Patricia Arquette: "Ailem öğretmenim oldu"
30 Mart 2013 - 05:03 | FOTOĞRAF: YUNUS DALGIÇÜnlü Amerikalı aktris Patricia Arquette, 32. İstanbul Film Festivali galasının yıldızları arasındaydı. Nil Kural, Arquette ile erken başlayan kariyerini, ailesini ve David Lynch'i konuştu: “Eğer David Lynch ile çalışma imkanı kapınızı çalarsa, asla hayır diyemezsiniz...” NİL KURAL
Patricia Arquette, nesillerdir oyuncu bir ailenin her zaman bağımsız sinemayı ana akıma tercih eden bir üyesi. Rosanna Arquette ve David Arquette kardeşlerin ortancası. Francis Ford Coppola’nın oğlu Roman Coppola’nın yönettiği “Erkek Aklı” filminde rol alan Patricia Arquette, 32. İstanbul Film Festivali’nin Antidepresan bölümünde gösterilen filmi sunmak için İstanbul’da. Çekingen bir şekilde başladığı kariyerinde David Lynch (“Kayıp Otoban / Lost Highway”), Tony Scott (“Çılgın Romantik / True Romance”), Martin Scorsese (“Bringing Out the Dead”) ve David O. Russell’ın (“Flirting with Disaster”) da aralarında olduğu çok saygın yönetmenlerle çalıştı. Festival açılışının ertesi sabahında buluştuğumuz Arquette’i Türkiye ile ilgili bir kitabı karıştırıp, İstanbul’da az kalabildiği için üzülürken bulduk ve sorularımızı yönelttik.
Önceki geceki açılış töreni nasıl geçti? Neler dikkatinizi çekti?
Bence çok güzeldi. Türkçe bilmiyorum tabii, söylenenlerin hepsini anlamadım ama özellikle Türk filmlerinden gösterilen küçük klipler çok ilgimi çekti. Sürekli bu filmi izlemek istiyorum, bunu da görmek istiyorum, adı ne bu filmin deyip durdum. Türk sinemasının önemli aktörlerinin gözlerindeki anlam, o dokunaklı performanslar beni çok etkiledi.
Oyunculuğa çok genç bir yaşta, 17’nizde başladınız. Başka bir iş yapmayı hiç düşündünüz mü?
Aslında başta oyunculuk için çok çekingen olduğumu düşünüyordum. Arkadaşlarımın yanında saçmalıklar yapıyordum tabii ama yabancıların yanında çekingendim. Ebe olmayı planlıyordum, annem ise doktor olmamı istiyordu. Sonra bir yıl oyunculuğu deneyeyim dedim. Denedim, işler gelmeye başlayınca da devam ettim.
Çekingenliğinizin üstesinden nasıl geldiniz?
Kendimi zorladım, çekingen olsam da cesur biri olmalıyım dedim. Deneme yılımda, işi alamasam da, seçme berbat geçse de önemli değil diye kendimi telkin ettim.
Arquette ailesinden gelmenizin avantajları ve dezavantajları neydi?
Dezavantajı yok bence. Ben oyunculuğa başladığımda ablam Rosanna Arquette bir yıldız olmuştu. Herkes, “A Rosanna’nın küçük kız kardeşi mi? Tabii denesin,” dedi. Tabii beni gördüklerinde hiç ablana benzemiyorsun, hiç onun gibi oynamıyorsun dediler ama çoktan kapılar açılmıştı. Ajanslar ilgilendi, seçmelerde öncelik aldım. İnsanlar merak etti özetle. Ayrıca ailemle birlikte sahneleri çalıştık, birbirimize tavsiyeler verdik. Ailem, en bilge danışmanlarım, öğretmenlerim oldu.
Lynch’in yönettiği “Kayıp Otoban”nın fenomen bir film olacağını tahmin etmiş miydiniz?
İşte cesur olmak için kabul ettiğim bir film de buydu. Çıplaklık konusunda da çok çekingendim öyle ki duş alırken bile karanlıkta duş alırdım. Bunu atlatmam lazım diye düşündüm. Tabii David Lynch gibi bir deha ile çalışacak olmak da kararımı etkiledi. Eğer Lynch ile çalışma imkanı kapınızı çalarsa, asla hayır diyemezsiniz.
İzleyicinin içinde yolunu kaybettiği bir film “Kayıp Otoban”. Sette de aynı gizem var mıydı?
Evet hem de nasıl! David Lynch’e sorardım, “Bu sahnede bir hayalet miyim, yoksa birinin hayalinin bir parçası mıyım? Şu an tam olarak neyim?” David bana “Bilmem, sence şu anda nesin Patricia?” diye yanıt verirdi. Bazen sahneleri çekerken atmosferik müzikler dinlerdi. Sürekli daha yavaş, yavaş oyna derdi. Dans eder gibi oynattı. David’e güvenirdiniz ama insana ait gibi olmayan tuhaf bir zamanlama anlayışı vardı.
David Lynch hayranları erken bir emeklilik kararı mı verdi diye endişeli. Malum bir süredir müzikle uğraşıyor...
Bence hala çekecek filmler var aklında. Müziğe ağırlık vermek istedi. Sinemaya dönecektir, merak etmeyin.
“Medium” adlı bir televizyon dizisinde rol aldınız. Siz, Sigourney Weaver, Glenn Close gibi saygın oyuncular gitgide televizyonu tercih etmeye başladı. Nedeni nedir sizce?
Film endüstrisi çok değişti. 2000’lerin başında bankacılar geldi ve oyuncular hakkında kararlar vermeye başladılar. Bence bu yaratıcılık açısından iyi bir gelişme değildi. Sonra stüdyolar 10 milyon dolar bütçeli 40 film yerine 140 milyon dolarlık 3 film yapalım demeye başladılar. Bu yüzden küçük film marketinin sanat bölümü ortadan kayboldu. İşe ihtiyacı olan bir sürü oyuncu açıkta kaldı. Televizyon başta film kadar saygın kabul edilmiyordu. Büyükannemler vodvil yapardı. Belki de bu yüzden fakir insanları bedavaya eğlendirme fikrini çok severim. Herkes filmlere gidemez ama televizyon izleyebilir. Bu yüzden tereddüt etmedim.
Ablanızı Rosanne Arquette’in “Looking for Debra Winger” adlı ünlü belgeselinden yola çıkarsak, Hollywood’da rol bulmak 40 yaşından sonra zor mu?
Bence o filmin söyledikleri doğru. Televizyon için geçerli değil ama sinemada bu, maalesef böyle.
“Erkek Aklı”nda Roman Coppola’yla çalışmak nasıldı?
Michel Gondry ile “Human Nature”ı çekerken Roman (Cappola) asistandı ve birlikte çalışmıştık. Ailesini çok severim, bu filmi çekeceğim deyince tabii ne istersen dedim.
En ünlü filmlerinizden biri “True Romance”. Geçen yıl filmin yönetmeni Tony Scott intihar etti...
Maalesef. Duyduğumda kendimi berbat hissettim hala çok kötü hissediyorum. Tony benim bir oyuncu olarak gelişimimde çok önemli bir rol oynadı. Onunla çok zaman geçirmesem de, birbirimizi her gördüğümüzde çok sevinirdik. Bana kendi sesimi dinlemeyi öğretti. Ne desem, “Harika bir fikir, hadi yapalım”. Kendime güven kazandırdı. Aramızda olmaması gerçekten çok acı.
Günün filmleri:
Bu filmleri kaçırmayın!
* “Henüz Bir Şey Görmediniz”
Alain Resnais, “Hiroshima, Mon Amour”un da aralarında olduğu başyapıtlarla başladığı kariyerinde 92 yaşında hala muhteşem işler çıkarıyor. Oyun içinde oyun denebilecek, Fransız sinemasının Sabine Azema, Michel Piccoli’nin de aralarında olduğu pek çok müthiş oyuncusunu bir araya getirdiği bu yeni filminde, izleyiciye “Henüz Bir ªey Görmediniz” diye meydan okuyor. Ustaların ustasının enerjisi, zekasına hayran kalmamak mümkün değil. Filmin geçen yıl Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye için yarıştığını da not olarak düşelim.
Ustalar bölümünde izleyiciyle buluşan film, bugün 11.00’de Atlas Sineması’nda.
* “Aşk Kokusu”
Fransız sinemasının önemli yönetmenlerinden Olivier Assayas, izleyicisini 1970’lerin Paris’inin siyasal çalkantılı günlerine götürüyor. Ustalar bölümündeki film, 13.30’da Atlas Sineması’nda.
* “Boşluğu Doldurmak”
İsrail’in Oscar adayı olan film, bir kadının dul eniştesiyle evlendirilmeye çalışılmasını konu alıyor. Film, bol ödül ve bol övgü topladı. Kadın Hikayeleri bölümünde gösterilen film, 16.00’da Nişantaşı City’s’de.
Film Festivali'ne Emek'li açılış
Yaklaşık üç yıldır Emek Sineması'nın yıkım projesine itiraz eden sivil toplum kuruluşları, sinemacılar, sinema yazarları ve sinemaseverlerlerden oluşan bir grup, bugün saat 17.00'de Emek Sineması'nda bir kez daha bir araya gelecek.
Emek Sineması olmadan, İstanbul Film Festivali'ni başlamamış olarak kabul ettiğini söyleyen grup üyeleri, "Bu davanın peşini bırakmıyoruz! Festival açılışını olması gereken yerde, inadına Emek Sineması'nda yapıyoruz" sözleriyle Emek Sineması'nın önünde bir araya gelip 32. İstanbul Film Festivali'nin Emek'li açılışını yapacaklar.
Patricia Arquette, nesillerdir oyuncu bir ailenin her zaman bağımsız sinemayı ana akıma tercih eden bir üyesi. Rosanna Arquette ve David Arquette kardeşlerin ortancası. Francis Ford Coppola’nın oğlu Roman Coppola’nın yönettiği “Erkek Aklı” filminde rol alan Patricia Arquette, 32. İstanbul Film Festivali’nin Antidepresan bölümünde gösterilen filmi sunmak için İstanbul’da. Çekingen bir şekilde başladığı kariyerinde David Lynch (“Kayıp Otoban / Lost Highway”), Tony Scott (“Çılgın Romantik / True Romance”), Martin Scorsese (“Bringing Out the Dead”) ve David O. Russell’ın (“Flirting with Disaster”) da aralarında olduğu çok saygın yönetmenlerle çalıştı. Festival açılışının ertesi sabahında buluştuğumuz Arquette’i Türkiye ile ilgili bir kitabı karıştırıp, İstanbul’da az kalabildiği için üzülürken bulduk ve sorularımızı yönelttik.
Önceki geceki açılış töreni nasıl geçti? Neler dikkatinizi çekti?
Bence çok güzeldi. Türkçe bilmiyorum tabii, söylenenlerin hepsini anlamadım ama özellikle Türk filmlerinden gösterilen küçük klipler çok ilgimi çekti. Sürekli bu filmi izlemek istiyorum, bunu da görmek istiyorum, adı ne bu filmin deyip durdum. Türk sinemasının önemli aktörlerinin gözlerindeki anlam, o dokunaklı performanslar beni çok etkiledi.
Oyunculuğa çok genç bir yaşta, 17’nizde başladınız. Başka bir iş yapmayı hiç düşündünüz mü?
Aslında başta oyunculuk için çok çekingen olduğumu düşünüyordum. Arkadaşlarımın yanında saçmalıklar yapıyordum tabii ama yabancıların yanında çekingendim. Ebe olmayı planlıyordum, annem ise doktor olmamı istiyordu. Sonra bir yıl oyunculuğu deneyeyim dedim. Denedim, işler gelmeye başlayınca da devam ettim.
Çekingenliğinizin üstesinden nasıl geldiniz?
Kendimi zorladım, çekingen olsam da cesur biri olmalıyım dedim. Deneme yılımda, işi alamasam da, seçme berbat geçse de önemli değil diye kendimi telkin ettim.
Arquette ailesinden gelmenizin avantajları ve dezavantajları neydi?
Dezavantajı yok bence. Ben oyunculuğa başladığımda ablam Rosanna Arquette bir yıldız olmuştu. Herkes, “A Rosanna’nın küçük kız kardeşi mi? Tabii denesin,” dedi. Tabii beni gördüklerinde hiç ablana benzemiyorsun, hiç onun gibi oynamıyorsun dediler ama çoktan kapılar açılmıştı. Ajanslar ilgilendi, seçmelerde öncelik aldım. İnsanlar merak etti özetle. Ayrıca ailemle birlikte sahneleri çalıştık, birbirimize tavsiyeler verdik. Ailem, en bilge danışmanlarım, öğretmenlerim oldu.
Lynch’in yönettiği “Kayıp Otoban”nın fenomen bir film olacağını tahmin etmiş miydiniz?
İşte cesur olmak için kabul ettiğim bir film de buydu. Çıplaklık konusunda da çok çekingendim öyle ki duş alırken bile karanlıkta duş alırdım. Bunu atlatmam lazım diye düşündüm. Tabii David Lynch gibi bir deha ile çalışacak olmak da kararımı etkiledi. Eğer Lynch ile çalışma imkanı kapınızı çalarsa, asla hayır diyemezsiniz.
İzleyicinin içinde yolunu kaybettiği bir film “Kayıp Otoban”. Sette de aynı gizem var mıydı?
Evet hem de nasıl! David Lynch’e sorardım, “Bu sahnede bir hayalet miyim, yoksa birinin hayalinin bir parçası mıyım? Şu an tam olarak neyim?” David bana “Bilmem, sence şu anda nesin Patricia?” diye yanıt verirdi. Bazen sahneleri çekerken atmosferik müzikler dinlerdi. Sürekli daha yavaş, yavaş oyna derdi. Dans eder gibi oynattı. David’e güvenirdiniz ama insana ait gibi olmayan tuhaf bir zamanlama anlayışı vardı.
David Lynch hayranları erken bir emeklilik kararı mı verdi diye endişeli. Malum bir süredir müzikle uğraşıyor...
Bence hala çekecek filmler var aklında. Müziğe ağırlık vermek istedi. Sinemaya dönecektir, merak etmeyin.
“Medium” adlı bir televizyon dizisinde rol aldınız. Siz, Sigourney Weaver, Glenn Close gibi saygın oyuncular gitgide televizyonu tercih etmeye başladı. Nedeni nedir sizce?
Film endüstrisi çok değişti. 2000’lerin başında bankacılar geldi ve oyuncular hakkında kararlar vermeye başladılar. Bence bu yaratıcılık açısından iyi bir gelişme değildi. Sonra stüdyolar 10 milyon dolar bütçeli 40 film yerine 140 milyon dolarlık 3 film yapalım demeye başladılar. Bu yüzden küçük film marketinin sanat bölümü ortadan kayboldu. İşe ihtiyacı olan bir sürü oyuncu açıkta kaldı. Televizyon başta film kadar saygın kabul edilmiyordu. Büyükannemler vodvil yapardı. Belki de bu yüzden fakir insanları bedavaya eğlendirme fikrini çok severim. Herkes filmlere gidemez ama televizyon izleyebilir. Bu yüzden tereddüt etmedim.
Ablanızı Rosanne Arquette’in “Looking for Debra Winger” adlı ünlü belgeselinden yola çıkarsak, Hollywood’da rol bulmak 40 yaşından sonra zor mu?
Bence o filmin söyledikleri doğru. Televizyon için geçerli değil ama sinemada bu, maalesef böyle.
“Erkek Aklı”nda Roman Coppola’yla çalışmak nasıldı?
Michel Gondry ile “Human Nature”ı çekerken Roman (Cappola) asistandı ve birlikte çalışmıştık. Ailesini çok severim, bu filmi çekeceğim deyince tabii ne istersen dedim.
En ünlü filmlerinizden biri “True Romance”. Geçen yıl filmin yönetmeni Tony Scott intihar etti...
Maalesef. Duyduğumda kendimi berbat hissettim hala çok kötü hissediyorum. Tony benim bir oyuncu olarak gelişimimde çok önemli bir rol oynadı. Onunla çok zaman geçirmesem de, birbirimizi her gördüğümüzde çok sevinirdik. Bana kendi sesimi dinlemeyi öğretti. Ne desem, “Harika bir fikir, hadi yapalım”. Kendime güven kazandırdı. Aramızda olmaması gerçekten çok acı.
Günün filmleri:
Bu filmleri kaçırmayın!
* “Henüz Bir Şey Görmediniz”
Alain Resnais, “Hiroshima, Mon Amour”un da aralarında olduğu başyapıtlarla başladığı kariyerinde 92 yaşında hala muhteşem işler çıkarıyor. Oyun içinde oyun denebilecek, Fransız sinemasının Sabine Azema, Michel Piccoli’nin de aralarında olduğu pek çok müthiş oyuncusunu bir araya getirdiği bu yeni filminde, izleyiciye “Henüz Bir ªey Görmediniz” diye meydan okuyor. Ustaların ustasının enerjisi, zekasına hayran kalmamak mümkün değil. Filmin geçen yıl Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye için yarıştığını da not olarak düşelim.
Ustalar bölümünde izleyiciyle buluşan film, bugün 11.00’de Atlas Sineması’nda.
* “Aşk Kokusu”
Fransız sinemasının önemli yönetmenlerinden Olivier Assayas, izleyicisini 1970’lerin Paris’inin siyasal çalkantılı günlerine götürüyor. Ustalar bölümündeki film, 13.30’da Atlas Sineması’nda.
* “Boşluğu Doldurmak”
İsrail’in Oscar adayı olan film, bir kadının dul eniştesiyle evlendirilmeye çalışılmasını konu alıyor. Film, bol ödül ve bol övgü topladı. Kadın Hikayeleri bölümünde gösterilen film, 16.00’da Nişantaşı City’s’de.
Film Festivali'ne Emek'li açılış
Yaklaşık üç yıldır Emek Sineması'nın yıkım projesine itiraz eden sivil toplum kuruluşları, sinemacılar, sinema yazarları ve sinemaseverlerlerden oluşan bir grup, bugün saat 17.00'de Emek Sineması'nda bir kez daha bir araya gelecek.
Emek Sineması olmadan, İstanbul Film Festivali'ni başlamamış olarak kabul ettiğini söyleyen grup üyeleri, "Bu davanın peşini bırakmıyoruz! Festival açılışını olması gereken yerde, inadına Emek Sineması'nda yapıyoruz" sözleriyle Emek Sineması'nın önünde bir araya gelip 32. İstanbul Film Festivali'nin Emek'li açılışını yapacaklar.
Etiketler: 32. İstanbul Film Festivali aktör aktris Çılgın Romantik David Arquette David Lynch film Kayıp Otoban Nil Kural oyuncu Patricia Arquette Rosanne Arquette sinema