domuzları artık iyiden iyiye hayatın doğal bir parçası olarak kabul görmeye başladı. Ben Gümüşlük’teki durumu gözlemleyebiliyorum, biz artık her gece karşılaşıyoruz. Beşer onar, yavrularıyla yiyecek arıyorlar. Birbirimize kedi köpek fotoğrafı yollar gibi domuzcukları çekip yolluyoruz. Kimilerimiz meyve sebze kabuklarını toplayıp onların ziyaret alanlarına koymaya başladı. Henüz gidip başlarını okşamaya başlamadık ama eskisi gibi dörtnala kaçmıyoruz domuz sesi duyunca. Alışmaya başladık yani, umarım onlar da bize alışıyordur.
 
Ayrıca bu açlıklarının, evsiz barksız, ortada oluşlarının, ‘şehre inip’ çöp karıştırmak zorunda kalışlarının sebebinin insan olduğunu fark etmemelerini de umarım. Asıl tuhaf görüntünün dağ tepe her tarafta yükselen binalar olduğunu, ‘indikleri’ yerin şehir değil aslında kendi alanları, asıl istilacının ise ormanları yok ederek siteler yapan insan olduğunu bir fark ederlerse yandık.
 
Etiketler: Trafik  Ege  Domuz