NİL KURAL / BERLİN

 

66. Berlin Film Festivali’nde yarışmanın yarısı geride kaldı. Üç film diğerlerinin arasında öne çıkıyor. Fransız sinemasının usta yönetmenlerinden Andre Téchiné, büyüme öyküsü ‘Quand on a 17 ans’la alkış topladı. 71 yaşındaki yönetmenin büyüme sancılarına, cinsel kimlik bunalımlarına attığı bu taze bakış, yarışmanın en güzel sürprizlerinden biriydi.

 

 

Yarışmanın öne çıkan filmlerinden bir diğeri de Fransa’dan geldi: Mia Hansen-Løve’un yönettiği ‘L’Avenir’. Isabelle Huppert'in müthiş bir performansla canlandırdığı 50’lerinde bir felsefe öğretmeninin hayatında işleri yolunda gitmediği bir döneme odaklanan film, dengeli senaryosu ve gelecekle ilgili sordurduğu sorularla yarışmanın gözdelerinden.

 

 

Yarışmanın beğenilen üçüncü filmi ise Gianfranco Rosi’nin yönettiği İtalya-Fransa ortak yapımı ‘Fuocoammare’. Belgesel, İtalya’daki Lampedusa adasındaki gündelik hayatı ve göçmenleri konu alıyor.

 

Tunus yapımı ‘Hedi’ heyecan vermese de, geleneksel bir toplumda genç bir adamın yaşadığı bocalamaları eli yüzü düzgün bir şekilde anlatıyor. Yarışmanın zayıf filmlerinden biri çocuğunun hasta doğacağını öğrenen bir kadın üzerinden kürtaj tartışmaları etrafında şekillenen Anne Zohra Berrached’in yönettiği Almanya yapımı ’24 Wochen’. Diğer zayıf filmler ise savaş mektuplarının okunduğu Ivo M. Ferreira’nın yönettiği Portekiz yapımı ‘Cartas da guerra’ ve şiirselliğin altını boşaltan Yang Chao imzalı Çin filmi ‘Crosscurrents’ olarak sıralanıyor. ‘Take Shelter’ın yönetmeni Jeff Nichols’ın özel yeteneklere sahip bir çocuğun yolculuğunu konu alan yeni filmi ‘Midnight Special’ ise eleştirmenleri ikiye bölen filmlerden oldu. Filmde 1980’lerin kült filmlerinin tadını bulanlar da, filmin iddiasının altını dolduramadığını düşünenler de var.