Milliyet Sanat »Milliyet Kitap » » Kiremitçi’den bu sefer de festival cinayetleri
Ağustos 2023
Tuna Kiremitçi üçüncü kitabı 'Tehlikeli Şarkılar'da genç müzisyenleri, festivalleri ve bu mekânlardaki cinayetleri ele alıyor.
Başkomiserimiz Perihan Uygur, Tuna Kiremitçinin üçüncü kitabı “Tehlikeli Şarkılar”da sinirleri adamakıllı yıpranınca, Narkotik Şube Başkomiser Furkan’a su bardağı fırlatıyor ve zorunlu izne çıkartılıyor. Yanarca Rock Festivali’nin kurucusu ve yöneticisi Vefa Uslu ile yardımcısı Didem Ülgen vahşice öldürülünce, izni bitmeden Emniyet’e dönmekten kendini alamıyor. Gerçi ekibine, yani polisler arasındaki adlarıyla Bacılar Bölüğü’ne güvenir ama dosyayı önüne açıp soruşturmayı bizzat yönetmeyi de ister. Ceset sayısı artıp da amirleri Hilmi Kuzu, Perihan’ın okuldan dönem arkadaşı Azmi Kömürcü ile ekibinin onlara yardımcı olmasını isteyince de makamını boş bırakmamakta haklı olduğunu anlar.
Vefa ile Didem cinayetlerini, başkaları da izler. Bacılar Bölüğü de bu arada, başlıca şüpheliler arasında yer alan, çoğunlukla sakallı, sarıklı, beyaz cüppeli, “Burada festival olmayacak! Ahlâksızlığa izin vermeyeceğiz!” diye yumruk sallayan bir cemaatle tanışır. Adları, Saruhanağa Vakfı Cemaati, ‘Burada’ dedikleri yer de cemaatlerinin merkezinin bulunduğu Sapanca’dır. İlk şüpheli adaylarından biri de cemaatin bellibaşlı simalarından Süha Uslu’dur. Evet, festivali düzenlediği için öldürülen Vefa’nın kardeşi. Kimsesi olmayan çocuklar sıfatıyla, vaktiyle ikisini de vakıftakiler desteklemiş sonra Vefa, Saruhanağa Cemaati’nden ayrılmış.
Zekice benzetmeler
Tuna Kiremitçi’yi biliyorsunuz: Şair, müzisyen, roman yazarı. 2000’li yıllar başlarında yayınlanan “Bu İşte Bir Yalnızlık Var” (2003), “Git Kendini Çok Sevdirmeden”in (2002) başını çektiği sevilen çok satan, hayli olumlu eleştiri alan romanların ardından işi polisiyeye döktü. Aslında polisiyeyi emekliliğine saklamış ama Türkiye işte. Değişen koşullar insanların planlarını da değiştiriveriyor.
Kiremitçi’nin akıcı bir Türkçesi, zekice benzetmeleri, esprileri vardır. Perihan Uygur polisiyelerinde de öyle. Polisiye edebiyatımıza farklı bir renk kattığı tartışılmaz ki aslında hayli de renkli bir edebiyattır.
Gazete haberinden
Kiremitçi, Başkomiser Perihan’ı, Gizem Çetimen’in onunla yaptığı söyleşide böyle tanımlıyor: “Perihan; tecrübeli, teşkilâtta hürmet gören ve inatçı biri. Buna rağmen arada erkek polisler tarafından hafife alınsa da kitabında pes etmek yok. Asperger Sendromu teşhisi konmuş kızına ve bir otelde resepsiyon memuru olarak çalışan kocasına da derinden bağlı. Taze fasulye yemekten, Yeni Türkü şarkılarından ve ara sıra poligona gidip beylik tabancasıyla talim yapmaktan hoşlanıyor.” İlham kaynağı ise Tuna Kiremitçi’nin yıllar önce okuduğu bir gazete haberi. Ekibiyle birlikte İzmir’de elliden fazla cinayetin esrarını çözmüş bir kadın başkomiser üstüne. Habere eşlik eden fotoğrafta ise orta yaşlı, kendi halinde ve sempatik bir kadın varmış. Soruşturma yöntemleriyle olduğu gibi fiziğiyle de alıştığımız polislere benzemeyen Perihan böyle doğmuş. Uygur’un ekibinde daha öncesinden tanıştığımız uzun boylu, sert, sevdiği müzik de sert olan Ayla ile ekibe yeni katılan Hasret var.
Kitabı severek ve süratle okudum ama bir şeyi merak ediyorum. O şarkı sözleri acaba başka bir vesileyle de karşımıza çıkacak mı?