Yağmur Kesiği
Kitap Adı : Yağmur Kesiği
Yazar : Uğur Yücel
Yayınevi : Can Yayınları
Tür : Öykü
Fiyat : 12 TL
Yazar : Uğur Yücel
Yayınevi : Can Yayınları
Tür : Öykü
Fiyat : 12 TL
Uğur Yücel'in kitabı Can Yayınları'ndan çıktı
Kitap Hakkında Uğur Yücel 1980'lerden itibaren kaleme aldığı öykülerini "Yağmur Kesiği" adlı kitabında topladı. Kuzguncuk’ta doğup büyüyen Uğur Yücel’in öyküleri, tamamen bu ruhu yansıtan nitelikte; İstanbul’daki bir balıkçı kasabasında geçen öyküler, her biri farklı dinden ve kültürden sayısız karakteri bağrına basıyor. Yahudiler, Ermeniler, Rumlar, Türkler ve her meslekten, her cinsten insan… Hepsi aynı şekilde acı çekiyor, aşık oluyor, yaşamak arzusuyla yoğrulup bükülüyor ve ölümle imtihanları her seferinde yürek burkuyor. Yağmur Kesiği, İstanbul’un eski sakinleriyle birlikte nasıl yaşlandığını anlatırken, Uğur Yücel’in şiirsel ve eşsiz cümleleriyle tam bir cümbüşe dönüşüyor.
İşte Uğur Yücel’in ilk kez kitaplaşan öykülerinden küçük bir bölüm:
“Bedros, ana kızı başbaşa bırakıp güneş batışını yakaladı hayalinde köprüaltında. Minarelerin kubbelerin ardı, mor kırmızı bulutlara boyanmıştı. Bir “yakalı” kondu masasına. Bedros bardağı yarılayacak şekilde döktü gırtlağına birayı. Bıyıklarını yalayıp şapırdandı. Sonra bir daha hiç konuşmayacakmış gibi kaskatı kuruldu sandalyesine. Görüntüye Sula’nın kızı girdi. İkisinin de yüzünü göremiyoruz. Ense tüyleri ürperdi Bedros’un bir kadın soluğu hissetti. Mazi usullacak söylendi Bedros’un saçlarına kısık ilaçlı bir sesle, “Ben seni çok hayal ettim biliyor musun?”
İkisi de öyle oldukları gibi kaldılar. Güneş gömüldü başka yarımkürelere.
Hayali bitti Bedros’un...”
İşte Uğur Yücel’in ilk kez kitaplaşan öykülerinden küçük bir bölüm:
“Bedros, ana kızı başbaşa bırakıp güneş batışını yakaladı hayalinde köprüaltında. Minarelerin kubbelerin ardı, mor kırmızı bulutlara boyanmıştı. Bir “yakalı” kondu masasına. Bedros bardağı yarılayacak şekilde döktü gırtlağına birayı. Bıyıklarını yalayıp şapırdandı. Sonra bir daha hiç konuşmayacakmış gibi kaskatı kuruldu sandalyesine. Görüntüye Sula’nın kızı girdi. İkisinin de yüzünü göremiyoruz. Ense tüyleri ürperdi Bedros’un bir kadın soluğu hissetti. Mazi usullacak söylendi Bedros’un saçlarına kısık ilaçlı bir sesle, “Ben seni çok hayal ettim biliyor musun?”
İkisi de öyle oldukları gibi kaldılar. Güneş gömüldü başka yarımkürelere.
Hayali bitti Bedros’un...”