Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Asu Maro | Bakarız bulutlar gider, gerçekten...

Bakarız bulutlar gider, gerçekten...

25 Şubat 2014 - 12:02 | Selen Öztürk, Özen Yula ve Kenan Ece, "Bakarsın Bulutlar Gider"in provaları esnasında. (Özen Yula Twitter hesabından)
Özen Yula’nın son oyunu 1 Mart’ta Bo Sahne’de seyirciyle buluşacak. Ben provalarını izlemeyi başarmış şanslı bir kişiyim. Ortada dekor yokken, daha çalışılacak çok bölüm varken bile gözümü ayırmadan ve sürekli yeni tahminler yürüterek takip ettiğim bir oyunla karşı karşıya kaldım
Tiyatro izleyicilerine müjde: Çok etkileyici bir yeni metinle tanışacaksınız bu hafta sonu. Perde açıldığı andan itibaren izleyeni merak ve heyecanla kendine bağlayan, arada kimi cümlelerin altını çizme ihtiyacı uyandıran, bittiğinde aynı anda yüzünde bir gülümseme ile boğazında bir düğüm bırakan bir metin...
 
Adı gibi tıpkı: "Bakarsın Bulutlar Gider"...
 
Özen Yula’nın son oyunu bu...1 Mart’ta Bo Sahne’de seyirciyle buluşacak. Ben provalarını izlemeyi başarmış şanslı bir kişiyim. Ortada dekor yokken, daha çalışılacak çok bölüm varken bile gözümü ayırmadan ve sürekli yeni tahminler yürüterek takip ettiğim bir oyunla karşı karşıya kaldım.
 
Her iki oyuncu da (Kenan Ece ve Selen Öztürk) karakterlerini çok başarılı bir şekilde baştan ayağa giyinmiş vaziyetteler; oyunun seyirciyle buluşmuş halinin çok daha etkileyici olacağı kesin...
 
Sır perdeleri var
 
Bu ‘giyinmek’ meselesi önemli çünkü oyun, muhafazakar kesimde geçiyor.
 
Karakterlerimiz, akşam namazını kılıp salondaki koltuğuna geçmek üzereyken kapının çalınmasıyla hayatının sırrını öğrenecek olan Betül ile ona ölmüş kocasından bir emanet getirmiş olan Kaya.
 
Betül’ün kocası Orhan, şehrin karısının hiç bilmediği bir semtinde, tuhaf bir şekilde ölmüş (ya da öldürülmüş) ve üzerindeki sır perdesi olduğu gibi durmakta. Orhan’ın esnaf arkadaşı Kaya’nın gelişiyle anlıyoruz ki, üçünün hayatlarındaki sır perdeleri bundan ibaret değil. Biri kalkar gibi oldukça, yenisi iniyor üzerine...
 
Ve hayatlarında önemli bir kayıp yaşamış bu iki insan, bir akşam vakti kah itişerek kah şakalaşarak birbirlerini tanımaya çalışıyorlar...
 
Zaten Özen Yula da 2013 sonunda yazdığı bu yeni oyununun muhafazakar bir çevrede geçmesini özellikle istemiş çünkü birilerini tanımak için anlamak gerektiği kanaatinde.
 
Betül ile Kaya birbirlerini tanır ve anlarken, bize de toplumun çeşitli kesimleri arasında derinleştirilmeye çalışılan uçurumlara inat, aslında insanın her yerde insan olduğunu, Yula’nın dediği gibi “Her türlü hikayenin her kesimde yaşanabileceğini” fark etmek düşüyor. “Bu bizde olmaz” diye bir şey yok; aşk da, öfke de, hayal kırıklığı da, her türlü duygu, bütün insanlara dair... Bildiğimiz ve bilmediğimiz bütün coğrafyalarda, kentin gitmediğimiz, bilmediğimiz semtlerinde, görmediğimiz pencerelerin arkasında insanlar sevdiklerine aynı gözlerle bakıyor, kızdıklarına aynı cümlelerle sövüyorlar. Uzağa itmek, “O bana benzemiyor” demek, kolay olanı. Yaklaşıp bakınca halbuki, tanıyoruz. O da sana benziyor.
 
Kızmadan önce anla, istiyorsan gene kız, ama kim olduğunu, ne olduğunu bilerek.
Kaya’nın sözü, var “İnsandan umudu kesme” diyor... En karanlık an bile, aydınlık umudunu taşıyor içinde... Ve iyi ki oyunlar var, iyi ki kitaplar var, iyi ki filmler, şarkılar, resimler var... Birileri hala insandan umudu kesmiyor, iyi ki... Israrla hikayeler anlatmak istiyor, size, bana, ona dair... Hayatımızda bunlar oldukça, bir bakarız bulutlar gider, gerçekten...
 
Göğe saygı dolu bir selam
 
Kurtalan Ekspres’in göğe gönderdiği ikinci selam, son dönemlerin en dinlenmeye değer ‘saygı’ albümlerinden biri. Çünkü müzik piyasası ya da albüm satışı gibi kavramlar tarihe karıştıkça bir umut yüklenilen ‘tribute’ albümleri artık hangi ortak paydada buluştuğu anlaşılmayan insanların, eserlerin orijinallerini mumla aratan yorumlarından oluşan toplamalar anlamına gelmeye başlamıştı.
 
Cem Karaca’nın, Barış Manço’nun, Neşet Ertaş’ın, Kazım Koyuncu’nun, Aşık Veysel’in, Yavuz Çetin’in, Aşık Mahsuni’nin, Pir Sultan’ın eserlerinin yer aldığı ‘Göğe Selam 2’, “Ustaların anısına onların eserlerini sonraki jenerasyonlara aktaracak albümler yapmak” amacını hakkıyla yerine getiriyor. Haluk Bilginer’in ‘Nem Kaldı’, Şevval Sam’ın ‘İşte Gidiyorum’  Bülent Ortaçgil’in ‘Sakız Hanım Mahur Bey’, Duman’ın ‘Neredesin Sen?’ yorumları şimdilik döne döne çaldıklarım... Ama sürekli yeni bir şarkı keşfettiğiniz bir albüm bu...