Milliyet Sanat »Yazarlar » Asu Maro | Gülümse, bulutlar gitsin
Gülümse, bulutlar gitsin
26 Kasım 2013 - 10:11 | Barış Atay, 25 Kasım akşamı tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Fotoğraf: Murat Kaynak (AA)Barış Atay sahiden yalnız değil, o gülmesin de kim gülsün? Bir genç adamı, bütün Türkiye’nin tanıdığı bir adamı, Barış Atay’ı, elinde kelepçeler, yüzünde kocaman bir gülümsemeyle adliyeye giderken izledik dün. Ağzından kulaklarına varan bir gülümsemeyle... Hani ancak insanın içi çok rahatsa bu kadar güzel gülebilir... Çekinecek hiçbir şeyi yoksa, kendinden eminse... Başına bir şey gelmeyeceğine inanıyorsa diyemiyorum, çünkü daha ne gelsin ki başına? İşini yapan, çok izlenen dizilerde oynayan, daha yedi ay önce sadece evlilik haberiyle gazetelerde yer alan bir oyuncu olarak ‘siber suç’ işlediği iddiasıyla gözaltına alınmış. Redhack üyesi olmakla...
Dönüp bakıyorum, twitter hesabından yazdıklarına, her gün başka bir haksızlıktan söz etmiş, bir gün Ali İsmail Korkmaz davasının, bir gün Uğur Kaymaz’ın ağıt yakan ailesinin, bir gün Mehmet Ayvalıtaş’ın babasının, bir gün Gezi’ye destek verip ödenekten olan özel tiyatroların yanında yer alan bir adam... “Muhalif” olduğu kesin de, “Twitter’dan anlayan biri bana fotoğraf yüklerken neden internal server error verdiğini açıklayabilir mi?” gibi bir soru soracak kadar da “siber alem”den bihaber görünüyor, değil hacker olmak...
Ve sosyal medya bir kez daha destek mesajlarıyla doluyor: O sırada perde açmakta olan tiyatro grupları toplanıp ellerinde “Barış Atay yalnız değildir” yazılı pankartlarla fotoğraf çektirip paylaşıyorlar. “Efendim hep aynı isimler, amaçları belli, şudur budur” deyip kendini rahatlatmaya kalkanlara bir haberim var: En son tiyatronun duayenlerinden Haldun Dormen’i de gördük, elinde pankartıyla. Barış Atay sahiden yalnız değil, o gülmesin de kim gülsün?
Hacker'lığı kim bilecek?
AA’nın bir haberi: “Uluslararası Antalya Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Savaş Bozbel, tasarı halindeki Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun yasalaşması halinde olacaklardan söz etmiş. Amacı korsan müzik ve film indirmeyi engellemek olan kanunun şöyle bir hükmü var: Hak sahibinden izin alınmaksızın noktadan noktaya ağlar üzerinden eserleri umuma ileten bireysel internet kullanıcılarının IP adresleri, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı tarafından akredite edilmiş yazılım vasıtasıyla tespit edilir.”
Böyle söylenince “Eee, ne var, telif hakları korunmasın mı?” sorusunun gelmesi mümkün. Ama Prof. Bozbel’in açıklaması şöyle devam ediyor: “Yani kanun koyucu sizin bilgisayarınıza casus yazılım gönderecek. Erişim sağlayanlar buna müsaade etmek zorunda kalacaklar. Siz güvenli şekilde internette sörf yaptığınızı sanırken bu yazılım sayesinde bilgisayarda hangi işlemleri yaptığınız tespit edilecek.”
Özetle, sadece IP adresiniz bile kişisel bilgi sayılıp hakim kararıyla tespit edilebilir olmalıyken, attığınız adım bilgisayarınızdan rahatça izlenebilecek. Efendim? Hacker’lığı kim bilecekti ki?
Ekip Tiyatrosu.
Tiyatro D22.
Dönüp bakıyorum, twitter hesabından yazdıklarına, her gün başka bir haksızlıktan söz etmiş, bir gün Ali İsmail Korkmaz davasının, bir gün Uğur Kaymaz’ın ağıt yakan ailesinin, bir gün Mehmet Ayvalıtaş’ın babasının, bir gün Gezi’ye destek verip ödenekten olan özel tiyatroların yanında yer alan bir adam... “Muhalif” olduğu kesin de, “Twitter’dan anlayan biri bana fotoğraf yüklerken neden internal server error verdiğini açıklayabilir mi?” gibi bir soru soracak kadar da “siber alem”den bihaber görünüyor, değil hacker olmak...
Haldun Dormen ve Sezgi Mengi.
Oyun Atölyesi "Testosteron" kadrosu.
Ve sosyal medya bir kez daha destek mesajlarıyla doluyor: O sırada perde açmakta olan tiyatro grupları toplanıp ellerinde “Barış Atay yalnız değildir” yazılı pankartlarla fotoğraf çektirip paylaşıyorlar. “Efendim hep aynı isimler, amaçları belli, şudur budur” deyip kendini rahatlatmaya kalkanlara bir haberim var: En son tiyatronun duayenlerinden Haldun Dormen’i de gördük, elinde pankartıyla. Barış Atay sahiden yalnız değil, o gülmesin de kim gülsün?
AYSA Prodüksiyon Tiyatrosu.
Kumbaracı 50.
Hacker'lığı kim bilecek?
AA’nın bir haberi: “Uluslararası Antalya Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Savaş Bozbel, tasarı halindeki Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun yasalaşması halinde olacaklardan söz etmiş. Amacı korsan müzik ve film indirmeyi engellemek olan kanunun şöyle bir hükmü var: Hak sahibinden izin alınmaksızın noktadan noktaya ağlar üzerinden eserleri umuma ileten bireysel internet kullanıcılarının IP adresleri, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı tarafından akredite edilmiş yazılım vasıtasıyla tespit edilir.”
Böyle söylenince “Eee, ne var, telif hakları korunmasın mı?” sorusunun gelmesi mümkün. Ama Prof. Bozbel’in açıklaması şöyle devam ediyor: “Yani kanun koyucu sizin bilgisayarınıza casus yazılım gönderecek. Erişim sağlayanlar buna müsaade etmek zorunda kalacaklar. Siz güvenli şekilde internette sörf yaptığınızı sanırken bu yazılım sayesinde bilgisayarda hangi işlemleri yaptığınız tespit edilecek.”
Özetle, sadece IP adresiniz bile kişisel bilgi sayılıp hakim kararıyla tespit edilebilir olmalıyken, attığınız adım bilgisayarınızdan rahatça izlenebilecek. Efendim? Hacker’lığı kim bilecekti ki?
Etiketler: Asu Maro AYSA Prodüksiyon Tiyatrosu Barış Atay Ekip Tiyatrosu Engin Alkan Haldun Dormen Kumbaracı 50 Oyun Atölyesi Sezgi Mengi Testosteron Tiyatro D22