Milliyet Sanat »Yazarlar » Asu Maro | Erkek dünyasında ‘muhteşem’ bir kadın
Erkek dünyasında ‘muhteşem’ bir kadın
03 Ağustos 2023 - 12:08.
Yaz, insanın kendisini biraz daha hafif ve neşeli hissetmeye meyilli olduğu, okuduklarında, izlediklerinde de böyle bir şeyler aradığı bir mevsim. Bu aradığımızın karşılığını maalesef yazları ekranlarımızı saran romantik komedilerde bulabildiğimizi söylemek zor. Neticede hafiflemeye ihtiyaç duyarken mizah duygumuzu rafa kaldırmıyoruz, değil mi?
Kısa süre önce beşinci ve son sezonuyla seyirciye veda ettiği için fanları olarak yas tutmakta olduğumuz “Marvelous Mrs Masel” (Muhteşem Bayan Maisel), bu ve birçok başka ihtiyaca cevap veren, çok zekice yazılmış, şahane oynanan, komik ve eğlenceli bir dizi. Eğer henüz tanışmamış şanslılardansanız şu çöl sıcaklarında yüzünüzü güldürecek bir serüvene neden adım atmayasınız?
Bu övgü dolu girizgâhtan sonra ne anlatıyor bu dizi dersek… Yıl 1958, Midge Maisel (Rachel Brosnahan) son derece becerikli, iki çocuklu, ‘kusursuz’ bir ev kadını. Hani çoluğu çocuğu çekip çevirirken anneden gelen alışkanlıkla ideal vücut ölçülerini de koruyan, hobi olarak barda stand-up gösterisi yapan kocasının notlarını da tutan, on parmağında on marifet bir kadın. Kocası günün birinde onu başka bir kadın için (ve onun pembe bavuluyla) terk ettiğinde ise gerçek yeteneğini keşfediyor: Ailenin asıl stand-up komedyeni kendisi ve o sahneye çıktığı zaman yer yerinden oynuyor.
Gelgelelim 1950’lerdeyiz demiştik ve komedi o zaman şimdikinin 100 katı kadar erkek işi kabul ediliyor, Mrs Maisel ile şahane bir ruh hastası olan menajeri Susie Myerson (Alex Borstein) hiç de kendileri kadar zeki, komik ve başarılı olmayan bir dolu vasat erkeğin hüküm sürdüğü komedi dünyasıyla mücadele ederek ilerlemeye çalışıyorlar.
Yaratıcısı Amy Sherman Palladino. Nefis atmosferi, dört dörtlük diyalogları ve birbirinden enteresan karakterleri bir yana, kadın olarak ‘erkek dünyası’nda var olmaya çalışmak nasıl bir şey, üstelik ziyadesiyle zeki, yetenekli, güzelsen, adlı adınca ‘muhteşem’sen, o kadar iyi anlatıyor ki…
Su gibi akan 43 bölümün sonunda büyük boşluğa düşeceğinizi bilerek başlayınız, beşinci sezonun son olduğu konusunda çok kararlı görünüyorlar.
Bahçede ruhunuza iyi gelecek tiyatro
“Biz yaz gecesi evde oturmak değil parklara bahçelere yayılmak, mümkünse de beraberinde ruhumuza iyi gelecek bir şeyler izlemek istiyoruz” derseniz, ona da bu senenin en sevdiğim oyunlarından birinin bu akşam KüçükÇiftlik Bahçe Tiyatrosu’nda olacağını müjdeleyerek cevap vermek isterim. Kumbaracı50’nin bu sezon seyirciyle buluşan oyunu “Tek Kullanımlık Hikâye”nin merkezinde iklim krizi var. Ama zaten neyin merkezinde o yok ki? Her gün, ‘hissedilen’ sıcaklığın 45 derece olduğu gerçeğini iliklerimize kadar işleyerek yaşamıyor muyuz?
Volkan Çıkıntoğlu’nun yazdığı, Gülhan Kadim’in yönettiği oyunda Melih, Cevdet ve Orhan kendi mahalleleri ölçeğinde iklim krizini dert edinirken, bir yandan da anlatılmaya değer buldukları hikâyelerini seyirciyle paylaşıyorlar. Üç kişiler ama anlattıkları her hikâyedeki kişileri de üzerlerine büyük bir maharetle giyindikleri için çok kalabalık, çok cümbüşlü bir oyun izliyoruz. İsmail Sağır, Murat Kapu ve Meriç Rakalar müthiş yetenekli ve uyumlu bir üçlü olarak bizi tempolu bir yolculuğa çıkarıyorlar. Tek kullanımlık asla değil, defalarca izleyip sıkılmayacağınız bir oyun.