Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Asu Maro | Bahçede oynarken din mi soruyoruz?

Bahçede oynarken din mi soruyoruz?

05 Şubat 2013 - 09:02 | Demet Akbağ, "Hükümet Kadın"ın başrolünde.
Bir zamanlar farklı dinlerin, farklı kültürlerin çocuklarının oynadığı bahçelerin havasını soluyoruz hâlâ Mardin’de. Hayatın içinde bütün renklere yer var ve sadece siyah ya da beyaz olsun diye uğraşanlar, kendilerini yok ediyor en önceGeçen yıl ilk kez gittiğimde de düşünmüştüm, Mardin’in tuhaf bir büyüsü var. Hangi ülkede, hangi gezegende olduğunu şaşırtıyor insana sanki. Takvimsiz, sınırsız bir yerlere gönderiyor seni. Mardinli Sermiyan Midyat’ın ’Hükümet Kadın’ filminin gösterimi için gittim bu kez. Film için çok şey denebilir ama en önemlisi, bu ülkede söylenmesi gereken birçok sözü bir komedi filmine sığdırması bence. Hani mizahın politik de olma yönünü neredeyse tamamen kaybettiği bir dönemde güldürmenin yanı sıra söyleyecek sözü olması. Bu artık neredeyse ayıp bir şeymiş, demodeymiş, sıkıcıymış gibi geliyor ya insanlara... Bunun hiç de şart olmadığını gösteren bir film.

O yoksa sen de yoksun

Hele hele Ercan Kesal’ın oynadığı Belediye Başkanı Aziz Veysel’in Peder Hanna’yla bir konuşması var ki, kalemi kağıdı çıkarıp not almak istedim. Baktım ki sosyal medyada pek çok kişi o basit ama etkili cümlelerden söz ediyor, burada da paylaşayım dedim: “Bu dünya, senden olmayanlarla hoştur Hanna. Onların sana verdiği ilimlerle, kıymetlerle, gönüllerle hoştur. Sadece senin gibiler değil, senden olmayan da çok yaşasın ki, sen de yaşa. Hele bir de onun gözüyle gör şu fani dünyayı. Herkes beyaz olsa, o zaman beyazı fark edemezsin ki. Değil mi? Ve yahut da siyah. Beyaz en güzel siyahta belli eder kendini. Beni ben yapan yegane şey, benden olmayandır. O yoksa, sen de yoksun. Ne anlamın kalır ne rengin belli olur, ne de tadın.”
Hepsi bu kadar işte... ’Senden’ olmayan yoksa sen de yoksun... Sermiyan Midyat, filmdeki afacan oğlan çocuğu Memik’in montajda uzun geldiği için kesilen bir lafını da söyledi bunun üzerine. Babaannesine İncil üzerine yemin etmeye kalkınca Memik, babaanne diyor ki “Ne İncil’i?” “İncil kutsaldır” diyor oğlan... Babaanne “Kuran diyeceksin, biz müslümanız ya” deyince de “Ne bileyim?” diyor oğlan, “Hepimiz aynı bahçede oynuyoruz. Oynarken din mi soruyoruz?”

Mardin’in büyüsü buradan geliyor, bunu fark ediyorum. Bir zamanlar farklı dinlerin, farklı kültürlerin çocuklarının oynadığı bahçelerin havasını soluyoruz hâlâ burada. Ve aslında hayat da bundan ibaret... İçinde bütün renklere yer var ve sadece siyah ya da beyaz olsun diye uğraşanlar, kendilerini yok ediyor en önce...

Ayşenil Şamlıoğlu, Civan Canova'nın yazdığı, Nihal Koldaş'ın yönettiği "Evaristo"da, evsiz, yurtsuz ve yaşsız bir kadını canlandırıyor.


İyi yazar iyi oyuncuyla buluşunca

Ayşenil Şamlıoğlu’nu sahnede izlememiştim hiç. Evet, dizilerde izledim, sinemada da ama sahneye çıkmayalı epey yıl olmuş, daha çok yönetmen olarak biliriz biz onu tiyatroda. Yiğit Sertdemir, Kumbaracı50’de Altı Üstü Tiyatro projesini başlatmasaydı, burada Şamlıoğlu’nun da Civan Canova’nın yazdığı oyunu oynamasını istemeseydi, ortaya çıkan metin de bu kadar kışkırtıcı olmasaydı, gene de izleyemeyecektim herhalde.

Ama bütün bu koşullar bir araya geldi ve biz son derece yetkin bir oyuncunun müthiş tadını çıkardığı tek kişilik ’Evaristo’ adlı oyunla buluştuk. Oyunu biz nasıl başta fazla bir şey anlamadan, sonra sonra ilmek ilmek çözerek izlediysek, bu yazıyı okuyanlar da aynı şansa sahip olsun isterim. O nedenle vereceğim ipuçları, Şamlıoğlu’nun oynadığı kadının, evsiz barksız, çöplükte yaşayan biri olduğu, Arjantin’e gitme hayalleri kurduğu ama sözde uçaklar kalkmadığı için gidemediği ve bütün bunları var mı yok mu, hayal mi gerçek mi bilmediğimiz bir sevgiliye anlattığından ibaret.

Ama o bir saatlik monoloğunun içinden savaşlar geçiyor, iktidar oyunları, insan hayatını hiçe sayan güç sahipleri, kanla yazılmış dünya tarihi... Ve dünden hiç de parlak olmayan bugünün dünyası...

Diğer oyunları da bekliyoruz

Civan Canova sırrını adım adım açık eden çok çarpıcı bir metin yazmış. Ayşenil Şamlıoğlu bu metni oynamak için kendi yönetmenini kendi seçmiş, bugüne kadar hiç tanışmadığı halde Nihal Koldaş’la çalışmak istemiş. Ve üçünün ruh birliğinden ortaya seyredilmesi çok keyifli bir oyun çıkmış.
Sumru Yavrucuk’un oynadığı Ebru Nihan Celkan metni ’Kimsenin Ölmediği Bir Günün Ertesiydi’nin ardından ‘Evaristo’yu izledikten sonra projenin kalan dört oyununu merak etmemek elde değil... Sırada dört yerli yazar ve dört oyuncu daha var. Bekliyoruz...