Milliyet Sanat »Milliyet Kitap » » Deli mi, velî mi?
Şubat 2018
Yusuf Karakaya kitabında Yozgat’ı, ilçelerini ve hatta köylerini gezerek orada gördüğü hikayeleri aktarıyor.
Bizim tarihimizde ‘velî’, Batı tarihinde ‘aziz’ denilen kişilerin rolü büyüktür. Fuat Köprülü, Ömer Lütfi Barkan ve Ahmet Yaşar Ocak’ın
akademik araştırmaları bu mistik kişiliklerin tarihinde ne kadar etkili olduğunu gösterir. Modern zamanlarda azalmış da olsa etkisi ve önemi hâlâ devam ediyor. Öğretmen Yusuf Karakaya’nın “Delisinden Velîsine Yozgat” adlı kitabının kısa sürede üç baskı yapmış olması, konunun hâlâ ne kadar ilginç olduğunu gösterir. İslam öncesinde mistik şamanlar, İslam döneminde velîler veya Şaman mistisizminin devamı olarak velî kabul edilenler hayli yaygındır. Tarihte ve zamanımızda bir kısmı gerçek tasavvuf-tarikat kademelerinde yetişmiş ama bir kısmı da herhangi bir tasavvuf eğitimi olmadan sezgi ve cezbeleriyle ahali tarafından ‘velî’ muamelesi görmüştür. Öyle ki bunların içinde ‘arak’ içerek ‘cezbe’ye gelenler, hatta Bursa ve Rumeli’nin fethinde büyük yararlıklar gösterenler vardır.
Tasnif etmek kolay değil
Öğretmen Yusuf Karakaya kadim dostumdur. Her zaman okumaya ve araştırmaya büyük ilgi duydu. Öyle olmasa böyle kitabı yazamazdı. Şu satırları kitabından aktarıyorum: “Araştırma ilerledikçe, cemiyet olarak devamlı dışladığımız, onlarla alay ettiğimiz, horladığımız ve ‘deli’ diye tavsif ettiğimiz insanların pek çoğunun Allah dostu, bizlere yol gösterici abidevi birer ‘velî’ oldukları ortaya çıktı. Pek çoğu ‘meczup’ olup halk içinde ‘keramet’ denilen hallere sahiptiler. Hâl böyle olunca bu sefer de delilerin ‘meczup’ mu, ‘mecnun’ mu yoksa ruh hastası mı olduğunun kategorilere ayrılmaları gerektiği kanaatine vardım.”
Dört bin kilometre yol kat ederek Yozgat il sınırları içinde yaşayan veya yakın zamanda yaşamış olan ‘deli’ ve ‘velîler’e ait anlatımları kayda geçiren Karakaya’nın kendisi şunlar deli, şunlar velî diye bir tasnif yapmıyor, okurun takdirine bırakıyor.
Karakaya’nın yazdığına göre, bunların çoğu trafik kazasında hayatını kaybetmiş; sebebi belli… Yazarın özellikle ‘deli’ denilenlerle alay etmenin, onları aşağılamanın, horlamanın ne kadar yanlış olduğunu anlatması önemlidir. Bilimsel-psikiyatrik anlamda akıl ve ruh hastalığı olanlar bulunduğu gibi ‘deli’ mi, ‘velî’ mi olduğu pek belli olmayan ‘meczuplar’ da mevcut. Karakaya’nın kitabından bir dörtlüğü buraya alıyorum: “İbret için gönderilmiş dünyaya / Deli midir, velî midir, bilinmez / Mendil sallar hem güneşe hem aya / Mürşitlerin eli midir bilinmez”
Travma, büyü ve nazar
Psikiyatri açısından sanırım en önemlisi, akli dengesi yerinde olup hayatın bir döneminde ‘deli’ olanlardır. Karakaya’nın kitabında düzgün giyimli, kravatlı, tıraşlı bir gencin fotoğrafı ve hikayesi var: Mustafa Çıtak… “Yiğitliğin, mertliğin ve dürüstlüğün simgesi bir insan.
Değil namerde, merde dahi minnet etmeyen bir karakter. Yiğitliğinin doruğunda akli dengesi bozuluyor…
Kimilerine göre, Türk insanının kültür yapısında var olan ‘nazar’dan, kimilerine göre ise Türk insanının kültür yapısında var olan ‘büyü’den.” Mustafa Çırak bir kıza âşık olmuş, evlenmeyi kararlaştırmışlar. Bu sırada ağabeyi Kemal Çırak vefat ediyor. Kemal’in genç dul eşi ile Mustafa’nın evlendirilmesine aile meclisinde karar veriliyor… “Zoraki bir evlilikten dolayı ve ağabeyinin ölümüne de çok müteessir olması Mustafa’nın akli dengesinin bozulmasına neden oluyor!” Belli ki zavallı Mustafa üst üste gelen ağır travmalara dayanamamış. Ama yaptığımız
yanlışları sorgulamak folklorik kültürde zayıftır, onun yerine “Nazar değdi,” deniliyor veya “Büyü yaptılar!”
Karakaya’nın kitabını okurken bazen bu insanları çok sevimli buldum, tebessüm ettim... Bazen dramlarından derin üzüntü duydum. Kitap herhalde hem psikiyatri bilimi için hem folklorik kültür araştırmaları için çok önemli verilerle dolu. Yusuf Karakaya’yı bu önemli bulguları kaybolmaktan koruyup kayda geçirdiği için kutluyorum. Karakaya’nın “Ayakta Kalan Köy Odaları” adlı araştırması da geleneksel-tarımsal toplumdaki oda kültürü ve hatta yerel mimari bakımdan önemli tespitler içeriyor