Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Milliyet Kitap » » Erbulak'ın üçlemesinin son kitabı
Aralık 2013

Erbulak'ın üçlemesinin son kitabı

Sevin Okyay
Ayşe Erbulak, "Çok Şekerli Ölüm" ve "Limoni Ölüm" kitaplarının ardından yazdığı “Ödüllü Ölüm” ile "Hafiye Karılar" üçlemesine noktayı koydu.
"Ödüllü Ölüm"
Ayşe Erbulak
Destek Yayınları
Fiyatı: 17 TL
POLİSİYE
 
Ayşe Erbulak, meşhur bir babanın, Altan Erbulak’ın kızı, Sevinç’in kardeşi, Dağhan’ın annesi diye anılmaktan polisiye romanları sayesinde kurtuldu. Oysa hep faal olmuştur, televizyonda, tiyatroda çalışmış, müzikle, basınla ilgilenmiştir. Tiyatro oyunculuğunu da halen sürdürüyor. Ancak kimseyle akrabalığı öne sürülmeden kendi adıyla anılma hakkına bu seriyle kavuştu. O adı edinmek için de az uğraşmadı. Anne Altan ile baba Altan’ın kızı Altan olarak doğmuştu, 16 yaşına gelince adını değiştirdi, Ayşe oldu.
 
"Hafiye Karılar" serisinin ilk kitabı olan “Çok Şekerli Ölüm” bizi onun iki kahramanıyla tanıştırmıştı. “Limoni Ölüm”de onları biraz daha iyi tanıdık. Gerçi “Ödüllü Ölüm”ün sonunda Meral ile Zeynep’in arkadaşlıklarına ilişkin her sorun halledilmiyor, her şey aydınlığa kavuşmuyor ama bizim içimizde onların hafiyelikleri bitmiş olsa da arkadaşlıklarının devam edeceğine ilişkin kuvvetli bir his var.
 
Aksi bir kadın
 
Erbulak’ın kadın hafiyeleri, yazarın biraz kendisini hatırlattığını söylediği Zeynep ile, kırk yıllık arkadaşı Nalan Karsan’dan nerdeyse birebir kopyaladığı Meral. Zeynep yazarı gibi neşeli, hareketli, olduğu yere çakılıp durmayı sevmeyen, tahlikeden de pek kaçmayan renkli bir kadın. Babadan yana zengin sayılır, rahmetli kızlarına şehir dışında bir tekstil fabrikası bırakmış. Zeynep’in bu taraklarda bezi olmadığı için fabrikayı ablası Ayşe yönetiyor, oradaki büyük evde de annesiyle birlikte oturuyorlar. Zeynep Hanım ise, İstanbul’da Meral’le birlikte dedektiflik yapıyor.
 
Meral’e gelince, çok sevdiği kocasını bir kazada kaybetmiş, aynı kazada yatalak kalmış. Evden neredeyse hiç çıkmıyor, bilgisayarının başında oturuyor. ‘Black Hacker’ unvanı sayesinde, zaman zaman da arkadaşlarının (özellikle ‘Lord’ takma adlı meçhul birinin) yardımıyla giremeyeceği hesap, açamayacağı dosya yok. Med Cezir Dedektiflik Bürosu’nu kurduklarından beri yateneğinden çok yararlandılar. Çözülmez sanılan cinayetleri biraz da bu sayede çözdüler. Meral’in Bebek’te salonu Boğaz’ı gören ber evi var. Ev on yıldır onda ama sahibi olan babasıyla hâlâ dargın. Meral, hayli aksi bir kadın. Kendi deyişine göre, aptallara tahammülü yok.
 
Sanat dünyasının cinayetleri
 
Serinin üçüncü kitabı olan “Ödüllü Ölüm”de önce, herkesin çok sevdiği baş koreograf Reyhan Reagan, çatı katındaki evinde zehirlenerek ölür. Kocası Edward, olaya intihar gözüyle bakan polisle aynı fikirde olmadığı için Med Cezir Dedektiflik Bürosu'na başvurur. Sonra tiyatro dünyasının bir numarası Ergün Akman'ın ölümü onu izler, bir dostunun evinin arka bahçesinde ölü bulunur. Akman’ın ölümü üzerine karısının hiçbir tepki göstermeyişine dikkat eden polis ilk olarak ondan şüphelenir. Derken müzisyen Selim ve karısı Hatice Alkan, çok önemli bir ödül jürisinin iki yıldır başında olan Arzugül’ü ziyaret ederler. Amaçları, Salim’i jüriye alması için onu ikna etmektir. İnce bir tehditte bulunmaktan da kaçınmazlar. Arzugül onlar gittikten sonra, Gösteri Sanatları Ödülleri jürisinin listesine bakarken, arkadaşı Arman’ın öldüğünü öğrenir. Bir hafta içinde jüriden iki kişi ölmüştür. Onları bir de üçüncüsü izler. Televizyon Genel Müdürü Tarık Gürhan, yalısında ölü bulunur. O da jüridendir...
 
İşte "Ödüllü Ölüm" sanat dünyasını sarsarak böyle başlıyor. Ayşe Erbulak’ın da yakından tanıdığı bir dünya. Karakterler sonra da hafiyeleri, biraz da olaylara bakan polis Deniz’in yardımıyla esrarı çözmeye girişirler. Biz de Erbulak’ın akıp giden ve bana nedense hep neşeli gelen üç kitaplık dizisinin sonuna kadar bir solukta böyle geliyoruz. Umarız Erbulak dizisini bitirse de, polisiyeden uzaklaşmaz.