Tony Gatlif: “Köklerimi yollarda buluyorum”
22 Ocak 2018 - 01:01İçine doğduğu Roman kültürünü müziklerle anlatan ödüllü yönetmen Tony Gatlif’in yeni filmi “Djam / Aman Doktor” bu hafta Başkasinema’da vizyonda.
GÜLDEN ÖKTEM
Sinema insanları yolculuğa çıkarmaktır” diyen, filmlerinde yolculuk hikayeleri anlatan ve bunları müzikal altyapılarla güçlendiren yönetmen Tony Gatlif’in Cannes Film Festivali’nde prömiyeri yapılan yeni filmi “Djam / Aman Doktor” bu hafta vizyona girdi. “Djam/ Aman Doktor”, Gatlif’in diğer filmlerinden tanıdık olduğumuz özgür, asi ve güçlü başkarakterin Yunanistan ve İstanbul’da başından geçenler üzerine. Filmde göçmen meselesinden Yunanistan’da yaşanan ekonomik krize, danstan eğlenceye pek çok konu işlenirken rembetiko müziğinin tınılarını her bir sahnede işitiyorsunuz. Filmin bir bölümünü İstanbul’da çeken Gatlif ve Yunan asıllı başrol oyuncusu Daphné Patakia, Türkiye gösteriminden önce İstanbul’a geldiler. Beyoğlu’ndaki Fransız Kültür Merkezi’nde buluştuğumuz Gatlif ve Patakia ile İstiklal Caddesi’ne çıktık. İkili ilk gördüğü kestaneciden alışveriş yaptı, fotoğrafları çekilirken ellerini kestanecinin ocağının üstünde ısıttı, bir taraftan da sokak müzisyenlerine danslarıyla eşlik etti ve sorularımızı yanıtladı...
- Daha önce flamenko, Arap müziği ve swing’in baskın olduğu filmler çektiniz. Bu filmde ise rembetiko müziği var. “Djam / Aman Doktor” ve rembetiko nasıl şekillendi?
Tony Gatlif: 1983’te “Les princes”i çekmek için İstanbul’a geldim. O sırada bütün ülkeyi dolaştım, İzmir’e de gittim; çok gezdim, çok sevdim. İşte o zaman, ismini maalesef hatırlamadığım bir sinema eleştirmeniyle tanıştım. Bana rembetikodan bahsetti. Flemenko ya da blues gibi bir müzik olduğunu söylemişti. İki üç sene sonra da Atina’ya gittiğimde bu muhteşem müziği bir tavernada keşfettim. Çok sevdiğim Türk müziği ile Yunan müziğinin karışımı olan bu tür, Türk müziğinin Batı tınılarıyla birleşimiydi. Benim için müzikal anlamda bir şok olmuştu ve “Bunun filmini kesinlikle yapacağım,” demiştim ama 34-35 yıl bekledim. Mübadelenin de müziği nihayetinde… İki üç sene önce, tam da göçün müziği olan rembetikonun hikayesini yazarken Kuzey Afrika’da, Suriye’de göçler olmaya başladı. İnsanlar savaş ve nefret yüzünden buna zorlanıyordu...
- Neden 34 yıl beklediniz bu filmi çekmek için?
Çünkü başka şeyler yapmam lazımdı. “Latco Drom”u, “Swing”i, “Exils”i yazmam ve çekmem gerekiyordu. Ama hep aklımdaydı rembetiko. Şimdi düşününce iyi olmuş diyorum, çünkü tam da zamanı bugünlermiş. “Djam / Aman Doktor”un senaryosunu yazarken dünyada göçler, saldırılar yaşanmaya başladı....
- Filminiz göçmenler, ekonomik kriz, aile, eğlence, müzik ve dans temaları etrafında ilerliyor. Yunanistan denince de akla ilk gelen sözcükler bunlar...
Tony G.: Bu filmde tüm bu saydıklarınızı anlatmak benim için çok önemliydi çünkü bir yanda da hüzünlü bir durum, bir kriz var ve yaşananlar insanların yaşamlarından bir şeyleri kaybetmesine neden oldu, olmaya devam ediyor.
Daphné Patakia: Yunanistan, ekonomik kriz yüzünden çok göç verdi. Özellikle gençler kriz yüzünden ülkelerini terk etmek zorunda kaldı. Birkaç sene sonra da Yunanistan, göçmenlerin göç yolunun önemli bir noktasına dönüştü...
- Filmlerinizde genelde yolculuk hikayeleri anlatıyorsunuz. Siz, kendi sinema yolculuğunuzu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Tony G.: Göçebe gibi. Kendimi hiçbir yere ait hissetmedim. Fransızım ama aslında değilim, Kuzey Afrikalıyım ama değilim; Cezayir asıllıyım ama o kültüre de ait değilim, çünkü o kültüre hakim değilim.
O yüzden köklerimi yollarda bulan biriyim. Felsefem göçebe bir felsefe değil, ama köklerimi yolda buluyorum.
“Annem gibi bir karakter yarattım”
- Filme adını veren Djam karakteri nasıl çıktı ortaya?
Tony G.: Toplumun bir kenara attığı, benim de çok sevdiğim güçlü kadın karakterini yarattım. Mesela benim annem böyleydi, çok güçlü bir kadındı, erkeklerin karşısında sağlam dururdu. Djam karakterinin asi olmasını istedim, şiddet yönü olmayan bir isyankar/asi.
Daphné P.: Bence Tony Gatlif de tıpkı karakteri Djam gibi biri. Zaten çekimlerin ilk gününde bana “Djam, benim!” dedi. Tıpkı Djam gibi özgür ruhlu Tony de. Aynı onun gibi içgüdüleriyle hareket ediyor.
- Djam karakterine nasıl hazırlandınız Daphné?
Daphné P.: Seçmelerde Tony (Gatlif) bana oryantal biliyor musun diye sordu “Hayır” dedim, “Bağlama çalmayı biliyor musun” dedi “Hayır” dedim, “Şarkı söylemeyi biliyor musun?” dedi “Hayır” dedim. “O zaman sadece yürü” dedi ve Charlie Chaplin gibi yürüdüğümü söyledi. Seçmeler bittikten sonra beş ay boyunca dans çalıştım. Önce bir hocayla sonra tek başıma çalıştım. Bağlama için YouTube’dan videolar izledim. Çok fazla müzik dinledim ve pratik yaptım. Komşularım “Artık Yunan müziğinden bıktık” dedi, neredeyse kendimi evden attıracaktım.
- “Daphné tıpkı Charlie Chaplin gibi yürüyordu” dediniz. Filmde de Djam’in botları Charlie Chaplin’inkiler gibi ayaklarına büyük geliyor. Bu özel bir seçim miydi?
Tony G.: Evet bu özellikle yapılmış bir seçimdi. Mantosu da biraz dar geliyor. Bunlar özellikle olsun istedik. Aslında oyuncu seçimlerine başlarken zihnimden sadece, “Oyuncu adayı biraz Fransızca bilsin yeter” diye geçiriyordum çünkü karakter şarkı söyleyecek, Fransızca konuşacak, oryantal dans edecekti... Hepsini bir arada bulmanın zor olduğunu biliyordum. Sonra Daphné geldi ve hiç enstrüman çalmadığını filan söyledi. Biraz konuştuk ve dedim ki “Yürü, dümdüz yürü”. Yürümeye başladı ve bir an halisünasyon görüyorum sandım, çünkü tıpkı Charlie Chaplin gibi adım atıyordu. Gerçekten. Çok hoşuma gitti bu. Genç bir kız gibi yürüyebilirdi ya da topuklu ayakkabılar giymiş bir kadın olabilirdi karşımda. Ama tamamen kendisiydi. Tıpkı Charlot gibiydi ve ben de onu öyle hayal ettim filmde.
“Göçmenler kurgunun bir parçası değil, gerçeğin kendisi”
- “Djam” göçmen sorununun anlatıldığı bir yapım olsa da filmde göçmenleri görmüyoruz. Sadece onlardan geriye kalan can yelekleri, atıl durumdaki tekneler var...
Tony G.: Bu konu çok güncel, çok acı verici bir sorun ve bunu direkt göstermek bence biraz beceriksizlik olurdu. Çünkü kurgunun bir parçası değil, gerçeğin kendisi göçmenler. Eğer mülteciler olsaydı filmde, başkarakterlerin de durup onlara yardıma ihtiyaçları olup olmadığını sormaları gerekirdi. Filmin amacı onları acındırmak ya da insanları ağlatmak değildi.
- Yeni bir film üzerine çalışmaya başladığınız ve yine birlikte çalışacağınız doğru mu?
Evet evet. Önemli bir film projem var ve belki Daphné de içindeki karakterlerden birisi olacak. Filmin adı “Appoline” olacak, büyük Fransız şair Appolinaire’den yola çıkan bir film...
- Dapné siz de burada öğreniyorsunuz galiba, sürpriz mi oldu sizin için?
Daphné P.: Hayır hayır, Tony biraz bahsetti bana da ama ayrıntıları bilmiyorum.