Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Asu Maro | Ateşle barut yan yana durur mu?

Ateşle barut yan yana durur mu?

22 Kasım 2013 - 10:11
“Kızlı-erkekli” tartışmalar bitti derken, karma eğitimin sakıncalarına değinen bir açıklama gündeme oturduArtık kız ve erkeğin aynı cümle içinde geçtiği beyanlar bir süre için sona ermiştir diye düşünürken, TBMM Başkanvekili Sadık Yakut, karma eğitimin sakıncalarına değinen önemli bir açıklama yapıverdi. Türkiye’de Batıcılık adına yapılan bir vahim hatadan daha dem vurdu bu açıklamasında. Maalesef geçmişten bu yana büyük bir yanlışlık yapılmaktaydı, kızlarla erkekler aynı okullarda okutulmaktaydı. Ama konuşmasının sonunda yüreklere su da serpti doğrusu: İnşallah bu yanlışlık önümüzdeki dönem içinde düzeltilecekti. Öyle ya, zararın neresinden dönülse kârdı.
Bir de üstelik bu hata Batıcılık adına yapılıyordu ama bakalım Batıdan gelip Türkiye’de okul açanlar kızlarla erkekleri bir arada okutuyorlar mıydı? Hayır efendim, okutmuyorlardı.

Kızlı-erkekli okumaya kalktık
Örnekler de vermiş ki, biri benim de okuduğum Galatasaray Lisesi... Gerçi Sayın Başkanvekili’ne göre adı Galatasaray Erkek Lisesi’ymiş, biz onu da bilemedik, kızlı erkekli okumaya kalktık. Üstelik ben öyle bir dönemine geldim ki okulun, Ortaköy’deki kız bölümüyle Beyoğlu’ndaki erkek bölümünün karma hale getirilmesi tam olarak bizim üzerimizde denendi. Haklıdır, sayın Yakut, karma okumanın fevkalade sakıncaları vardı.

Bizler bir arada büyüyünce birbirimizi “karşı cins”ten önce insan, arkadaş zannetmeye başladık misal. Hayatın her alanında birbirimizin varlığına alıştık, yadırgamadık. Aynı merdivenden indik, çıktık, aynı kantinde oturduk, bahçede beraber top filan oynadık, aklımıza kötü düşünceler gelmedi. “Bu erkektir, uzak duralım, sakınalım” demedik. İhtimal, onlar da her gördükleri kıza tırnak içinde “kötü” gözle bakmadılar.

Özetle biz, aman efendim ateşle barutun yan yana duramayacağı önemli bilgisinden yoksun büyüdük. Kadın kadınlığını, erkek erkekliğini bilemedi. Çok şükür, bir süredir her fırsatta ne büyük gaflet içinde olduğumuzu gösteriyor sayın vekillerimiz bize. Hep iyiliğimiz için, kıymetini bilelim, nankör olmayalım.

Deniz Celiloğlu ve Aras Bulut İynemli, Çağan Irmak'ın yönettiği 'Tamam mıyız?'da.


Tamam mıyız?

Çağan Irmak’ın yeni filmi “Tamam mıyız?”ın gösterime girmesine bir hafta kaldı. Fazla tadını kaçırmadan, Irmak’ın tanıdığı ve tanımadığı “arkadaşlarına” adadığı filmin bir dostluk, bir yarenlik hikayesi anlattığını, çıkarken yanınızda, yörenizde kırılıp düştüğünüzde size kol kanat olacak birisi var mı diye düşüneceğinizi söyleyelim... Bir de “Ben taşıyabiliyor muyum dostlarımı, insanlarımı?” diye soracağınızı kendinize... Eksik hissettiğinizde sizi tamamlayan insanlarınız var mı? Yoksa tek başınıza tamam mı sanıyorsunuz kendinizi?
Sonra şarkıları yer edecek muhtemelen yüreğinizde... Sıla’nın bu film için yaptığı “Tamam mıyız?” mesela... “Acar mıyız, ne olsa aşar mıyız?” diye soran... Jason Mraz’ın “Life is Wonderful”u, muhakkak... Bir de Fikret Kızılok’un “Düşler”i, benim gibi unuttuysanız kendini en esaslı şeklide hatırlatan... “Düşler vardır satılmaz” diyen: “Kapat gözlerini ve düşün / İpekten bir deniz / Pamuktan bir gökyüzü / İki tomurcuk yüreğimizde... “
Bence filmi beklerken dinlemeye başlamanın zamanıdır... “Hayallerin ne alındığını, ne satıldığını, paranın yerlerde süründüğünü” hatırlamak için...