Acımasız bir intikam komedisi
Olay 1989'da Kuzey İrlanda'da bir evde geçiyor. Beklenmedik bir anda kapı çalınıyor ve evde kendine göre şaşmayan kurallardan örülü bir düzen kurmuş olan Alannah (Funda Eryiğit) karşısında gene hiç beklemediği birini buluyor: Sekiz senedir hapiste olduğu için görmediği kız kardeşi Fianna (Hazar Ergüçlü). Önce kız kardeşinin dönüşünü müthiş bir tehdit olarak algılayıp kapıyı yüzüne kapatmaya çalışıyor. Fakat anlıyoruz ki Fianna kapıdan kovsan bacadan girecek pervasızlıkta bir insan. Nitekim kırdığı camdan atlayarak Alannah'ın ve kendisini henüz görmesek de ağırlığını her an hissettiğimiz babalarının hayatına bomba gibi düşüyor. Ama hani Şemsi-i Tebrizi'yi anarak "Belki de hayatının altı üstünden daha iyidir" dedirtebilecek türden bir bomba bu.
Alannah beraber büyüdükleri bu sevgisiz, hatta şiddet dolu evde tek başına dine (bir de üzgün olduğunda avuç avuç ağzına attığı cipslere) tutunarak yaşamış yıllardır. Yapı olarak taban tabana zıtmış gibi görünen kız kardeşinin tetiklemesiyle onun içinde de bir zamanlar var olan asi genç kız uyanıyor ve birlikte hayati bir ortak paydada buluşarak ortalığı yakıp yıkıyorlar. Kısaca artık kötürüm olduğu için etrafına çok da fazla zarar veremeyen ama gölgesi bile kanlarını dondurmaya yeten babalarına (Kubilay Tunçer) olan nefretleri olarak özetleyebiliriz bu "ortak payda"yı. Daha fazla detay oyunun sürprizini kaçıracaktır, halbuki gerçekten heyecan ve sürpriz dozu hayli yüksek bir oyunla karşı karşıyayız.
Çolpan İlhan - Sadri Alışık Tiyatrosu & Piu Entertainment yapımı "Timsah Ateşi", Zeynep Anacan'ın çevirisi, Mehmet Ergen'in rejisiyle buluşuyor seyirciyle. Oyun 2019'da Edinburgh Tiyatro Festivali'nde sahnelendiğinde The Guardian'da hakkında "Feministler için Tarantino" başlığı atılmış. Zaten bu tanımdan ve Funda Eryiğit ile Hazar Ergüçlü'nün ellerinde testere, kan revan içinde çekilmiş fotoğraflarından ne tür bir intikam hikayesiyle karşı karşıya olduğumuzu tahmin etmek güç değil. Ama seyirciye epey güleceği, eğlenceli bir (arayla birlikte) iki saat vadettiğini eklemek lazım. Her zaman iyi bir oyuncu olan Funda Eryiğit'in sahnede daha da başka bir ışığa sahip olduğunu, mizah duygusunun çok yüksek olduğunu da. Yani bu oyun bu kadar güldürüyorsa bunda gözümüzün önünde dönüşüm geçiren Alannah'ta Eryiğit'in performansının payı büyük.
İlk kez tiyatro sahnesinde izlediğimiz Hazar Ergüçlü'yle de gittikçe acımasızlık dozunu yükselten iki kardeşte güzel bir uyum yakalamışlar. Önce yokluğu sonra varlığıyla olayın odağında bulunan sinir bozucu babada Kubilay Tunçer çok başarılı. Şiddet ve istismar mağduru iki kadının bu kez kurbandan çıkıp cellat rolüne büründüğü bir işi Mehmet Ergen'in bir intikam hikayesinden bu kadar kahkaha çıkaran rejisiyle izlemek beni (gördüğüm kadarıyla salondaki diğer seyircileri de) epey eğlendirdi. Tanıtım metninde dediği gibi "sürreal, grotesk bir kara komedi" ama içinde taşıdığı buz gibi gerçeklikle insanın içini bir ürpertmeyi de başarıyor.