Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Milliyet Kitap » » Horowitz, Holmes’ü sevdi
Eylül 2015

Horowitz, Holmes’ü sevdi

Sevin Okyay
İngiliz yazar Anthony Horowitz’in, ikinci Sherlock Holmes kitabı da yayımlandı. Romanın kahramanları bir İngiliz dedektif ile bir Pinkerton ajanı.
"Moriarty"
Anthony Horowitz
Çev: Egemen Özkan
İthaki Yayınları
Fiyatı: 20 TL 
POLİSİYE
 
Okurlar ile izleyicilerin Sherlock Holmes’e doyamadığı bir gerçek. BBC1 dizisi “Sherlock” başta olmak üzere diziler, Guy Ritchie’nin “Sherlock Holmes” filmleri bir yana, Sir Arthur Conan Doyle dışında pek çok yazar bu emsalsiz dedektifin kahramanı olduğu, hatta olmadığı Sherlock kitapları yazdı. Bunların epeycesi de, "Büyük Fasıla" denen üç yıllık süreyi açıklama amaçlı kitaplardı. Doyle, daha ciddi eserler vermek için Sherlock Holmes’den kurtulmaya karar vermiş, Moriarty ile ikisini bir kavga sonucu İsviçre’deki Reichenbach Şelalesi’nden aşağı yuvarlayarak onlardan kurtulmuştu. Üç yıl sonra, dedektifimiz “The Hound of the Baskervilles / Baskerville’lerin Köpeği” ile geri döndü. Sonra da zaten cesedi bulunmamış olan kahramanımızın bu üç yıl boyunca ne yaptığını, nasıl geri döndüğünü açıkladı. Aslında okurlar kazan kaldırmıştı tabii, Sir Doyle’un da Holmes’den gelen paralara ihtiyacı vardı.
 
Doyle ailesinin izniyle
 
İngiliz polisiye/gerilim yazarı Anthony Horowitz’in diğer Sherlock yazarlarından farkı, ondan bir Sherlock Holmes kitabı yazmasını Conan Doyle terekesinin istemiş olması. Bu işbirliğinin sonucu, Horowitz’in “House of Silk / İpek Evi” (2011) oldu. Kitabın başlıca karakterleri Watson, Holmes ve Moriarty’ydi. “House of Silk” çok beğenildi, bir Holmes kitabının bütün özelliklerine sahip olduğu söylendi. Yazar ikinci bir kitap yazdı: “Moriarty / Moriarty: Sherlock Holmes Öldü Karanlık Geri Döndü”. Bu sefer Holmes ölü, Watson ortada yok. Onların yerini, Holmes olmaya özenen dedektif müfettiş Athelney Jones ile Pinkerton Ajansı’nda çalışan Amerikalı Frederick Chase almış. İki adam, Amerika’nın başına dert olmuş ve şimdi de Londra’da Professor James Moriarty’nin suçlu ağını devralmak isteyen gangster Clarence Devereux’nun peşine düşüyorlar. Jones daha önce Holmes hikâyesi “The Adventure of the Six Napoleons”un beceriksiz polisi olarak karşımıza çıkmıştı. Burada da Chase ile, Reichenbach Şelalesi’ne bağlı bir derede bulunan cesedin başında tanışıyor.
 
Moriarty’ye gelince: “Sherlock” dizisinde kapalı havuzda lazerle silahlanmış olarak Holmes ve Watson’ı (Benedict Cumberbatch ile Martin Freeman) tehdit edişini unutmak zor. Aktör Andrew Scott, zaten ender olarak ortaya çıkan Moriarty’nin gözden kaçabilecek kötülüğünü burada somut hale getirmişti. Ritchie’nin filmi “Sherlock Holmes: A Game of Shadows”da (2011) ise, Holmes ile Watson’ın (Robert Downey Jr. ve Jude Law) canına susamış profesörü Jared Harris oynuyor. Sir Doyle onu daha sık kullansaymış keşke, okurların Moriarty’ye de neredeyse Holmes kadar ilgi duyduğu anlaşılıyor. Horowitz de bundan yararlanmasını bilmiş.
 
Hem Sherlock'ta hem Bond'da
 
Yazar ikinci kitabında bir adım daha ileri gitmiş. 1890’lar Londra’sını sanki orada yaşıyormuşuz gibi görmemizi, hissetmemizi sağladığı gibi, Amerika’nın fena halde ‘hard-boiled’ temsilcilerini ve o ‘noir’ havayı da Chase sayesinde işin içine dahil etmiş. Holmes’e layık ayrıntılar, dahice buluşlar da eksik değil ama Horowitz Sir Arthur Conan Doyle’un romanları ve hikâyelerinden eksik olmayan mizahı ya yakalayamamış, ya da belki böyle bir niyeti yoktu. Öte yandan, “Moriarty”nin sonunda bize enfes bir sürpriz de hazırlamış.
 
Horowitz, aynı zamanda Ian Fleming terekesinin siparişiyle yeni Bond romanları yazan yazarlardan biri. “Trigger Mortis” okuru, 1950’lerin sonuna götürür ve James Bond’la heyecanlı bir maceraya atılmasını sağlar. Genç okurları hedef alan “Alex Rider” ve “The Power of Five” serileri; senaristi olduğu BAFTA adayı “Foyle’s War” dizisi ile de tanınan Horowitz’in “Moriarty”si, özellikle Holmes hayranlarının ilgisini çekecek bir kitap.