40 yılın yörüngesinde bir kalemin izleri
-ELİF NİHAN AKBAŞ
Bir yazarın kalemi, çoğu zaman doğduğu coğrafyada akan bir nehir gibidir: Kaynağından çıkar, geçtiği toprakların ruhunu, kültürünü ve tarihini anlattıklarıyla şekillendirir, engebeli vadilerde gürül gürül akan kalemi, güneşli ovalarda tatlı bir huzurla dokunur okurlarının yüreğine. Öyle ki o nehrin geçtiği yerlerde yemyeşil vadiler oluşur. Unutulmaz anılar, acılar ve sevinçlerle sulanan bir vaha yeşertir okurun yüreğinde. Ayşe Kulin’in kalemi de tam 40 yıldır Türkiye’nin kolektif hafızasını besleyen böyle bir nehir. Hem geçmişin tortularını taşıyor hem de bugünün çalkantılı sularında edebiyatın evrensel diliyle yeni rotalar çiziyor—daima umuda doğru. Kulin’in eserlerine dair en sık karşılaşılan okur yorumlarından biridir belki de. Hangi kitabına yorum yapıyorlarsa artık, o kitaptaki karakterlerden birinin adının sonuna iliştirilir bu ifade: “Bu karakterin yolculuğu benimkine o kadar benziyor ki!” Bunun bazen ‘bir arkadaşımızın’ yolculuğuna benzediği de olur. Yahut yazarın bir karakteri kesinlikle çok iyi tanıdığımız birinden esinlenerek kurgulamadığına kimse ikna edemez bizi. Bu durum aslında tam da Ayşe Kulin edebiyatının özünü yakalıyor: Gerçekle kurmacayı, bireyselle evrenseli öyle bir harmanlıyor ki bambaşka geçmişlerden gelen ve farklı geleceklere yol alan milyonlarca okur, kendi hikayesini buluyor onun satırlarında. Her kitabı, kalabalıkları bir süreliğine ağırlayan, ayrılan her yolcusuna bir hatıra bırakan bir istasyon işlevi görüyor.
RUHUNDAKİ İLK DEPREM
Kulin’in hikayesi 1941 İstanbul’unda başlasa da aslında kökleri çok daha derinlere uzanıyor. Babasının Boşnak disipliniyle, annesinin ise Çerkes duyarlılığıyla büyüdüğünü anlatır hep. Amerikan Koleji’ndeki edebiyat derslerinde Nâzım Hikmet’in dizeleriyle tanıştığı ve ‘ruhumdaki ilk deprem’ diye tanımladığı o ânı ve daha nice hatırasını otobiyografik kitaplarında paylaşıyor okurlarıyla. Yazarlık macerasının ne kadar zorlu olduğunu, yaşadığı hayal kırıklıklarını ve sevinçleri tüm çıplaklığıyla okurlarına anlatmaktan çekinmeyen az sayıdaki isimden biri de muhakkak ki Ayşe Kulin.
YAZININ TAMAMINI MİLLİYET KİTAP EKİ’NDE BULABİLİRSİNİZ.
