"Tarih bilmeden gezeceksen hiç gezme"
Ceyda Ulukaya
Ayhan Sicimoğlu, seyahat maceralarını konu eden yazılarından oluşan “Hastasıyım” kitabıyla okurun karşısında. “Hastasıyım: İtalya”, “Hastasıyım: Yunan Adaları” şeklinde devam edecek bir serinin ilki olarak tasarlanan kitapta 25 ülkeden yazıları yer alıyor. Sicimoğlu ile seyahat tutkusunu, gezmenin olmazsa olmazlarını, çok gezmenin bünyesinde yarattığı değişimi konuştuk...
Gitmediğiniz ülke kaldı mı?
Vardır tabii, Afrika’da birkaç ülke vardır. Türki Cumhuriyetler’in bir kısmı var, gitmem lazım. Bir yere gideceğim zaman oturup çalışıyorum. Bilmeden bir yere gitmem, hakkında her şeyi okurum.
Seyahat isteğiniz nasıl başladı?
Doğuştan galiba, annem babam da öyleydi. Genetik bir şey belki. Merak işi. Yaşamı uzatma isteği olabilir. Tekdüze bir hayat, hayatı kısaltıyor çünkü. Bir ayın en az yarısı mutlaka şehir dışında geçiyor.
Zamanla arttığı ya da azaldığı oluyor mu bu isteğin?
Yoruluyorum seyahat azalınca. Beni canlı tutan herhalde o olsa gerek. Evde oturduğumda yorgun hissediyorum.
Seyahat öncesi ya da sonrasında ritüelleriniz var mı?
Öncesinde bilgi alırım, sonrasında yapmam gereken bir şey var, onu yapmıyorum. Gittiğim yerlerin adresleri, lokantaların, şeflerin isimleri vesaire bunları not almam lazım. Aslında bu seyahat yazılarının bu konuda yardımı oldu. Mesela bir Çin yazdım. Çin Seddi’ne gitti iş. Yazmaya başlıyorum, ana fikri unutuyorum, başka yere geçiyorum, İlber Ortaylı gibi. Bazen gelir bana, “Ayhan Sicimoğlu Türkiye’nin en enteresan adamı” diyerek...
İyi gezgin olmanın formulü ne?
İyi bir gezgin olmanın A’sı meraktır. Sonrası, turistlere hazırlanan tuzaklardan uzak duracaksınız. Siz mesela İstanbul’da yaşayan biri olarak Galata Kulesi’nde dansöz izlemeye gittiniz mi? Gitmediniz. Size değil çünkü, turistler için yapıldı. Oraya gidenler de bizim her gün onu yaptığımızı zannediyor. Yurt dışında da var aynı şey. Mesela Arjantin’e gittik, çekim yapacağız, Arjantin’de tango izlemek istiyorum. “Ayarlandı” dediler. Bir otobüs geldi, içinden bir ton Çinli, Japon turist çıktı. Bir sinema salonuna götürdüler, masada oturup tango izleyeceksiniz. Yahu ben ne yapacağım bunu? Hakiki tango istiyorum ben. Bir Arjantinli gidip orada tango izlemiyor. Sinirlenip çıktım. Ertesi gün çok hoş bir kız geldi, “Ayhan Bey merhaba, ben Ankara’dan Pelin” dedi. Arjantin’de en iyi tangocu Türk kızı çıktı... Kocası Arjantinliymiş. Amerika’da master’da tanışmışlar filan. Ama orası, Arjantinlilerin geldiği gerçek bir tango kulübüydü sonuç olarak.