50 Yıl Sonra, Yeniden
A.ÖMER TÜRKEŞ
Çağdaş Türk edebiyatının yaşayan klasiklerinden birisi de hiş şüphesiz Füruzan’dır. 1972 yılında yayımlanan “Parasız Yatılı” öykü kitabıyla -çok genç yaşta- büyük bir çıkış yakalamış, ardından gelen -hikaye, roman, şiir, anı, gezi, oyun türünden- eserleri ile edebiyatımızda kalıcı bir yer sağlamıştı. Füruzan, ilk kitabından yaklaşık 50 yıl sonra yeni bir öykü kitabı ile okurlarıyla buluştu. Yeni kitabına değinmeden önce, gerek edebiyat tarihimiz gerek kendi tarihim açısından özel bir yere sahip olan Füruzan’ı genç okurlara tanıtmakla başlamak istiyorum. Füruzan ya da asıl adıyla Feruze Yerdelen, Balkan göçmeni bir ailenin kızı olarak İstanbul’da dünyaya gelmişti. Maddi zorluklar yüzünden ilkokulu beş farklı okulda okumak zorunda kaldı ancak babasının vefatı dolayısıyla orta eğitimini tamamlayamadı. Buna karşılık okumaya ilgisi uyanmıştı. İlk gençlik yıllarında şiirler ve kısa öyküler yazdı, konservatuvar, tiyatro ve radyoculuk dersleri aldı. 1950’li yıllarda tiyatrocu olmak istiyordu ama ilk öyküsü “Olumsuz Hikaye”(1956) Seçilmiş Hikâyeler Dergisi’nde yayımlanınca tümüyle edebiyata yöneldi. Öyküleri Türk Dili, Yenilik ve Pazar Postası gibi dergilere kabul edildi. Füruzan’a göre ilk dönem ürünleri ‘bakış açısı olmayan edebiyat denemeleri’ydi.
“FÜRUZAN OLAYI”
1960’lı yılların ortalarından itibaren öykülerine -Dost, Yeni Dergi ve Papirüs gibi- dönemin saygın dergilerinde yer verilmesi ile birlikte Füruzan edebiyat dünyasında görünürlük kazandı. “Özellikle de 1968’de Papirüs dergisinde yayımlanan ‘Taşralı’ adlı hikayesinden sonra dikkatle izlenen bir kalem oldu” diyen dönemin önemli eleştirmenlerinden Mehmet H. Doğan’ın “Füruzan Olayı” başlıklı yazısı parlak bir kariyerin başlangıç ânını yakalaması ve bugünlere uzanan bir tespit olarak anlamlıdır. ‘Olay’ın başlangıcının 1968 isyanına denk gelmesini de bir o kadar anlamlı buluyorum. Zira, gerek siyasi düşünceleri gerek öykülerinin niteliği ve gerekse de ödün vermez kişiliği ile Füruzan hayatı boyunca edebiyatımızda isyanın temsilcilerinden biri olacaktı. Ve nihayet ilk kitabını hazırladı: “Parasız Yatılı” (1971). 1972 Sait Faik Hikâye Armağanı’na -hem de bu ödülü alan ilk kadın yazar olarak- kazandığında övgü dolu sözlerle selamlandı Füruzan. Ece Ayhan’a göre hikayeye saygınlık kazandırmıştı: “Nicedir Türk edebiyatında haslık, sahicilik beklenir bir özellikti.” Ülkü Tamer ise uzak görülü bir tespitle “Parasız Yatılı”yı ‘çağdaş bir klasik’ olarak nitelendirecekti.
VİCDANLARA SESLENİYOR
Öykücülük kariyerini “Kuşatma” (1971) ve “Benim Sinemalarım” (1973) ile sürdürdü. “Benim Sinemalarım” okuduğum ilk Füruzan kitabıydı. Liseye başladığım, sol siyasetle yeni yeni tanıştığım, teorik metinlerden ziyade edebiyat yapıtlarıyla bilinçlendiğim zamanlar. Kitaba adını veren hikayesinden çok etkilendiğimi şimdi bile hatırlıyorum. Yoksul bir ailenin fuhuşa sürüklenen kızıydı anlatılan. Doğrudan siyasi söze, gençlik eylemlerine yer vermemişti ama yoksulluk vardı, kapitalizmin yol açtığı ahlaki çöküntü vardı ve hepsinden önemlisi vicdan vardı, vicdanlara seslenen bir yazar vardı bu hikayelerde. Ahlak ve vicdan Füruzan’ın sosyalizmi yorumlama tarzıydı.
Yazının tamamını Milliyet Kitap’ta bulabilirsiniz…
