NİL KURAL

 

Yönetmenler, senaristler, yapımcılar, festivalciler, oyuncular, sinema yazarları gibi çeşitli meslek gruplarından oluşan sinema sektörü 34. İstanbul Film Festivali’nde belgesel ‘Kuzey / Bakur’un Kültür Bakanlığı’nın istediği eser işletme belgesi sebebiyle gösterilememesinin ardından bir araya geldi ve tek bir ses olarak “Kültür Bakanlığı’nın temel sorumluluğu, sinemacıların özgür sanatsal üretimini teşvik etmek ve üretilen filmlerin izleyiciyle özgür bir şekilde buluşmasını sağlamaktır,” dedi, sansürün karşısında olduğunu vurguladı. Sektörün yasaklara ve sansüre karşı çıktığı büyük buluşmada Atlas Sineması’nın ana salonu tamamen doluydu. Aralarında oyuncu Melisa Sözen, ödüllü yönetmenler Tayfun Pirselimoğlu, Seren Yüce, Kazım Öz, Onur Ünlü, Hüseyin Karabey, Pelin Esmer, Sinema Yazarları Derneği üyeleri de vardı. Metnin imzacıları arasında ise Belgesel Sinemacılar Birliği (BSB), Film Yönetmenleri Derneği (FİLMYÖN), Sinema Emekçileri Sendikası (SİNESEN), Sinema Eseri Yapımcıları Meslek Birliği (SE-YAP), Sinema ve Televizyon Eseri Sahipleri Meslek Birliği (SETEM), Sinema Yazarları Derneği (SİYAD) gibi pek çok sinema meslek örgütünün yanı sıra İstanbul Film Festivali, Uçan Süpürge gibi festivaller de bulunuyor.

 

Meltem Cumbul’un okuduğu ortak basın açıklamasında, “34. Uluslararası İstanbul Film Festivali’nde, filmlerin gösteriminin engellenmesinin ardından, sinemacılar sansüre karşı kararlı bir dayanışma sergilemiştir. Sansürsüz bir festival talebiyle, festival programında yer alan pek çok film ile ulusal ve uluslararası yarışma jürileri festivalden çekilmiş, festivalin tüm yarışmalı bölümleri ve kapanış töreni iptal edilmiştir,” denildi. Bu durum, sinemacılar tarafından sinema ve diğer kültür - sanat dalları üzerinde artan sansür ve kontrol mekanizmalarının yeni bir halkası olarak değerlendirildi: “Sansüre imkan tanıyan kanun ve ilgili yönetmeliklerin değiştirilmesi için, sinemacılar ve meslek kuruluşları, Kültür ve Turizm Bakanlığı’na birçok öneri sunmuş, ancak ne yazık ki, bugüne dek Bakanlık nezdinde çözüme yönelik somut bir adım atılmamıştır.” Türkiye sinemasının son dönemdeki uluslararası başarıları hatırlatıldığı açıklamada  “Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın en önemli görevlerinden biri sinemamızdaki bu yükselişi sürdürmeye yönelik gerekli politikaları üretmek ve uygulamak olmalıdır” denildi. Kültür Bakanlığı’ndan acil bir görüşme talep eden sinemacılar, “Sansüre yönelik her tür uygulamanın karşısında durduğumuzu, her koşulda mesleki özgürlüğümüzü savunmaya hep birlikte ve kararlılıkla devam edeceğimizi kamuoyu huzurunda bir kez daha duyuruyoruz” dediler.

 

 

* Sinema filmlerinin kayıt ve tescili ile ilgili sınıflandırma ve değerlendirme yönetmelikleri bilimsel ölçütler ve uluslararası uygulamalar gözetilerek yeniden düzenlenmesi 

* Film festivallerinde ve benzeri her türlü kültürel ve sanatsal etkinlikte gösterilen yerli filmler, yabancı filmlerde olduğu gibi herhangi bir resmi belge olmaksızın, film sahiplerinin beyanları esas alınarak ve festival yönetimlerinin sorumluluğu altında seyirci ile buluşması

* Bakanlık değerlendirme kurullarının filmlerin ticari dolaşıma ve gösterime girmesiyle ilgili yasaklama kararı verme yetkisi kaldırılması 

* Taslak halindeki Sinema Yasası, sinema kurumlarıyla istişare halinde revize edilmeli ve en kısa sürede yasalaşması

* Türkiye Sinema Kurumu’nun kurulmasıyla ilgili nihai hedef doğrultusunda çalışmalar yapılması