Milliyet Sanat »Milliyet Kitap » » Manguel’den Dink’e
Aralık 2013
Alberto Manguel "Okumalar Okuması"nda, kişisel deneyimin kitapları, kitapların kişisel deneyimi zenginleştirdiği ve dönüştürdüğü yaratıcı bir okuma nasıl olur sorusuna cevap arıyor.
"Okumalar Okuması"
Alberto Manguel
Çev: Sevin Okyay
Yapı Kredi Yayınları
Fiyatı: 25 TL
DENEME
Gündemi, teknolojinin düşünce dünyasındaki rolünü her zaman araştıran, sorgulayan bir yazar Alberto Manguel. İnternete ve sayısal ortamlardaki yazın üretimine de uzak durmuyor. Diyor ki, “İnternette denemeler, bloglarda iletilen şiirler, elektronik olarak yayımlanan kitaplar, editörler ile kitap satıcılarını es geçmeye başladı. İnteraktif romanlar, yazarlık düşüncesinin ta kendisini sorguluyor.” Bu cümleler yazarın "Aziz Augustinus’un Bilgisayarı" başlıklı denemesinden alınma. Denemenin yer aldığı kitap “Okumalar Okuması”, YKY etiketiyle ve Sevin Okyay’ın, yıllar içinde tamamlayabildiği, incelikli ve nitelikli çevirisiyle raflarda yerini aldı.
“Okumalar Okuması”, her şeyden önce, okumakla yazmakla ilgisi olan herkesin, müthiş bir kıskançlıkla okuyacağı bir kitap. Lafı evirip çevirmeden söylemek isterim; kitaptaki çoğu denemenin çoğu satırından sonra “Eğer Alberto Manguel bir okursa, ben neyim peki?” diye soruyor insan. Ama bu kıskançlık, kısa sürede yerini yeni meraklara, yeni arayışlara ve yeni okuma deneyimlerine bırakıyor. Manguel’in denemelerindeki hava, bilgiçlikten uzak, bilgiyi paylaşma isteğine yakın duruyor çünkü.
Hoş sohbet amca gibi
Üç sayfalık önsözüyle bile insanı üç gün düşünmeye sevk eden kitap şu cümlelerle başlıyor: “Hemen hemen diğer bütün kitaplarımın olduğu gibi bu kitabın da konusu okumak, yaratıcı etkinliklerin en insani olanı. Özümüzde okuyan hayvanlar olduğumuza ve okuma sanatının en geniş anlamıyla türümüzü tanımladığına inanıyorum. Bu dünyaya her şeyde anlatı bulmaya niyetli olarak geliriz.”
İki noktaya dikkat çekmeli: ‘Yaratıcı etkinliklerin en insani olanı’ ve ‘her şeyde anlatı bulmaya niyetli olmak’. İşte Manguel, kitap boyunca böylesi noktaları okurun önüne getirerek, geniş bir düşünce alanı yaratmayı başarıyor. Manguel, okurunu ters köşeye yatırmaya, ona kibir bulaştırmaya niyeti olmayan, hani neredeyse mahalledeki hoş sohbet amca gibi aktarıyor bilgilerini. Böylece bir yanıyla okumalar okuması yaptıran kitap, bir diğer yanıyla da ‘deneme yazını’ konusunda ders niteliği taşıyor.
Politik duruş
"Hakikatin Israrı" başlıklı denemesiyle Hrant Dink’e de selam duran Alberto Manguel’in, Sokrates ile perçinlediği bu konudaki yorumu önemli: “Hrant Dink her ciddi gazetecinin, her dürüst entelektüelin, kendine saygısı olan her yurttaşın istediğinden fazlasını istemiyordu: Hakikatin kabul edilmesini.” Dink’in ‘samimiyet’ vurgusundan yola çıkarak “Hakikati arayan kişi susturulabilse de, samimiyeti nihayetinde yalanı ortadan kaldıracaktır,” diyen Manguel, sadece bu denemesinde değil, okuma edimiyle bütün ilişkisinde politik duruşunu da sergiliyor.
Kitabın "Borges" bölümleri oldukça heyecan verici. En azından kişisel okuma notlarım bu bölümlerde daha da yoğunlaştı diyebilirim. Ama “Okumalar Okuması”nın bir güzelliği de burada; bir başka okur, başka bölümlerin heyecanına kapılmış olabilir. Gerçek okurun da istediği bu değil midir? ‘Okur ailesi’nin genişlemesi ve sayısız sohbet başlığı oluşması. Eminim ki, önümüzdeki günlerde “Okumalar Okuması”nın sayfalarından taşan sohbetlere tanık olacağız çevremizde. Önsözle başladık, öyle bitirelim: “Kelimeler bize, bir toplum olarak dünyanın ne olduğuna inandığımızı gösterir,” diyor Manguel. Sahi, biz dünyanın ne olduğuna inanıyoruz?
“Okumalar Okuması”, hiç şüphesiz, son yıllarda okumak ve yazmak üstüne okuduğum en etkileyici kitaplardan biri.