Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Milliyet Kitap » » Bir ülke, bir ev, bir ağaç
Kasım 2018

Bir ülke, bir ev, bir ağaç

Solmaz Kâmuran’ın yeni romanı; 20. YY. başında Edirne’de üç farklı kökenden ailenin dramatik hikayesini ve dönemin Türkiye’sini anlatıyor.

Buket Öktülmüş

 

Bir ülkede ve haritadaki noktalı çizginin şu ya da bu tarafında doğmuş olmak rastlantısal bir durumdur. Ama işte bütün bunlar kişinin kaderini belirleyen asıl meselelerdir. Kişinin, yaşayacağı hayatta belirli şeylere ulaşmasının mümkün olup olmaması o rastlantısal doğum yerine bağlı kalacaktır. Harita üzerindeki o rastlantısal nokta, her kişiye bir tarih ve bir kalıtım aşılar –ve tabii kaçınılmaz olarak bu nedenle sempati ya da nefret biçimleri aktarılmış olur.” 

 

Bu sözler Canan Tolon’a ait. Kendisi ile yapılan bir röportajdan, Solmaz Kâmuran’ın Edirne-İstanbul-Paris üçgeninde geçen yeni romanı “Ceviz Ağacı”nın ruhu ile neredeyse birebir örtüştüğü için alıntıladım. 

 

Romanda, rastlantısal durumların belirlediği kaderlere sahip pek çok kişi; etnik kökeni farklı üç eski tip geniş aile, nice hayallerin beslediği umutlar ve özenle yapılmış bir ev ile bahçesinde yer alan görkemli ceviz ağacının hikâyesi, adı-sınırları-yönetim biçimi değişse de çalkantısı hiç kesilmeyen bir ülke zemininde anlatılıyor. Bir ev, yuva olabilir.  Yuva olmasa dahi bir dünyadır. En azından içinde yaşayan kişi ya da kişilerin sembolü durumundadır. Peki, bir evi yuva yapan nedir?

 

Geçmişin gölgesi Yazar, sanki bu soruya cevap verirmişçesine italik dizili sayfalarla başlatmış romanını. Uzun uzadıya anlatmış ‘ev’i ‘yuva’ kılan faktörleri. İşte onlardan biri: 

 

“Salt dekor da yetmez evin ev olmasına… Büyük olması yetmez, küçük olması yetmez… Çok uzaklara gittiğin zaman bile; çekim alanının dışına çıkamayacağın bir mıknatıs olması gerekir…” 

 

İşte bu mıknatıstır acı olaylarla yüklü geçmişin koyu gölgesine ve Paris-Edirne arasında uzanan kilometrelerin toplamına bakmaksızın Garo Sevag’ın yollara düşmesine yol açan. Büyük dedesinin inşa ettiği evin kapısını çaldığında, aslen Rusçuklu Saliha Hanım’dır ona kapıyı açan. Evin üçüncü kuşak sakini... 

 

Yaşlı bir ağaç gibi köklenmiştir Saliha Hanım, temel taşından başlayıp en ince detayına dek mücevhermişçesine ince ince işleyip evi ortaya çıkaran Arto Usta’nın kendi ailesi için yaptığı mekânda. 

 

‘Toprağın sahibi’ Saliha Hanım’a ilham veren, güçlü kökleri ile dünyanın merkezine uzanan bahçedeki ‘ceviz ağacı’ olmuştur belki de kim bilir? Çok esnek, sağlam, gölgesi hiçbir ağacın gölgesine benzemeyen, heybetli bir ağaçtır bu ve Saliha Hanım’a göre, “Toprağın sahibi bu ev değil, o yaşlı, kadim ağaçtı.” Kitapları pek çok dile çevrilen, ayrıca onlarca kitabı Türkçeye kazandıran Solmaz Kâmuran’ın kalemi de ceviz ağacı gibi, güçlü ve verimli. Çevirdiği sayısız kitabı saymasanız dahi bu böyle. 

 

Son romanı “Ceviz Ağacı” ise insanın boğazında tıkanıp kalan bir yumru etkisine sahip. Acı bir tat bırakıyor. Derin bir hüzün içeriyor. Giderek tek tipleşen, çok renkliliğini, çok sesliliğini, zenginliğini, hatta ağaçlarını dahi kaybeden; neredeyse pul pul dökülen hayatlarımıza yakılmış bir ağıt gibi.

Etiketler: