Milliyet Sanat »Yazarlar » Asu Maro | Bir dilek tutabilselerdi eğer...
Bir dilek tutabilselerdi eğer...
Altın Ejderha'nın bulunduğu apartmanın her katında başka bir hayat var, başka insanlar, olduklarından farklı görünen, olmak istediklerini ise hiçbir zaman olamayacak insanlar... "Bir dilek tutabilselerdi eğer", kim bilir her şey ne kadar farklı olacaktı... Yaşlı adamın bedenine kan - can gelecekti ihtimal... Hostes sevgili bulacaktı, onunla yemek yiyecekti artık Altın Ejderha'da... Çizgili gömlekli adamı terk edip başkasına gitmeyecekti kırmızı elbiseli kadın. Hatta zaten başkasıyla hiç tanışmayacaktı... Genç adam, hamile sevgilisi, bir de bebekleri bir ömür mutlu yaşayacaklardı... Karınca ile Ağustos Böceği'nin masalı öyle yazılmayacaktı, kuşkusuz. Ve mutfakta diş ağrısıyla kıvranan 'ufaklık', kendisi gibi o şehirde kaybolup giden kız kardeşine kavuşacaktı...

Salihoğlu, daha önce Almanya'da "Altın Ejderha"nın yardımcı yönetmenliğini üstlenmiş olduğu için metne son derece hakim. O mutfakta hiç yaşamamış gibi kaybolup giden o göçmen çocuğun, bir lokma yiyecek için Karınca tarafından ona buna pazarlanan, en son lokantanın yanındaki Bakkal Hans'ın hoyrat ellerine düşen Asyalı Ağustos Böceği'nin dramını, o burnumuzun ucunu göremeyip içindeki kanlı dişle çorbamızı kaşıklamaya devam edişimizi, tam metnin istediği gibi, öyle bir tatlı ekşi sosla harmanlayıp servis ediyor ki, çok eğleniyoruz bir yandan.
Birkaç lamba, bir Altın Ejderha desenli halı, bir ocak etrafında dönen oyunun dekoru Gamze Kuş'a, ışık tasarımı Kemal Yiğitcan'a, müziği ise "Süpernova"da şapka çıkardığımız Uygur Yiğit'e ait.
Ve oyuncular... Sahneye kendileri olarak çıkıp, arkadaşlarını, annelerini, kardeşlerini selamladıktan sonra maskelerini takıp, birbirlerine aşçı gömleklerini giydirip "I Love Chinese" şarkısı eşliğinde oyuna başlayan, bize hikayeler anlatan beş kişi: Köksal Engür, Deniz Türkali, Ece Dizdar, Enis Arıkan ve Saim Karakale, hepsi birbirinden iyi. Oyun sürekli apartmanın katlarında dolaşıp o hikayeden bu hikayeye atlıyor, kimse kendi yaşını, kendi cinsiyetini oynamıyor, sürekli karakter değiştiriyorlar. Çizgili gömlekli sarhoş adamda Ece Dizdar var mesela, kırmızı elbiseli kadın Enis Arıkan... Köksal Engür ile Deniz Türkali kaza sonucu bebek sahibi olmaya hazırlanan genç çift, Saim Karakale ise fuhuşa zorlanan küçük Ağustos Böceği ve daha pek çok karakter... Hepsi de Uzakdoğulu aşçı bir yandan.
Ve biz, kimse oynadığı 'şeye' benzemezken ve sahneler, diyaloglar baş döndürücü bir hızla akarken, her şeyi takip etmeyi, aynı anda çok gülmeyi, çok üzülmeyi başarıyoruz. Ekibin başarısını başka nasıl anlatmalı?
Etiketler: Altın Ejderha Asu Maro aşçı Deniz Türkali Ece Dizdar Enis Arıkan Köksal Engür mutfak oyun Saim Karakale Tiyatro Dot Uzakdoğu
