Milliyet Sanat »Yazarlar » Asu Maro | İntikam da aşka dâhil mi?
İntikam da aşka dâhil mi?
02 Mayıs 2018 - 10:05Sanıyorum bir ilişkinin gerçekten aşk, sevgi üzerine kurulu olup olmadığı esas olarak ayrılık halinde belli oluyor.
Beraberken istersen 24 saat gözünün içine bak, ayrıldığında o gözü oymak istiyorsan orada pek de aşktan söz etmek mümkün değil.
Tamam, artık seni değil başkasını seviyor diye sevinçten deliye dönmezsin ama asgari bir mutluluk dileği geçmeli içinden, bir zamanlar âşık olduğun insan için. “İkimizin de hakkında hayırlısı olsun” diyebilirsin. Birini sevmişsen hep sevmeye devam edersin bir şekilde, demeye çalıştığım bu.
Bir ayrılık komedisi
Anlaşıldığı kadarıyla Ahu Türkpençe’nin de demek istediği buymuş ki oturup “Bir ayrılık komedisi” diye tanımladığı ‘Patates’ adlı oyunu yazmış. Esasen bir intikam komedisi daha doğru.
HT Pazar’a verdiği röportajdan öğreniyoruz ki Duru Tiyatro’da oynadığı ‘Sondan Sonra’ oyununu bir komedi izlesin istemiş. Durum komedilerini seviyormuş ama bel altı esprileri, ilişkilerle ilgili oyunlarda insanların birbirine kötü davranmasını sevmiyormuş. Bir süre oyun aramış, istediği gibi bir şey bulamayınca da kendi oyununu kendisi yazmaya karar vermiş. Hem de yazarken kendi deyişiyle “şapşal şapşal” gülerek.
‘Patates’, yeni ayrılmış bir çiftin evlerini boşaltma sahnesiyle başlıyor. Daha doğrusu adam çoktan çekip gitmiş, kadın kolileri kendi taşımış, beyefendi kendisine ait olanları almaya gelmiş. Üzerlerinde “senin, benim, çöp” yazan koliler kalmış geriye, koca bir ilişkiden. Bir yandan sürekli cep telefonu çalıyor, adam da “Aşkım?” diye açıp hesap veriyor. Yeni “aşkı” dışarıda beklemekte, öylesi bir medeniyet seviyesi.
Şişmanlık aşkı öldürmüş
Yavaş yavaş yedi senelik evliliği boyunca kendisini ev işine, özellikle de mutfağa adayan kadının aldığı kilolarla kocasının ona olan sevgisinin azalma hızının doğru orantılı olduğunu anlıyoruz. Kadın şişmanladıkça adamın aşkı bitmiş, özetle. Sonunda da bir mankene ‘âşık’ olup karısını terk etmiş. Kadın ise hiç de öyle göründüğü gibi olgunlukla karşılamış değil durumu. Bir yandan spor yapıp kilo vermeye çalışırken diğer yandan da soğuk yenen bir yemek olan intikamı servise hazırlamakta.
Oyunun çok orijinal bir konusu olmasa da Ahu Türkpençe’nin kıvrak bir kalemi, hoş bir mizah anlayışı var. İlişkiler zaten ezeli ve ebedi derdimiz, ne oluyor da o üstüne titrediğimiz aşkımız uçuveriyor, korumanın bir yolu var mı yoksa aslında her aşk bitmeye mahkum mu gibi hepimizin zaman zaman içinde kaybolduğumuz çıkmaz sokaklarda matrak bir yolculuk yaptırıyor izleyiciye. Zaten kendi yaşadıklarından ve çevresinde gördüğü ilişkilerden feyz aldığı için diyaloglar gayet sahici ve günümüze dair.
Oyunculukla dinamizm
Tamer Güler’in sahneye koyduğu oyun, daha çok oyunculuklardan beslenerek dinamizm kazanıyor. Orçun İynemli bütün bencilliği ve aymazlığıyla şahane bir sinir bozan modern zaman kocası olmuş. Her zaman yalın ve abartısız bir oyunculuğu olan Ahu Türkpençe’nin bu kadını da biraz sadeleştirmesinde fayda var. Aslından gayet komik olan bazı espriler altı kalın kalın çizilince komik olmaktan çıkıyor.
Türkpençe’ye bir 30-40 kilo ekleme amaçlı şişmanlık kostümleri onu daha ziyade hamile gibi göstermiş. Ben başta karnı burnundayken kocası tarafından terk edilmiş bir kadın izliyorum sandım ki bu da merak uyandırmıştı doğrusu.
Her şeyden önce bir oyuncunun tiyatro yapmak için kendi metnini kotarması takdire şayan bence. Ortaya çıkan ‘Patates’ de iki iyi oyuncuyla neşeli bir 90 dakika geçirmenizi sağlıyor. Bir de üstüne Ahu Türkpençe erkeklere kadınları mutlu etmenin, bir ilişkiyi yürütmenin sırlarını veriyor ki bu da bonusu.
Tek sorun, oyunu nerede, ne zaman izleyeceğinizi takip edip bulmak, çünkü duyurusu pek yapılmıyor ve belli bir periyodu da yok.