Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Asu Maro | Hızır'ın işi zor!
06 Mayıs 2014 - 10:05 | Işık Yenersu'nun Facebook sayfasından.
Sanal alem bu sabah Hıdrellez dilekleriyle doluydu. O evler arabalar gül ağacının altında, Facebook'ta Instagram'da ele güne karşı barış, sevgi, huzur, mutluluk istiyoruz. En çok neden yoksunsak onları...

Sabah uyanır uyanmaz bir, haberleri açıyorum. İki; Facebook ve Instagram'ı.


Birincisi hayatın gerçekleriyle yüzleşip nasıl bir dünyaya, nasıl bir ülkeye uyandığınızı hatırlamanızı sağlıyor, ikincisi o saatlerde faal olan sabah kuşu eş dost sayesinde yine de o hayata tutunmanı...


Çünkü özellikle sabahın o saatinde bir resimli ‘günaydın’ furyası başlıyor...


Eskiden saçma bulurdum, şimdi iyi geliyor. Bakıyorum birisi balkonunda yeni açan çiçeğin fotoğrafını çekmiş koymuş, öteki penceresine konan kuşun, diğeri işine giderken yolda gördüğü güneşten mayışmış sokak kuçusunun ya da pisisinin, beriki hafta sonu kırlarda fotoğrafladığı kuzunun...

Bu gece Hıdrellez


Bütün bu canlılar nefes aldıkları, güneşi gördükleri, sağlıklı oldukları için, sadece bu yüzden mutlular. Ne fena ki o kendini en gelişkin canlı bulan insandan esirgenmiş bu mutluluk.
O hep daha fazlasını istemekle, bu uğurda birbirini yemekle, türlü kötü huyla, hırsla, alçaklıkla cezalandırılmış. Sonuç, bitmeyen bir depresyon, sonsuz bir mutsuzluk hali.
Bu gece (Yazı yayınlandığında artık dün gece) Hıdrellez. Hızır'la İlyas'ın yeryüzünde buluştuğu varsayılan ve hazır gelmişken Hızır'dan türlü isteklerde bulunulan gece...

Oturacağız, hayalimizde ne varsa; yeni bir ev mi artık yeni bir araba mı, ne bileyim tekne mi, uçak mı, hayır aklıma ancak mal mülk geliyor çünkü küçük bir modeli yapılabilen ya da çizilebilen dilekleriniz olması gerek; onları kırmızı keseler içinde gül ağacının altına koyuyorsunuz. Hızır da sabaha karşı gelip bakıyor.


Bu sebepten sanal alem bu sabah Hıdrellez dilekleriyle doluydu. O evler arabalar gül ağacının altında, Facebook'ta Instagram'da ele güne karşı barış, sevgi, huzur, mutluluk istiyoruz. En çok neden yoksunsak onları...


Fakat böylesine derin depresyon içindeki bir toplumu mutlu etmek her Hızır'ın harcı değil. Nereden başlayacağız, ne isteyeceğiz ki yüzümüz gülsün biraz? Ben sadece insanın doğanın bir parçası olduğunu hatırlamasını diliyorum.

Şahane bir bahar


Dönün, tekrar o her sabah sizi gülümseten fotoğraflara; kuzulara, çiçeklere, kırlara, bulutlara bakın...


Hayatın aslında bunlardan oluştuğunu, aylardan mayıs olduğunu, dışarıda şapşahane bir bahar olduğunu ve işin içine insan karışana kadar güzelim bir dengenin devam ettiğini     göreceksiniz... Muhteşem oyuncu Işık Yenersu'nun Facebook'ta her gün dünyayı onun zarif gözüyle görmemizi sağlayan fotoğraflarından biri de izniyle,     size bir Hıdrellez armağanı     olsun...

Hayvan sevmeyen ada

 

Bu hafta sonunu Marmara Adası'nda geçirdim. Daha denizden yaklaşırken burnunuzu iğde ve katırtırnağı kokuları işgal ediyor, yemyeşil bir cennet ada. Her şey hoş fakat öyle bir aç hayvan popülasyonu var ki, anlatılır gibi değil.


Bir restorana oturuyorsunuz, etrafınızı 30 kedi, 20 köpek sarıyor ve lokmalarınızı nasıl sayıyorlar anlatamam. Yolda yürürken elindeki kuru ekmeğin bile sayısız alıcısı var.
Taksicilere, dükkan sahiplerine, en son yemek yediğimiz gayet temiz ve lezzetli Birol Restoran'a sorduk, "Neden bu hayvanlar bu kadar aç? Neden beslemiyorsunuz, yazık değil mi?" diye... Alışırlarsa başa çıkamazlarmış.


İyi de bu hayvanlar burada yaşıyor, gözünüzün önünde ölsünler mi? Marketlerde kuru mama satılmıyor, o derece yok sayıyorlar hayvanları. Ada esnafının üzerinde anlaştığı tek bir formül var bu onlarla ilgili: Üzerlerine su atarak kaçırmak.


Adalarda genel bir sorundur, yazın bir heves alınıp kışın kaderlerine terk edilen hayvancıklar. Kısırlaştırma gayet etkili ve gerekli bir çözümdür, kimse doğanın dengesine müdahale etmekten söz etmesin, o hayvanların doğal alanlarında biz yaşıyoruz ve onları açlığa mahkum ediyoruz.


Zaman zaman İstanbul adalarına mama yardımı yapan derneklere rastlıyorum. Marmara Adası için de bir yol bilen varsa haber versin lütfen. Yok saymak bir çözüm değil, o çok övündüğümüz insanlık bu değil.