Milliyet Sanat »Milliyet Kitap » » Bir tarihçinin hayat hikayesi
Ekim 2014
Yozgat'ta küçük bir Orta Anadolu kasabasında doğup adını, yaptığı birbirinden kıymetli çalışmalarla duyuran Ahmet Yaşar Ocak, yetiştiği kültür ortamını, hocalarını ve üzerinde yıllarca titizlikle çalıştığı konuları bu hatıratta anlatıyor
"Arı Kovanına Çomak Sokmak"
Prof. Dr. Ahmet Yaşar Ocak
Timaş Yayınları
Fiyatı: 26.50 TL
Nehir Söyleşi
Yaşayan en saygın tarihçilerimizden Prof. Ahmet Yaşar Ocak’ın hayat hikâyesi, “Arı Kovanına Çomak Sokmak” adıyla yayımlandı. Haşim Şahin’in Ocak’la yaptığı, son derece ayrıntılı ve başarılı nehir söyleşi bu. Bir Anadolu çocuğunun, Anadolu’nun küçük bir şehrinden yola çıkarak uluslararası akademik kariyere ulaşmasının son derece enteresan ve derslerle dolu hikayesi. Prof. Ocak’la hayat yolculuğu yaparken birçok saygın bilim adamıyla da karşılaşıyorsunuz.
Ahmet Yaşar Ocak, benim ilkokuldan sınıf arkadaşım; diyebilirim ki en iyi anlaştığım, en yakın arkadaşım. İkimiz de okumayı ve tarihi çok severdik. Ocak’ın satırlarını okumak benim için de hatıralarımı tazelemek oldu. O Yozgat İmam Hatip’e, oradan Yüksek İslam Enstitüsü’ne, ben liseden İstanbul Hukuk Fakültesi’ne gittik ve yollarımız ayrıldı ama dostluğumuz devam etti. Sonra o İstanbul Edebiyat’ta tarih bölümünden de mezun oldu.
Örnek bir hoca
Kitapta beni en çok etkileyen olaylardan biri, büyük tarihçilerimizden merhum Prof. Nejat Göyünç’ün bir davranışıdır. Ocak, tarih bölümündeyken Prof. Göyünç ona asistanlık tavsiye ediyor. İlahiyat eğitimi sebebiyle eski Türkçe, Arapça ve Farsça gibi tarih için son derece gerekli disiplinlere vakıf olan Ocak’taki ‘ilim adamı’ tabiatını da teşhis etmiş demek ki! Ocak, mezuniyetten sonra Osmaniye İmam Hatip’e meslek dersleri öğretmeni olarak atanmış. Bir gün Prof. Göyünç’ten mektup alıyor, “Hacettepe’de tarih bölümü açıldı, asistan sınavlarına katıl,” diye. Ocak, sınavlara katılıyor ve kazanıyor. Prof. Göyünç, Ocak’ın akademik kariyerine katkıda bulunmak için kalkıp İstanbul’dan Hacettepe’ye geliyor!
Prof. Göyünç, nasıl örnek bir bilim adamıydı, görüyor musunuz? Prof. Ocak, kendisine emek vermiş bütün bilim adamlarının yüzünü ağartan bir tarihçi oldu!
Osmaniye ilçesinde Ocak’ın bir gözlemini zikretmeden geçemeyeceğim. Şehrin öğretmen, savcı, avukat, hakim ve bürokrat gibi ileri gelenleri akşamları Şehir Klubü’nde toplanıp eğleniyorlar, kağıt oynuyorlar, vakit öldürüyorlar! Okuyacakları bir şey olmadığı gibi aile hayatları da böyle! Yozgat’ta da böyleydi! Bizim 'okumuş' sınıfımızın entelektüel düzeyi!
Ahmet Yaşar Ocak’ın master tezi “Osmanlı İmparatorluğunda Zaviyeler, 15.-17. Yüzyıl”dır. Master çalışması yaparken Ocak, sosyoloji ve iktisat bölümlerinde dersleri takip ediyor. Prof. Ocak, “Türk tarihçiliğinin özellikle kültür ve düşünce tarihçiliği yönünün zayıf olduğunu o dönemde fark ettiğimi zannediyorum,” diyor ve bu tarafa yöneliyor. İlahiyat formasyonuna sahip olması bu yönelişini güçlendiriyor.
Tarih bilimine 212 imza
Ocak’ın bu satırlarını okurken onun, tarihçiliğimizde bir ilkleri oluşturan “Osmanlı Toplumunda Zındıklar ve Mülhidler” ve “Osmanlı İmparatorluğunda Marjinal Sûfîlik: Kalenderiler” gibi şaheserlerini hatırlamamak mümkün değildir. Osmanlı din ve tasavvuf tarihine yönelen Ocak’a, Prof. Göyünç, bu sahanın en büyük isimlerinden İrene Melikof’u tavsiye ediyor.
Yozgat’ta Osman Paşa Tekkesi olarak bilinen türbenin aslında 13. asırda Şerafettin İsmail Emirci Sultan’a ait olduğunu tespit eden ve türbedardan bavul dolusu belgelerini edinen Ocak, Strazburg Üniversitesi’nde İrene Melikof’un gözetiminde bu konuda doktorasını yapıyor.
Sonrası, Prof. Ahmet Yaşar Ocak’ın imza attığı, Türkçe ve Fransızca, 192 akademik makale, tebliğ ve ansiklopedi maddesi... 13 müstakil akademik kitap... 7 akademik kitap editörlüğü! Tarih bilimine 212 imza demektir bu.
Ben Ahmet Yaşar Ocak’ı daima Fuat Köprülü’nün 'hayr’ül halef'i olarak görürüm. Onun açtığı tarihçilik dalını son derece geliştirdi, yayınlarıyla tarihçiliğimizin uluslararası akademik düzeyini yükseltti.