Çok şey mi istiyoruz ?
Çok şey mi istiyoruz acaba? Tüm dünyada kutlanan bir günü, biz Türkiye’de yaşayan kadınlar da normal bir “kutlama” olarak yaşamak istiyoruz. Kimseden pırlanta, kırmızı karanfil, mor menekşe, efendim “cinsi latif” güzellemeleri, bugüne özel indirimler, sürpriz hediyeler falan beklemiyoruz. Erkekler tarafından katledilen kadınların çetelesini tutmadığımız (65 günde 68 kadın), tecavüzcüler, katiller, failler olanca özgüvenleriyle sokaklarda dolaşamasın diye adliye kapılarında beklemediğimiz, evden işe her alanda istismar edilmediğimiz, erkeklerle eşit haklara sahip olduğumuz, “Kadına Şiddete Hayır” etiketini eklemeden sosyal medya paylaşımı yapabildiğimiz ve bütün bunlar sürdüğü için hakkımızı ararken yerlerde sürüklenmediğimiz, sıradan bir 8 Mart’tan söz ediyorum.
Ama biz bir Dünya Kadınlar Günü’ne daha kanımızı donduran görüntülerle giriyoruz. Samsun’da İbrahim Zarap denen adamın (Bakınız “adam gibi” diye övgü niyetine önümüze sürülüp duran “adam” burada yerli yerinde kullanılmıştır) üç yıl önce boşandığı kadını tekmelerle dövdüğü, kafasını betona vurduğu video uzun süre hepimizin kâbusu olmaya devam edecek. “Bu görüntüleri yaymayalım” demek isterdim ama maalesef özellikle kadına şiddet vakalarında ancak gözümüzün gördüğüne inanmak gibi bir özelliğimiz var. Başka pek çok konuda uyanmayan şüpheciliğimiz, araştırmacı ruhumuz bir kadın cinayeti, bir taciz vakası olduğunda hemen devreye giriyor. “Yapmış mı sahiden?”den “Tamam yapmış ama sebebi neymiş acaba?”ya uzanan bir dizi sorumuz oluyor. Sanki vahşetin bir sebebi olabilirmiş gibi. Ama videoyu görünce aklımız başımıza geliyor işte. Hayal edebileceğimizden çok daha korkunç gerçek. Bakın, o dövülen kadının yanında çığlıklar atan küçücük bir kız çocuğu var. O adamın çocuğu. Muhtemelen hayatı boyunca bu görüntüleri unutamayacak. Hadi “Bilinmeyen bir sebepten tartışma başladı” diye yazdınız, bu “cinnete” kadının yol açtığı bir gerekçe aradınız, adamın kendi çocuğuna bunu yaşatmasına da kabul edilebilir bir sebep bulabilecek misiniz acaba?
“Siz de abartıyorsunuz, bütün erkekler katil mi?” diye isyan edenler, “Erkek düşmanlığının sonu fena” diye yazıp çizenler, hâlâ “Aile içinde ne yaşandığını bilemeyiz” ezberine sığınanlar, işte bu yaşanıyor. Dört duvar arasında kaldığı için görememiştiniz, kadın şikâyet ettiğinde inanamamıştınız, adama iki öğüt verip eve yollamıştınız ya (İbrahim Zarap da defalarca şikâyet edilip ceza almayanlardan), gözünüzle gördünüz, sanırım şimdi inanabilirsiniz. Kadınlar kendilerini can havliyle karakola attığında yıkılmasın diye geri gönderdiğiniz yuvalarda olan bu.
Son olarak iki iyi haber: İbrahim Zarap tutuklandı, o dehşeti yaşayan kadın hastanede ama şans eseri şu anda hayati tehlikesi yok, daha önce defalarca şikâyet ettiği adamın artık dört duvar arasından çıkmamasından başka isteği de. O görüntüleri izleyen kimse İbrahim Zarap’ın öldürme amaçlı hareket ettiğinden şüphe edemez herhalde. Bilmiyorum ki umutlanarak girebilir miyiz 8 Mart’a? “Türkiye’yi ayaklandıran görüntüler” kalıcı sonuçlara yol açar mı mesela? Ayaklanan Türkiye bu sefer iki günde unutup oturmamayı başarır mı?
8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlu olur mu?