Sevin Okyay
Ahmet Ümit’in polisiye edebiyatımızdaki yeri, araştırmacılığı bir yana, okurların ona olan ilgisi de inkâr edilemez. O okurların büyük kısmı da Ümit’in kahramanı Başkomiser Nevzat’ın hayranıdır. Gerçi arada başka kitaplar yazarak soluk alıyor, ama başkomiserin iyi polisliği (her anlamda), takipçiliği, cesareti, dahası İstanbul efendiliği onu Ahmet Ümit okurlarının gözbebeği haline getirmiş durumda.
Belki biraz bu nedenle, belki de yeni Başkomiser Nevzat kitabının bazı özellikleri dolayısıyla, “Yırtıcı Kuşlar Zamanı” her zamankinden de büyük bir ilgiyle karşılandı. Yazar, kahramanının sekizinci kitabı için “Belki de benim en hızlı okunan kitabım olacak,” diyor. Kitaba gösterilen ilgi de buna işaret ediyor.
Oysa o çoğu polisiye yazarı gibi yola bir kahramanla çıkmamış, o kahramana bağlanmadan romanlar, hikayeler yazmıştı. Aslında Başkomiser Nevzat da okurun karşısına ilk kez bir hikayeyle çıktı. Ahmet Ümit Nevzat’a ilk defa Yeni Yüzyıl gazetesinde hikayeler yazarak başladı. “Biliyorsun bütün polisiye yazarlarının bir kahramanı vardır,” diyor ve ekliyor: “Ama ben böyle düşünmüyordum. İlk romanlarımda yok. Fakat sonra Yeni Yüzyıl gazetesinde rahmetli Okay Gönensin isteyince yazdım. Ve çok büyük ilgi gördü.”
Sayfalardan ekranlara
Sahiden de öyle oldu. Önce televizyoncular ilgilendi. Uğur Yücel dizi yapmak istedi. “Karanlıkta Koşanlar” adlı bir dizi yaptılar. Türker İnanoğlu da aynı istekte bulundu. Başkomiserden esinlenerek televizyon ekranında yıllardır varlığını sürdüren “Arka Sokaklar”ı yaptılar. “Şeytan Ayrıntıda Gizlidir” diye bir dizi de çekilince, Ahmet Ümit Başkomiser Nevzat’ı roman kahramanı yapmak istedi ve “Kavim”i yazdı. “Kavim" ilk Nevzat romanı. Çok büyük ilgi gördü ve ben de Nevzat’ı sevmeye başladım.”
Nevzat'ı anlatan roman
“Yırtıcı Kuşlar Zamanı” sekizinci Başkomiser Nevzat kitabı. Böylece beş roman üç hikaye kitabı oldu. Okur onu sevmişti. “Kavim”den sonra Nevzat’ın hikayesini anlatmaya devam etti: “İstanbul Hatırası”, “Beyoğlu’nun En Güzel Abisi” ve “Kırlangıç Çığlığı”nın ardından, “Yırtıcı Kuşlar Zamanı” ile de Nevzat maceralarını beşlemiş oldu. Arada hikayeler de var. Bu sonuncu roman aynı zamanda günümüz Türkiye’sini de anlatıyor. “Uyuşturucu meselesi var işin içinde. Kirli polisler, kirli savcılar, kirli hakimler var. Ve aynı zamanda çürümüş bir toplum...”
Bu romanın öteki Nevzat romanlarından farkı da daha önceki kitaplarda Nevzat’ın doğrudan olayın içinde olmayışı. Daha önce ortaya çıkan bir vakayı çözmeye çalışan ve çözen Nevzat, bu kez en çok sevdiği iki kişinin, karısı Güzide ile kızı Aysun’un katillerini buluyor. Son kitabın diğer Nevzat kitaplarından farklı olan diğer tarafı da entrikanın merkezinde Nevzat’ın olması. “Çünkü onlar öldüğünde majör depresyona kapılmış. Uygulanan şok tedavisi nedeniyle de o dönemde ne yaptığını hatırlamıyor… Yani psikolojik gerilim yanı da olan bir kitap. Bu kitapta tarihi boyut yok, çıplak polisiye var. Benim belki de en hızlı okunan kitabım olabilir. Bu kitapta bir iskelet bulunuyor ve vaka birdenbire Nevzat’a bağlanıyor. Doğrudan Nevzat’ı anlatan bir roman bu,” diyor Ümit.
39'uncu kitap
Başkomiser, onu majör depresyona götüren acısını bir türlü aşamıyordu. Anlaşılan yeni bir Nevzat kitabı ile hayatının bu en büyük esrarını çözmek istemiş: “Hep aynı karakteri yazmak, bir yazar için ölümcül. Zaten ben hep aynı karakteri yazmıyorum, 'Yırtıcı Kuşlar Zamanı' benim 39’uncu kitabım. Nevzat kitapları da böylece sekizi bulmuş oldu. Diğerleri başka kitaplar ve böyle de olması lazım. Çünkü sürekli Nevzat yazarsam, yazmaktan sıkılırım. Bence seri karakterleri olan yazarların hepsi de aynı sorunu mutlaka yaşar. Yazar hep yeni hikayeler, yeni karakterler, yeni olaylar, yeni ortamlar yaratmak zorundadır. Bu ona hayat verir, yazmak için şevklendirir. Bir başka mesele de var; Nevzat’ı anlatacağım zaman konunun çok ilginç olması gerekiyor. Benim yazarken sıkılmamam gerekiyor. Dolayısıyla bu defa bu soruya yanıt verelim ve günümüz Türkiye’sini anlatalım dedim. Çok enteresan bir süreçten geçiyoruz. Ahlaken çöküyor, ekonomik, politik olarak çöküyor. Korkunç yani. Bu beni derinden etkiliyor bir yazar olarak. Bunu anlatmam, buna dikkat çekmem lazımdı. Bunun da en iyi yolu Nevzat. Çünkü biliyorsun, suçu anlatmanın en iyi yolu bir polisin hikayesidir."
Ahmet Ümit aslında bir İstanbul yazarı. Mekân olarak bu kitapta da gene İstanbul’dayız. “Kuştepe, Kurtuluş, Hazzopulo Pasajı, Beyoğlu, Sarıyer
dolaştığımız yerler. Ve Balat tabii, Nevzat’ın evi. Onu da şöyle anlatıyor yazar: "Elbette bir de Tatavla, onu yeniden hayata döndüren sevgilisi Evgenia’nın yeri.”
Demek ki şimdi sıra başka kitaplarda. Mesela neler, sorusuna Ümit'in yanıtı: “Yakın Türkiye tarihine dair bir şeyler düşünüyorum. Mütareke yılları. Yol ayrımı meselesi çok enteresan. Kuvayi Milliye’de hep birlikte mücadele etmiş insanların birbirlerinden ayrılmaları. Yakın tarihimizin anlatılması lazım, bence çok kıymetli. “
Demek ki, İttihat ve Terakki’yi anlattığı “Elveda Güzel Vatanım”da olduğu gibi yoğun bir araştırma dönemi başlıyor. Ahmet Ümit, bu araştırmaların, kullanılan ayrıntıların romana gerçeklik duygusu kattığını düşünüyor: ”Ben bir İstanbul yazarıyım ve şehrin sadece bugününü değil, geçen yüzyılı, mümkünse Roma dönemini de anlatmak isterim. Bunlar çok önemli çünkü o anlatılarla şehri ortaya çıkarıyorsun. Edebiyat bize yepyeni bir dünya armağan ediyor. Edebiyat dünyasındaki İstanbul elbette ki o İstanbul değil, o bir edebi İstanbul.”
"Yırtıcı Kuşlar Zamanı"
Ahmet Ümit
Yapı Kredi Yayınları
Fiyatı: 213 TL
Polisiye